Dolar

34,8700

Euro

36,6756

Altın

3.021,04

Bist

10.053,97

Avrupalı tarihçilerden İslam tarihi savunması

56 tarihçi ve Ortaçağ felsefecisinden tartışmalı kitaba tepki, 'Evet, Hıristiyan Batı İslam dünyasına borçludur.'

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-05-10 11:25:00

Avrupalı tarihçilerden İslam tarihi savunması

Tarihçiler ve felsefeciler olarak, Slyvain Gouguenheim'ın Aristote au Mont Saint-Michel [Mont Saint Michel'de Aristo] adlı Ortaçağ Hıristiyan Avrupa'sının antik Yunan mirasını 'İslam dünyasıyla hiçbir ilişkiye girmeksizin' doğrudan sahiplendiğini göstermek iddiasında olana eserini büyük bir hayretle okuduk.

Kitabın daha ilk sayfalarında Gouguenheim, araştırmasının VI. yüzyıldan XII. yüzyıla uzanan dönemi ele aldığını söylemektedir, böyle yaparak araştırdığı konunun esas dönemi olan XIII. ve XIV. yüzyılları ihmal etmiş olmaktadır. Bu dönemi araştırmasının dışına çıkarınca, Hıristiyan Batı'nın entelektüel ve bilimsel tarihinin İslam dünyasına hiçbir şey borçlu olmadığını iddia etmek daha az zor olacaktır!

Bu kitabın çok bilgi verici görüntüsünün maskelediği yüksek sayıdaki içerik ya da yöntem hatalarının hepsini sıralamak sıkıcı olacaktır: Kitapta yazanın aksine Jean de Salisbury yorumculuk yapmadı; Batı dünyası Logica nova adı verilen (Aristo'nun Organon adlı eserinin bir bölümü) Süryanice tercümeler aracılığıyla ulaşmadı; ve son olarak önemli tercüman ve yorumcu Venedikli Jacques herkesin bildiği ve öğrettiği gibi hayatı boyunca Mont-Saint-Michel'e hiçbir zaman ayağını basmamıştır! Uzun zamandan beri Hunayn İbn İshak gibi bazı Hıristiyan Arapların IX. yüzyılda Yunancadan yapılan tercümelerde önemli rol oynadıkları bilinmektedir. Üstelik yazar iddialarının aksine meşhur Venedikli Jacques, kültür tarihi alanında Jacques Verger ya da Jean-Philippe Genet'nin eserlerinden felsefe tarihi alanında Alain de Libera'nın yazdıkları gibi birçok eserde yer almıştır. Kitabın retoriği bir dizi yanlış akıl yürütmelere dayanmaktadır. Özellikle çelişkiler öne çıkmaktadır: Örneğin kitapta Charlemagne'a Yunanca İncillerin düzeltmesini borçlu olduğumuz söylenmekte, ilerleyen sayfalarda ise aynı yazar Charlemagne'nın zar zor okuyabildiğini yazmaktadır; yine kitabı bazı yerlerinde modern bilimin XVI. yüzyılda, bazı yerlerde ise XIII. yüzyılda doğduğu yazılmaktadır. Yazar 'İki ağırlık, iki ölçüt' ilkesiyle, çifte standartla hareket edilmektedir: İbn-i Sina ve İbn-i Rüşd'ü Yunanca bilmemekle suçlamaktadır, ama aynı suçlamayı Abélard veya Aquina'lı Thomas'a yöneltmemektedir Müslümanların bilim ve felsefe karşıtı reaksiyonları yazılmaktadır oysa Hıristiyanlar için her türlü düşünce Anselmus'un (1033-1109 yılları arasında yaşamış olan ve Tanrı'nın varlığına ilişkin ontolojik kanıtlarıyla tanınan Hıristiyan filozof) ilham verdiği akla dayalı bir inanca dayanmalıdır, Paris Üniversitesi'nin ilk dönemlerinde kilise otoriteleri Aristo'nun yasaklanmasını istememişler miydi? Kaynakların eleştirisi de dengesizdir: Batılı vakanüvislerin yazdıkları olduğu gibi kabul edilmiş, ancak Arap olanlar aşırı bir eleştiriye tabi tutulmuştur.

Son olarak bilinen birçok araştırma ve kaynakların büyük bölümleri yazarın sadece ideolojik kaynaklı tezlerini ortaya koymasını sağlamak için eserde yok sayılmıştır. Hıristiyanlık, pagan Roma'nın rolü sessizce geçiştirilerek, İncillerin Yunanca yazılmış olmasına dayanarak, Antik Yunan bilgisinin alınmasının itici gücü haline getirilmektedir. Böylece Avrupa, Antik Yunan bilgisini 'kendi vasıtalarıyla' başarmış olmaktadır. Ancak, bu formülle de, Bizans dünyası ile Hıristiyan Araplar, eserin kimliksel önkabulüne ihanet ederek, Avrupa'yla bütünleşmiş olmaktadır: Yazara göre ebedi Avrupa, kitabın 'Biz'i, temsilcileri Bağdat ya da Şam'da yaşamış olsa bile, Hıristiyanlıkla özdeştir. Kitabın sonunda din ve dil ile tanımlanmış ve ancak karşılıklı olarak birbirlerini dışlayabilecek olan 'medeniyetler' karşı karşıya getirilmektedir. Tüm bunlardan sonra, Slyvain Gouguenheim'ın aşırı sağa yakın olan Mahomet: contre-enquète [Muhammed: karşı-araştırma] (Eds. L'Echiquier, 2006, kitabın kaynakçasında bulunmaktadır) ve yine kitabın teşekkürler kısmında yer alan La France en danger d'Islam: entre Jihad ve Reconquista (İslam Tehlikesi Altında Fransa: Cihad ile Yeniden Fetih Arasında) [Eds. L'Age d'Homme, 2002] adlı kitapların yazarı René Marchand'ın yönteminden ilham aldığını yazmış olmasına (s. 134) artık şaşırmıyoruz. Bu durum çalışmanın kesinlikle bilimsel bir yöntemle yapılmadığını teyit etmektedir: Bu çalışma kabul edilemez siyasi yan anlamları olan bir ideolojik projenin ürünüdür.

56 tarihçi ve Ortaçağ felsefecisi araştırmacının oluşturduğu uluslararası inisiyatif, La Libération, 30 Nisan

Kaynak: Zaman

 

Haber Ara