Dolar

34,8647

Euro

36,7051

Altın

3.047,22

Bist

10.058,47

Y-Muhtıra için siyaset dünyasında kim ne dedi?

Siyaset dünyası, Ankara'yı karıştıran Yargıtay bildirisini nasıl değerlendirdi?

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-05-22 18:21:00

Y-Muhtıra için siyaset dünyasında kim ne dedi?

 

Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun bildirisi Ankara'yı tam anlamıyla karıştırırken, siyaset dünyasındaki farklı kesimlerde de değişik şekillerde yorumlandı...

Bahçeli: Cumhurbaşkanı duruma müdahale etmeli

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 'Yasama ve yürütmenin yargıyı etki ve vesayet altına almaya çalışması ve görevine müdahalesi ne kadar yanlış ve kabul edilmezse, yargının da yasama ve yürütmenin yetkilerini alenen sorgulaması ve bu alana taşacak tutumlar içine girmesi de aynı derecede hatalı ve kabul edilemez bir durumdur' dedi.

Bahçeli, 'yargıyı hedef alan saldırılar ve buna gösterilen tepkiler' hakkında yaptığı yazılı açıklamada, son dönemde şahit olunan gelişmelerin demokratik hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ilkeleriyle bağdaştırılmasının mümkün olmadığını bildirdi. Türkiye'nin maalesef çok tehlikeli bir ayrışma ve cepheleşme sürecine sokulduğunu, ortak milli ve manevi değerlerin siyasi istismar aracı ve çatışma alanı haline getirildiğini savunan Bahçeli, 'Türk toplumunun din, inanç ve etnik temelde ve cumhuriyetin değerleri etrafında kamplara bölünmesinden sonra bu cepheleşme kamu kurumlarına da sirayet etmiştir. Son gelişmeler, bu tehlikeli süreçte sıranın Anayasal kurumlara geldiğini göstermektedir' dedi.

Bahçeli, kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanan demokratik parlamenter rejimlerde 'devlet kurumlarının birbiriyle kavga etmesi ve bunun kamuoyu önünde bildiri savaşlarıyla topyekun bir çatışmaya dönüşmesinin çok vahim bir durum' olduğu görüşünü dile getirdi. Türkiye'nin nereye sürüklenmek istendiği ve bunun sonuçlarının ne olacağı üzerinde, başta hükümet olmak üzere bütün Anayasal kurumların çok dikkatli bir değerlendirme ve muhasebe yapmasının hayati önem taşıdığını kaydeden Bahçeli, cepheleşme ve çatışma ortamında, Türk demokrasisinin tahrip edildiğini, siyaset kurumunun zedelendiğini veAnayasal kuruluşların itibar kaybına uğradığını savundu. Bahçeli, şunları kaydetti:
'Son dönemdeki gelişmelere bakıldığında karşımıza çıkan gerçekler şunlardır: AKP'nin kapatılması için açılan dava sonrasında Başbakan Erdoğan ve AKP, bağımsız Türk yargısını hedef alan, hukuk ve ahlak dışı bir taciz, tehdit ve terör kampanyası başlatmıştır. Başbakan ve AKP, kendilerini meşru zeminlerde savunmak yerine, siyasi güç gösterisi ve meydan okuma yolunu seçmiş ve yargıya karşı adeta cihat ilan etmiştir. AKP'nin siyasi ihtirasları uğruna Türkiye'nin onuru ve haysiyeti ayaklar altına alınmış, Başbakan ve arkadaşları Anayasa Mahkemesi'ni baskı altına almak için yabancı başkentlerin karanlık koridorlarında yargıyı ihbar turlarına çıkmıştır. Türkiye'yi aşağılamayı meslek edinen Avrupalı müfettişlerin Cumhuriyet'in temel değerlerine dil uzatmaları ve Anayasal kurumlara yönelttikleri ağır hakaretler, bizzat Başbakan tarafından haklı ve meşru müdahale olarak görülmüş ve savunulmuştur. Bu süreçte, Anayasa Mahkemesi'nin vereceği kararın ne olması gerektiği konusunda da yol göstermeye yeltenilmiş, bazı çevreler kararı dikte ettirecek kadar çizmeyi aşmıştır.'

Bahçeli, şöyle devam etti: 'Bu bakımdan, bu bildiriyi, içerden ve dışardan kuşatma altına alınan,bizzat hükümetin yönlendirdiği çok ağır bir saldırı ve hakaret kampanyasının hedefi yapılan ve savunmasız bir hale getirilmeye çalışılan Türk yargısının, bağımsızlığını ve onurunu korumayı amaçlayan haklı bir tepki ve tavır olarak görmek mümkündür. Ancak, burada çok hayati bir nokta gözden kaçırılmamalıdır. Yasama, yürütme ve yargının görev ve sorumlulukları Anayasa'da açıkça belirtilmiştir. Yasama ve yürütmenin yargıyı etki ve vesayet altına almaya çalışması ve görevine müdahalesi ne kadar yanlış ve kabul edilmezse, yargının da yasama ve yürütmenin yetkilerini alenen sorgulaması ve bu alana taşacak tutumlar içine girmesi de aynı derecede hatalı ve kabul edilemez bir durumdur.'

Anayasa Mahkemesi'ndeki kapatma davası sürecinin de sağlıklı bir biçimde işlemesine herkesin yardımcı olmasını isteyen Bahçeli, bunun için yargı süreci sonuçlanana kadar bu konudaki tartışmalara, iç ve dış tahrik ve müdahalelere son verilmesinin zorunlu olduğunu kaydetti. Basın ve yayın organlarının da yargı sürecini etkileyecek ve gölgeleyecek tartışmalara zemin hazırlamamak için üzerine düşen sorumluluğun gereğini yerine getirmesi gerektiğini bildiren Bahçeli, açıklamasını şöyle tamamladı:
'Anayasa'nın 104. maddesi uyarınca 'Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetme' görev ve yetkileri Sayın Cumhurbaşkanı'nın uhdesindedir. Bugün gelinen noktada Cumhuriyet'in temel organları arasında aleni bir çatışma yaşanıyor olması karşısında, Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu konuda inisiyatif alması yerinde ve yararlı olabilecektir. Bu amaçla konunun bütün yönleriyle bir diyalog ortamında ele alınarak bu çatışmalara son verilmesi için Sayın Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında Yasama, Yürütme ve Yargı kurumları başkanlarının bir araya gelmesi üzerinde durulmalıdır.'

Kutan: Üslup sorunu var

Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, gerek Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun bildirisinin gerekse ardından konuyla ilgili hükümetin yaptığı açıklamanın kendilerine derinden üzdüğünü ve kaygılandırdığını bildirdi. Kutan, yaptığı yazılı açıklamada, bir ülkenin en önemli teminatlarından birinin o ülkenin kurum ve kuruluşları arasındaki uyum ve diyalogol duğunu kaydetti. Kutan,Türkiye'nin hassas bir süreçten geçtiği, bu dönemde ülkeyi gerecek yaklaşımlardan uzak durulması gerektiği görüşünü savundu.

Anayasal kurumlar arasında ahengi bozacak yaklaşımların telafisi olmayan sonuçlar doğurabileceğini kaydeden Kutan, şöyle devam etti:
'Bu çerçevede gerek Yargıtay'ın yayınladığı bildiri, gerekse hükümetin bu bildiriye verdiği karşılık tüm kamuoyunu olduğu gibi bizi de derinden üzmüş ve kaygılandırmıştır. Her iki bildiride de kullanılan üslup Türkiye'yi yeni bir gerilime ve endişeye sürüklemekten başka bir işe yaramayacak niteliktedir. Yargıtay Başkanlığı tarafından yayınlanan son bildiride yargının siyasete müdahalesi anlamına gelebilecek bir üslup görülmektedir. Elbette yargıçlarında bu ülkenin mensupları olarak haklı eleştiri ve endişeleri olabilir. Ancak bu eleştiri ve endişeleri dile getirirken kullanılacak üslupta en az eleştiri ve endişeler kadar önemlidir. Aynı üslup sorunu maalesef hükümet sözcülerinin bildiriye verdiği cevapta da karşımıza çıkmaktadır. Hükümet bu tür tartışma ve gerilimlerin tarafı olmak yerine ülkenin demokratikleşmesi için gerekli adımları atmalıydı'

Demirel: Yargıyı konuşma mecburiyetinde bırakmamalı

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisini değerlendirirken 'Eğer yargı birtakım huzursuzluklar içine sürükleniyorsa devletin işlemesinde sıkıntılar olur. Yargıyı konuşma mecburiyetinde bırakmamak lazım' dedi.

Demirel, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Ayazağa Yerleşkesi'nde gerçekleştirilen 'İş Dünyası İçin Yeni Tehdit ve Fırsatlar Kongresi'ne gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisi ve ardından hükümetten yapılan açıklamalara ilişkin değerlendirmesini sorması üzerine Demirel, şunları söyledi:
'Türkiye demokratikleşmeyi başaracaktır. Kurumlar arasında meydana gelen sürtüşmeler halkımızı memnun etmez. Burada haklı haksız aramayacağım ben. Sadece ahenk içerisinde devletimizin işlemesini, yoluna devam etmesini ararım. Görülüyor ki bir takım sürtüşmeler var. Umuyorum ki herkes birbirini daha iyi anlar. Yargının sorununu da anlamak lazım, sıkışıklığını da anlamak lazım. Yargı, devlet demektir. Eğer yargı bir takım huzursuzluklar içine sürükleniyorsa devletin işlemesinde sıkıntılar olur. Yargıyı konuşma mecburiyetinde bırakmamak lazım.'

Sezer: Hükümet derhal istifa etmelidir

DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, AK Parti hükümetinin ve anlayışının sicilinin bozuk olduğunu iddia ederek,'Hükümet, derhal istifa etmelidir' dedi.

Sezer, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Yargıtay Başkanlar Kurulunun açıklamasına ve uyarılarına dikkat edilmesini istedi. Hukuk devleti olmanın gereklerine ve yargının bağımsızlığına, özünde kuvvetler ayrılığı ilkelerinin önemine vurgu yapılan uyarıya önem verilmesini, geç de olsa gereğinin yapılması gerektiğini ifade eden Sezer, şunları söyledi:
'Konu yaşamsal değerdedir. Yargıtay Başkanlar Kurulu, DSP olarak sürekli vurguladığımız bir anlayışa da dikkat çekiyor. Kurulun 'Bu davranışların, toplumun çözüm bekleyen sorunlarının ve gerçek gündeminin ötelenmesine, gelişimine harcanması gereken zamanın yitirilmesi' demek olan vurgusuna da tamamen katılıyoruz. AKP Hükümeti, yargıyla kavga edeceğine batırdığı ekonomiye, halkın işsizliğine, yoksulluğuna çare aramalıdır. Ne yazık ki AKP'nin demokrasi anlayışı da demokrasinin olmazsa olmaz hukuk devleti olma anlayışı ve yargının bağımsızlığı ile ilgili anlayışı konusunda düşünceleri çarpıktır ve dahası sicili bozuktur. Öyle olmasa, toplumun tümünü reddeden, bir anlayışın ürünü 'Yeni AKP Anayasasını' dayatmazdı. Yine öyle olmasa toplumun tümünün kabul edebileceği bir çözüm aramak yerine, Madrid'den bir girişimle türban sorununu ortaya atarak toplumu içinden çıkılmaz bir bölücülük tuzağına atmazdı. Öyle olmasa, hazırladığı sözde yargı reformu, daha da doğrusu 'AKP'nin Yargı Reformu Tasarısını', öncelikle kendi toplumu, kendi hukukçusuna sunmak, onlardan görüş almak yerine AB yetkililerine sunmayı düşünmezdi.'

Hükümetin, içte ve dışta bağımsız yargıya yapılan 'kabul edilemez saldırılara' karşı çıkmadığını iddia eden Sezer, 'Bu Hükümetin ve anlayışın sicili bozuktur. Derhal istifa etmelidir' diye konuştu.-

Mumcu: Yargı haklıdır

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nu bildirisiyle ilgili olarak, 'Yargı, topyekün yargı kurumlarına yönelen baskı ve eleştirileri bu bildiri ile kınamakta haklıdır' dedi.

Mumcu, yaptığı yazılı açıklamada, bildirinin'kaygı duydukları olayların gerçekleşmekte olduğunu gösterdiğini' öne sürdü. Türkiye'nin 'yanlış kurgulanmış sistemden beslenen bir kaosa doğru sürüklendiği' görüşünü savunan Mumcu, 'iyice görünür hale gelen kutuplaşmanın, anlamsız ve kısır bir tartışmanın ürünü olduğunu' ifade etti. Mumcu, 'Yargı, topyekün yargı kurumlarına yönelen baskı ve eleştirileri bu bildiri ile kınamakta haklıdır' dedi.

Hakimlerin 'bildirilerle değil, kararlarıyla konuşacaklarını' belirten Mumcu, şunları kaydetti:
'Kapatma davasıyla ne milli irade hiçe sayılmıştır ne de kapatma kararı ile yargı bağımsızlığı tahakkuk etmiş olacaktır. Bir partinin kapatılmasıyla laiklik ve hukuk devleti güvence altına alınacaksa, demokrasi yücelecekse o zaman bunu sık sık yapalım. Bugüne kadar yapılanlar bu sonuçları doğurmadığına göre; olagelen tartışmalar kısırdır, bu yol ve yöntemden bir şeyin doğmayacağı da açıktır. Hiçkimse bizi duymak istemese de gerçek kendini dayatmaktadır. Arıza, Anayasa'nın öngördüğü sistemdedir. Tarafların kusurlu davranışlarından daha sorunlu olan, kusuru kurallaştıran Anayasa'nın ta kendisidir. Bu Anayasada öngörülen düzen içinde tartışma da bitmez, çözüm de çıkmaz. Yürütmenin yargı üzerinde böylesine yetkilerinin olduğu bir ülkede hangi yargı bağımsızlığından söz edeceğiz? Sistem bu arızalarıyla bugüne gelirken ses çıkarmayanlar; bu arızalar şimdi başka bir kadronun lehine işlemeye başladı diye paniğe kapılıyorlar. Ama sistemin değiştirilmesini, adil, demokratik bir düzeni mümkün kılan bir değişimi hiç kimse göze almak istemiyor. Türkiye'ye yazık oluyor ve ele güne karşı çok ayıp oluyor.'

Uras: Yargı taraf olmamalı

ÖDP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisini, 'Yargının bu konularda taraf olmaması gerekir. Yargı mensupları, siyasi parti ve milletvekili gibi davranmamalı' şeklinde değerlendirdi.

Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisinin ardından hükümet ile yargı arasında tartışma yaşandığını kaydeden Uras, yargının bağımsız olması gerektiğini ifade etti. Uras, yargının bu konularda taraf olmaması ve uluslararası sözleşmelere uyması gerektiğine de işaret ederek, şunları söyledi:
'Yargı reformu belki bu açıdan gerekli. Yargı, siyasi parti gibi davranmamalı, yargı mensupları milletvekili gibi davranmamalı. Bakıyoruz, iktidar muhalefet ilişkisine; biri diyor 'dam üstünde saksağan', muhalefet diyor 'vur beline kazmayı'... Bu, laubaliliği kaldıracak bir mesele değil. Yargının bağımsızlığı çok önemli.'

Uslu: Demokrasimiz açısından talihsizlik

Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, 'Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisinin Türk demokrasisi açısından talihsizlik olduğunu' savundu.

Uslu, yaptığı yazılı açıklamada, bildirinin Yargıtay geleneğinde pek görülmeyen bir üslup taşıdığını ifade ederek, 'kendi içinde tutarsızlıklarla dolu olduğunu' öne sürdü. Bildirinin, 'tüm siyaset kurumlarına yönelik bir muhtıra tonunda olduğunu' belirten Uslu, 'Demokratik olgunluk ve ilkelerle ne kadar uyumlu olduğu da tartışmalıdır' dedi.

 

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara