Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Bahçeli: Erdoğan 'kapatma'yı istiyor

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın AK Parti'nin kapatılmasını istediğini ileri sürdü.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-05-13 12:25:00

Bahçeli: Erdoğan 'kapatma'yı istiyor


Partisinin grup toplantısında MHP'lilere hitap eden Devlet Bahçeli 'İktidarı döneminde görülmemiş ölçüde bir vurgun ve yolsuzluk bataklığına saplanan AKP, Türkiye?nin milli kaynaklarını talan etmiş ve yandaşlarına peşkeş çekmiştir' dedi. Bahçeli, yıkım döneminin sorumlularının bunun hesabını önce Türk milletine, sonra da Türk adaletine mutlaka vereceğini belirtti.

Bahçeli, zamanı ve vadesi ne olursa olsun, bu hesaplaşmadan kaçmak ve kurtulmanın mümkün olmadığını dile getirerek, 'Ancak, Sayın Başbakan ve AKP?nin ?çıkmadık candan ümit kesilmez? hesabıyla, Yüce Mahkemede açılan kapatma davasını; ?bütün bu kötülükleri unutturacak, hırsızlık, vurgun ve yolsuzlukların üzerini örtecek, ekonomik ve sosyal çöküntünün
sorumluluğundan kendilerini kurtaracak bir aklanma imkanı olarak kullanabilir miyim?? hesabı içine girdiği anlaşılmaktadır' diye konuştu. Hukuki sürecin sonunda parti kapatılırsa, Başbakan ve arkadaşlarının, 'mağdur ve mazlum' oldukları iddiasıyla Türk milletinin merhamet ve acıma duygularına sığınacağını ileri süren Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Sayın Başbakanın kapatma davasını geçmişin üzerine sünger çekecek bir imkan olarak gördüğü ve aslında içinden AKP?nin kapatılmasını istediği sonucu da çıkarılabilecektir.

Ancak, evdeki hesabın her zaman çarşıya  uymadığı tecrübelerle sabittir. ?Herkesin bir hesabı varsa Allah?ın ve bizim de bir hesabımız vardır? diyen Sayın Başbakan?ın hesabının ne olduğu bizi ilgilendirmemektedir. Ancak unutmasın ki Türk milletinin; temiz duygularla verdiği emanete ihanet edenlerle, vurgun ve soygun düzeni kuranlarla, kul ve yetim hakkına el uzatanlarla ve geniş halk kitlelerini açlığa ve yoksulluğa mahkum ederek, bunların sırtından kendi siyasi saltanatını sürenlerle olan hesabı, mutlaka bu dünyada görülecektir. Sayın Başbakanın siyasi manevraları ve oyunları, bu milli hesaplaşmayı engellemeyecek, erteleyemeyecek ve bunun sorumlularını hesap vermekten kurtaramayacaktır.'

AB YETKİLİLERİNİN AÇIKLAMALALARI GERİLİMİ ARTTIRDI 

Türkiye?nin milli ve manevi değerleri etrafında süregelen tartışma ve polemiklerin son günlerde yeni boyut ve yoğunluk kazanmasını, milletin ibretle izlediğini ifade eden Bahçeli, 'Bu tartışmalara AB?nin de fiilen müdahil olması ve Brüksel müfettişlerinin Türkiye Cumhuriyeti?nin temelleri hakkında uluorta küstahça beyanlarda bulunmaları, gerilim yüklü ortamı daha da ağırlaştırmıştır' dedi. Bahçeli, Türkiye?nin milli kimliğinin kapsamadığı gerekçesiyle yeniden tanımlanmasını isteyen, milli devlet niteliğini ve üniter siyasi yapısını çağın gerçeklerine uygun olmadığı bahanesiyle sorgulayan AB?nin, şimdi de AK Parti?nin kapatılması sürecine müdahale kapsamında Cumhuriyetin değerlerini ve Türk demokrasisini tartışmaya açtığını ileri sürdü. Bahçeli, şöyle konuştu:

'Türk toplumunu, ?liberal demokratik güçler?, ?Müslüman demokratlar?, ?aşırı laikler? ve ?otoriter milliyetçiler? gibi karşıt gruplara bölen AB, sözde karşılaştırmalı siyaset bilimcileri; Türkiye?de yaşanan krizleri bunlar arasındaki güç çatışmasına dayandırmakta, bu duruma gelinmesinin en büyük sorumlusu olan AKP?yi hala, demokrasinin tek teminatı olarak gösterebilmekte ve bu garabeti de Türkiye?ye, Venedik kriterleri, çağdaş demokrasi standartları, Avrupa hoşgörü vizyonu gibi süslü ambalajlarla pazarlamaya çalışmaktadır. Kapatma davasını, Müslüman bir ülkede demokrasi ve laikliğin yürüyüp yürümeyeceğinin bir göstergesi haline getirerek adalet mekanizmasına baskı yapmayı amaçlayan Avrupa Birliği, bu amaçla laiklik ilkesine de el atmıştır. AB yetkilileri, son olarak, laiklik ilkesinin anlamından tanımına, korunmasından uygulanmasına kadar uzanan her alanda uzman bilirkişi edasıyla beyanat vermeye başlamıştır.'

'KOMİSYON BAŞKANI, AKP?YE KOLTUK DEĞNEĞİ OLMAYA ÇALIŞIYOR'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye?de laikliğin zorla dayatıldığını söyleyen AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso?nun kapatma davasını, nüfusun çoğunluğu Müslüman bir ülkede gerçek demokrasinin bulunup bulunmayacağının ölçüsü olacağını söyleyerek AK Parti?ye koltuk değneği olmaya çalıştığını bildirdi.

AB yetkililerinin, Türk milletinin manevi değerleri ve laiklik ilkesi konusunda afaki değerlendirmeler yaptığını belirten Bahçeli, 'Buradaki temel sorunun, Türk milletinin bu ortak değerlerinin siyasi istismar vasıtası ve iç siyaset malzemesi yapılması olduğunu sağır sultan bile duymuşken, Brüksel müfettişleri bu gerçeklere kulaklarını tıkamışlardır' dedi.

Bunun sonucunda, laikliğin günlük yaşamda korunması amacıyla 'Kamu Denetçiliği Kurumu' kurulması gibi garip önerilerin, her derde deva bir çözüm reçetesi olarak Türkiye?nin önüne konulduğunu ifade eden Bahçeli, 'Türkiye?deki din ve laiklik temelindeki cepheleşmeye bu çözümü öneren AB?nin, kendisinin de çok büyük sorumluluğu olduğu etnik temelde ayrışmaya karşı da benzer bir yapılanmayı savunması hiç de şaşırtıcı sayılmayacaktır' değerlendirmesinde bulundu. 'Avrupa Birliği?nin, bu süreçte bütün çabası, her dayatmasını karşılamaya amade Adalet ve Kalkınma Partisi?ne siyasi paratonerlik yapmak olmuştur' diyen Bahçeli, 'Avrupa?nın vesayetini son sığınma limanı olarak görmek ve siyasi geleceğini kurtarmak için kapı kapı dolaşarak merhamet ve lütuf dilenciliği yapmak, bir siyasi partinin düşebileceği en utanç verici durumdur' dedi.

'İKTİDARIN AB?YE SIĞINMASI, MİLLETİ RENCİDE ETTİ'

Bahçeli, Türkiye?nin, çok partili siyasi hayatında fırtınalı ve gerilimli dönemler ile demokrasinin askıya alındığı askeri müdahaleler yaşadığını vurgulayarak, şöyle devam etti: 'Ancak, bu dönemlerden hiçbirinde, haksızlığa uğradığını düşünen, mağdur ve mahkum olan siyasi partiler ve siyasetçiler, dış baskı ve müdahalelerden medet ummamış, ülkesinin onurunu ve milletinin haysiyetini böyle bir terazinin bir kefesine koymayı aklından bile geçirmemiştir. Türkiye böylesine yüz kızartıcı bir durumu, AKP?nin kapatma davası vesilesiyle ilk defa yaşamak talihsizliğine düşmüştür.

İktidar partisinin Türkiye?nin itibarının ayaklar altına alınması pahasına AB?ye sığınması ve Brüksel?in Türkiye?yi aşağılayan beyanları Türk milletini derinden üzmüş ve rencide etmiştir. Türkiye?ye iflah olmaz ön yargıların penceresinden at gözlüğüyle bakan AB, Türkiye?yi, kendilerine mutlak anlamda biat eden AKP?den ibaret zannetmek ve yabancı fonlardan beslenerek sahte aydın hüviyetiyle sözde demokrasi havariliği yapan bir avuç lobinin Türk milletinin hissiyatını temsil ettiğini varsaymak gibi bir yanılgıya düşmemelidir. Türkiye?nin içişlerine karışmayı, milli değerlerine dil uzatmayı ve Türk milletini aşağılamayı sadece bir hak olarak değil, bir görev olarak gördüklerini söyleyecek kadar küstahlaşan Brüksel temsilcileri; Türkiye?nin AB?nin sömürgesi ve uydusu olmadığım asla unutmamalı ve potansiyel suçlu olarak göstermeye yeltendikleri Türk milliyetçilerinin, yüksek perdeden dile
getirdikleri hezeyanları ve tehditleri ciddiye alacaklarını ve bundan çekineceklerini düşünmek gibi bir hesap hatası yapmamalıdır.'

YARGI REFORMU

Konuşmasında AK Parti?ye açılan kapatma davasına da değinen MHP Lideri, 'reform' adı altında gündeme getirilecek AB dayatmalarının, neler olacağı ve bunların uygulama takviminin henüz belirsizliğini koruduğunu da ifade ederek, 'Yargı reformu hazırlıklarının, kamuoyunda tartışmaya açılmadan ve çalışmaların Yargıtayın bilgisi dışında ve görüşü alınmadan sonuçlandırılması ve AB?ye bizzat Adalet Bakanı tarafından sunulması, AKP hükümetinin tam ve mutlak teslimiyet politikasını bir kere daha gözler önüne sermiştir' dedi. Türkiye-AB Troyka toplantısına da değinen Bahçeli, 'AKP hükümetinin, önümüzdeki dönemde Türkiye?nin hayati milli çıkarlarını zedeleyecek ve ipotek altına alacak politikalar izlemesi ihtimali de çok ciddi bir risk teşkil etmektedir' diye konuştu. MHP Genel Başkanı Bahçeli, AK Parti?nin iktidarda olduğu 5,5 yıl içinde Türkiye?ye her alanda çok ağır bir bedel ödettiğini, istismar etmediği manevi değer, el uzatmadığı, tahrip etmediği milli değer kalmadığını, ülke bir yangın yerine dönüştüğünü savundu.

Haber Ara