Dolar

34,8846

Euro

36,6454

Altın

3.049,17

Bist

10.058,47

Bildiri savaşları devam ediyor

Yargıtay Başkanlar Kurulu, Anayasa Mahkemesi'nde kritik davalar görüşülürken ilginç bir çıkış yaptı.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-05-23 09:57:00

Bildiri savaşları devam ediyor

Önceki gün bir bildiri yayımlayarak, yeni anayasa çalışmalarından başörtüsü düzenlemesine, kapatma davası iddianamesinden yargı reformu taslağına kadar birçok konuda ağır eleştiriler yöneltti. Hükümet buna anında cevap verdi: 'Açıklamanın meşruiyeti yok, kabul edilemez.' Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun açıklaması, tartışmalara yol açtı.

Danıştay, yazılı bir açıklama yaparak Yargıtay'a destek verdi. Bildirinin, yargı bağımsızlığı için yerinde bir açıklama olduğunu vurguladı. Yargının Türk milleti adına kullandığı yetkiyi Anayasa'dan aldığına dikkat çekti. Bu arada bazı Yargıtay üyelerinin bildiriden rahatsız olduğu belirtildi. Söz konusu üyeler, Yargıtay'ı bağlayan bir açıklamanın 250 üyeli genel kurul gündemine getirilmesi gerektiğini söyledi. Üyeler, yargı reformu projesinin bugünün tartışması olmadığına dikkat çekerken Avrupa ülkelerinin çoğunda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na parlamentoların üye seçtiğini ifade etti.

Bildiriyle ilgili yeni detaylar da ortaya çıktı. Açıklamanın geçtiğimiz hafta Başkanlar Kurulu toplantısında yargı reformu projesine tepki amaçlı hazırlandığı belirtildi. Ancak bazı daire başkanlarının talebi üzerine anayasa taslağı ve kapatma davası konularının eklendiği bildirildi. Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanı Osman Şirin'in hazırladığı bildiriye, Yargıtay üyeleri Hamdi Yaver Aktan, İbrahim Şahbaz ve Ali Rıza Çınar gibi isimlerin katkı yaptığı öğrenildi. Bildiriyle ilgili tepkilerden bazıları ise şöyle:

Mehmet Şimşek (Devlet Bakanı): Dünyada ekonomik anlamda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Gıda ve enerji krizleri dünyayı etkiliyor. Türkiye'de yüksek cari açık varken, siyasi istikrarı etkileyen açıklamaların ülke yararına olmadığı açıktır. Siyasi ve ekonomik menfaatlerin korunması hepimizin yararına.

Ufuk Uras (ÖDP Genel Başkanı): Yargının taraf olmaması, uluslararası sözleşmelere uyması gerekir. Yargı reformu belki bu açıdan gerekli. Yargı, siyasî parti gibi davranmamalı, yargı mensupları milletvekili gibi davranmamalı.

Salim Uslu (Hak-İş Genel Başkanı): Türk demokrasisi açısından talihsizlik. Yargıtay geleneğinde pek görülmeyen bir üslup taşıyor. Bildiri tüm siyaset kurumlarına yönelik bir muhtıra tonunda. Demokratik olgunluk ve ilkelerle ne kadar uyumlu olduğu tartışmalı. Toplum, 'Anayasa Mahkemesi'nde bir dava devam ederken birdenbire ne oldu da bildiri ihtiyacı hissedildi?' sorusunun cevabını aramaktadır.

Adalet Ağaoğlu (Yazar): Artık darbecilerin anayasalarıyla yaşamak istemiyorum. Bu yaşa geldim çok darbe gördüm. Yıllardır Türkiye askerî darbelerle uğraşıyor. Artık bunun tamamen değişmesi gerekiyor. Bütün partiler azınlık-çoğunluk el sıkışarak yeni bir anayasa hazırlamalı. Bu, sivil ve demokratik bir yasa olmalı. Meclis gerçek bir darbe yaparak sivil ve demokratik bir anayasa hazırlamalı. Meclis bizi bu durumdan kurtarmalı.


'Ayaküstü cevap' polemiği

Yargıtay ile AK Parti arasında dün 'ayaküstü cevap' polemiği yaşandı. Yargıtay Başkan Vekili Osman Şirin, Yargıtay'a gelişinde gazetecilerin hükümetin açıklamasıyla ilgili sorusu üzerine 'Biz yargıcız. Bildirilere ayaküstü cevap vermeyiz. Ayaküstü verilen cevaplara ayaküstü karşılık vermeyiz.' dedi. Şirin'in bu çıkışı, benzer bir üslupla karşılık gördü. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mehmet Fırat, 'Biz de ayaküstü beyanatlara karşılık vermeyiz.' şeklinde konuştu. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker ise kapıda bekleyen gazetecilerin sorularına cevap vermedi.
 


[AVRUPA TEPKİLİ]

Andrew Duff (Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Başkan Yardımcısı): Ne yargı yürütmeye, ne de yürütme yargıya müdahale etmeli
Yürütmenin yargıya müdahale etmemesi için çok mücadele ettik. Aynı şekilde yargı da yürütmeye müdahale etmemeli. Türkiye'de maalesef gördüğümüz ve çok ciddi neticeleri olabilecek gelişme budur. Kuvvetler ayrılığı prensibi Türkiye'de çöküyor. Türk hakim ve savcılar sanki Türkiye-AB müzakerelerini engellemek için mücadele ediyor.

Hannes Swoboda (AP Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı): AP raporu onaylanırken böyle bir haber gelmesi sürpriz oldu
Son yılların en dengeli AP raporunu onaylarken böyle bir haber gelmesi sürpriz oldu. Yargıtay'ın açıklamaları, akla AK Parti kararını etkileyecek geniş bir kampanyanın parçası gibi görünüyor. Yargı burada kurumsal olarak açıkça siyasi bir pozisyon aldığı için endişeliyiz tabii.

Alexander Graf Lambsdorff (AP Gölge Türkiye Raportörü): Avrupa'dan hiç iyi görünmüyor
Meselenin hukuki ve siyasi boyutu var. Hukuki tarafına kesinlikle müdahale etmememiz gerekir. Ama siyasi kısmında anlamakta zorlandığımız alanlar var. Anayasa Mahkemesi'nin, toplandığında Türkiye'deki oyların ve TBMM'deki koltukların yüzde 50'sinden fazlasına tekabül eden iki partiyi kapatmaya çalışmasını anlamıyoruz. Bu hem demokratik değil hem de Avrupa'dan hiç iyi görünmüyor.

Ria Oomen-Ruijten (AP Türkiye Raportörü): Yargı bağımsız ama tarafsız değil
Her gün Türkiye'deki gelişmelerle ilgili yorum yapmak istemiyorum. Ülkenin iç işlerine müdahale etme gibi bir niyetim yok. Ancak Yargıtay'ın açıklamaları benim tespitlerimi doğruluyor. Türkiye'de yargı tamamen bağımsız ama tarafsız değil. Yürütmeye müdahale ediyor. Bu, hem ülkeye hem de halka büyük zarar veriyor. Ekonomi güçlenecekse istikrar şart.

Cem Özdemir (AP Milletvekili): Gerilimi yükseltmek istiyorlar
Endişe verici. Sanki bazı eller gerilimi yükseltmek istiyor. Türkiye'nin aşırı uçlara gitme lüksü yok. AP'de dengeli bir rapor geçmişken, Türkiye, İsrail ile Suriye arasındaki arabuluculuğundan dolayı takdir edilecekken böyle haberlerle karşılaşmak üzücü.


Yargıtay, üç ay önce farklı düşünüyordu: Hakimler, politikacılar gibi konuşmamalı

Yargıtay, 3 ayda iki farklı tavır sergiledi. Yargıtay Başkanlar Kurulu, önceki gün hükümete karşı siyasi bir bildiri yayımladı. Üç ay önce ise tam tersi görüşleri savunuyordu. Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, göreve geldiği gün önemli bir uyarıda bulunmuştu. Laikliğin tehlikede olmadığını vurgulayarak, hakimlerin politikacılar gibi konuşmaması gerektiğini söylemişti.

Bildiride, Yüksek Mahkeme'nin önündeki başörtüsüyle ilgili düzenlemelere de karşı çıkıldı. Gerçeker'in o günkü değerlendirmesi ise şöyleydi: 'Bu konuda yorum yapmamız doğru olmaz. En duyarlı olmamız gereken konu ihsas-ı rey.'

Gerçeker, 20 Şubat 2008'de basın mensuplarıyla tanışma toplantısı yaptı. Bir gazetecinin üniversitelerde başörtüsü yasağını kaldıran Anayasa değişikliği tartışmalarını hatırlatarak, 'Türkiye'de rejim tehlikesi görüyor musunuz?' sorusu üzerine şunları kaydetti: 'Rejim tehlikesi görüyorum diyemem. Böyle bir şeyi birey olarak da Yargıtay Başkanı olarak da söyleyemem. Onu söylediğimiz zaman farklı yorumlar yapmak gerekir.'

Gerçeker'e ikinci bir soru daha yöneltildi: 'Böyle bir şey olmadığı için mi yoksa konumunuz itibarıyla mı bunu söylüyorsunuz?' Başkan şu karşılığı verdi: 'Böyle bir şey söylemem mümkün değil. Birey olarak da Yargıtay Başkanı olarak da. Böyle bir şeye girmenin zamanı ve zemini olmadığını düşünüyorum.' Gerçeker, 'Zamanı ve zemini ne zaman?' sorusu üzerine ise 'Yargıtay Başkanlığı'ndan ayrıldığım zaman...' ifadesini kullanmıştı.

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara