AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, 'memleket sevdasıyla çıktıkları yolda en temel
önceliklerinin, milletin iradesini en yüksekte tutmak, demokratik ve
ekonomik istikrarın gözetilmek' olduğunu belirterek, 'Üzülerek
söyleyelim ki krizler üreterek siyaset yapmayı alışkanlık haline
getirenler, iktidarı zaafa düşürmek için ülkenin zaafa düşmesini
kendileri için bir fırsat olarak görüyorlar' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında sözlerine, önceki gün
meydana gelen ve binlerce insanın hayatını kaybettiği, binlerce insanın
da kaybolduğu şiddetli kasırganın yaralarını sarmaya çalışan Myanmar
halkına başsağlığı dileyerek başladı. Başbakan Erdoğan, Çin halkına ve
devletine de tren kazasında hayatını kaybedenler sebebiyle başsağlığı
diledi.
AK Parti olarak millete hizmet yolunda hiçbir günü, hiçbir saati zayi
etmemeye azami özen göstererek çalışmalarını sürdürdüklerini anlatan
Erdoğan, şunları söyledi:
'Bütün dünyanın ve milletimizin gözü önünde bir süreç yaşıyoruz. Aklı
ve vicdanı en hassas terazi olan milletimiz, bizi de siyasi
rakiplerimizi de hakkaniyetle değerlendiriyor.
Hayatın her aşamasını önemli bir sınav olarak gören, her dakikasını
sorumluluk duygusuyla geçiren insanlar olarak, içinden geçtiğimiz süreci
de aynı hassasiyetle değerlendiriyoruz. Bütün gücümüzle Türkiye'nin bu
günlerini de kazanca dönüştürmek için gayret ediyoruz.
Tek temennimiz, bütün şartlarda milletimizin emanetini hakkıyla taşımak,
hizmet için çıktığımız bu yolda, heyecanımızı yitirmeden ülkemize hizmet
etmektir. Tek amacımız, milletimizle aynı istikamette yürümek, adaleti,
merhameti, hakkaniyeti en üst düzeyde tutmaktır.
Memleket sevdasıyla çıktığımız bu yolda en temel önceliğimiz
milletimizin iradesini en yüksekte tutmak, demokratik ve ekonomik
istikrarı gözetmektir.
KRİZ SİYASETÇİLERİ ÜLKEYİ ZORA SOKUYOR
Üzülerek söyleyelim ki krizler üreterek siyaset yapmayı alışkanlık
haline getirenler, iktidarı zaafa düşürmek için ülkenin zaafa düşmesini
kendileri için bir fırsat olarak görmektedirler. Türkiye'yi küçük
düşüren bir tek görüntü, bir tek fotoğraf ortaya çıktığı zaman, bu
negatif tabloyu kendi siyasetleri için bir kazanç, bir imkan sayıyorlar.
Türkiye'nin küresel rekabette elde ettiği sayısız başarı,
kırdığı rekorlar ise onları hiç ilgilendirmiyor.
Ekonomi onları ilgilendirmiyor, milli güvenlik onları ilgilendirmiyor,
uluslararası ilişkiler onları ilgilendirmiyor.'
ÖNCELİĞİMİZ DAİMA TÜRKİYE
Siyasi ihtirasları, kişisel hesapları, parti menfaatlerini her şeyin üzerinde tutanları milletin gayet iyi bildiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, 'Hükümetimiz, başından beri izlediği siyasetin gereği olarak
gözünü hiçbir zaman toplumun tamamının menfaatlerinden ayırmadı,
ayırmayacaktır. Önceliğimiz daima Türkiye oldu, daima Türkiye
olacaktır' diye konuştu.
Erdoğan, kendilerine göre, devletin ve milletin menfaatlerinin; devletin
milletle gücünü birleştirmesinde ve aynı istikamete yürümesinden
geçtiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Siyasetin temel görevi, asli misyonu da millet ile devletin bu güç
birliğini sağlamaktır. Bizim siyasetimizin ana misyonu budur. Bu güç
birliğinden rahatsız olanların varlığı bizi doğru bildiğimiz yolda
yürümekten alıkoymayacaktır. Bu siyaset anlayışını milletimiz de bizimle
paylaştığı için, her ilde, her bölgede toplumsal merkezin en güçlü
partisi olarak AK Parti'yi çıkarması da bundandır. En büyük toplumsal
desteğe sahip olamamız da bundandır.
Biz, hiçbir zaman ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, çatışmacı siyaset
tarzlarına tevessül etmedik, bundan sonra da tüm Türkiye'yi kucaklayan,
kuşatan siyaset tarzımızı sürdüreceğiz. Sivas'ın ötesine geçemeyenler,
'Biz Türkiye'yi kucaklıyoruz' diyemezler. Ama 81 vilayeti, ilçeleriyle ayırt etmeksizin adım adım dolaşanlar, bu
milletle birleşmiş, milletle beraber ayrım yapmadan hep beraber el ele
devlet-millet kaynaşmasını ortaya koyarak geleceğe yürüyen kadro
olmuştur. İşte, bu kadro AK Parti'dir. Çünkü, biliyoruz ki Türkiye'nin
birlik ve bütünlüğünün yegane şartı, AK Parti'nin takip ettiği birlik
siyasetidir. Çünkü, inanıyoruz ki Türkiye'nin bir bütün olarak
kalkınmasının, bir bütün olarak demokratikleşmesinin yegane şartı, AK
Parti'nin yürüttüğü hürriyetçi demokrasi anlayışıdır.
Ne yazık ki Türkiye'de siyasi rekabet her zaman icraatlar, projeler
üzerinden yapılmıyor, siyaset bir uzlaşı zemini olarak görülmüyor.
Türkiye'nin terör ve şiddet eliyle politik kutuplaşma yoluyla, sınıf ve
zümre siyasetiyle, bölge siyasetiyle, kavim-kabile siyasetiyle, zaafa
uğraması bu ülkede kimsenin, ama kimsenin hayrına değildir. 6 yıldır
ısrarla dile getirdiğimiz bu gerçeği umuyorum ki siyasi rakiplerimiz de
en kısa zamanda anlayacaklardır. Zira Türkiye'de halkın istediği
birliktir, bütünleşmedir. Ayrışma değildir.'
SINIR ÖTESİ HAVA HAREKATI
Terörle mücadelenin çok boyutlu olarak devam ettiğini ifade eden
Başbakan Erdoğan, Hükümetin verdiği yetki çerçevesinde Türk Silahlı
Kuvvetlerinin, 1-2 Mayıs tarihlerinde terör örgütüne yönelik önemli bir
sınır ötesi hava harekatı daha gerçekleştirdiğini anımsattı.
Operasyon ile terör örgütüne ciddi kayıplar verdirildiğini anlatan
Erdoğan, şöyle konuştu:
'Bu operasyonu planlayıp icra eden Genelkurmay Başkanımız ve kuvvet
komutanlarımız başta olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bütün
kahraman mensuplarını kutluyorum. Terörle mücadeleyi, kararlılıkla, çok
yönlü ve çok boyutlu olarak devam ettiriyoruz. Olay sadece güvenlik
noktasında, askeri noktada olan bir mücadele değildir. Terörle
mücadelenin farklı özellikleri de var. Bir yandan askeri tedbirler
alınırken, diğer yandan siyasi, kültürel, diplomatik ve ekonomik
araçları da etkili bir şekilde kullanmayı sürdürüyoruz.
Askeri yöntemlerle birlik ve beraberliğimize kast eden terör örgütünü
etkisiz kılmaya çalışırken, eşzamanlı olarak içeride ve dışarıda
yalnızlaştırma konusunda ciddi adımlar atıyoruz, ciddi mesafeler
alıyoruz. İstismar etmek istediği bölge insanımızı daha çok kucaklamayı,
sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlarına çözümler üretmeyi amaç edinen
Hükümetimiz, bu noktadaki hizmetlerini de hızla sürdürüyor. Buna paralel
olarak diplomatik imkanları da devreye sokmak suretiyle terör
örgütünü her geçen gün daha çok izole etmenin, insan ve finans
kaynaklarını kurutmanın gayreti içindeyiz.
Millet olarak bekamız, huzurumuz, mutluluğumuz, Türkiye'nin birlik ve
dirliğindedir. Etnik köken, din, mezhep ayrımı olmadan herkesin
kendisini birinci sınıf vatandaş hissettiği, kültürel farklılıklarımızı
zenginlik saydığımız, kardeşlik duygularımızı güçlendirdiğimiz bir
ortamı hızla geliştirmek mecburiyetindeyiz. Bu konuda en önemli
sorumluluk demokratik siyasete düşmektedir.'
Başbakan Erdoğan, AK Parti olarak bu sorumlulukla hareket ettiklerini
kaydederek, 'Teröre, şiddete, tedhişe prim vermemek de demokratik
siyaset anlayışının bir gereğidir. Demokratik bir düzende, hangi
gerekçeye dayandırılırsa dayandırılsın, hangi şartların ürünü olursa
olsun teröre meşruiyet atfedilemez' diye konuştu.
TERÖRE KARŞI DİPLOMASİ
Teröre karşı çok boyutlu mücadelenin önemli bir ayağını da diplomatik
çabaların oluşturduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, 'Komşumuz
Irak'ın merkezi hükümeti ile yoğun bir işbirliği içindeyiz. Irak ve
Türkiye, hem kendilerini hem de bölgelerini ilgilendiren sorunları aşmak
için karşılıklı saygı ve güven anlayışı içinde hareket etmek
durumundadır. Bu nedenle, diplomatik zeminin korunmasına ve
geliştirilmesine büyük önem veriyor, sık sık karşılıklı ziyaretler,
görüşmeler gerçekleştiriyoruz' dedi.
IRAK İLE DİYALOG VE İŞBİRLİĞİ
Erdoğan, 7-8 Mart tarihinde, Irak Cumhurbaşkanı Talabani'nin 5 bakanıyla
birlikte Türkiye'ye önemli bir ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlatarak,
son olarak da Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi'nin geçen hafta
Ankara'da olduğunu kaydetti. Aynı günlerde kendilerinin de görüşmeler
yapmak üzere özel temsilcilerden oluşan bir heyeti Bağdat'a
gönderdiklerine işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
'Görevlendirdiğimiz heyet, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Kurulu
oluşturulmasına yönelik düşüncelerimizi Irak hükümetine
iletti. Başbakanların başkanlığında yürütülecek olan bu kurul, başta
güvenlik meseleleri olmak üzere ekonomi ve enerji alanlarındaki
gelişmeleri de iki ülkenin ortak çıkarları doğrultusunda değerlendirmeyi
amaçlamaktadır. Bu çerçevede, Kuzey'deki yerel yönetim dahil, Irak'taki
tüm grup ve oluşumlarla istişarelerin sürdürülmesinin de yararlı
olduğuna inanıyoruz. Bu doğrultuda heyetimiz, oradaki tüm gruplarla
temaslarda bulunmuş ve olumlu görüşmeler yapmıştır. Türkiye, bundan
sonra da Irak'ın normalleşmesi sürecine azami katkıda bulunmaya devam
edecektir. Zira, toprak bütünlüğünü koruyan, siyasal istikrara kavuşmuş,
güçlü bir Irak'a bütün bölgenin olduğu gibi en çok da Irak halkının
ihtiyacı olduğu açıktır.'
Irak ile diyalog ve işbirliğinin geliştirilmesinin, Türkiye'nin genel
çıkarları yanında terörle mücadele açısından da büyük önem taşıdığına
işaret eden Erdoğan, 'Hava ve kara harekatları esnasında Irak'taki
merkezi ve yerel yönetimler ile diğer grupların olumsuz bir yaklaşım
içine girmemesi, bu görüşmelerin bir ürünüdür. Gerek merkezi hükümetle
gerek Türkmenler, Kürtler, Araplar, Sünni ve Şiiler olmak üzere tüm
gruplarla diyaloğumuz bundan sonra da devam edecektir. Terörle
mücadelenin güvenlik boyutunun yanında siyasi ve ekonomik, diplomatik
boyutlarını da derinlemesine ele alıyoruz' diye konuştu.
GAP'A KAYNAK AKTARIMI
Erdoğan, bölgelerarası gelişmişlik farkının azaltılması ve bölgesel
kalkınmanın gerçekleştirilmesi için çok boyutlu çalışmalar
sürdürdüklerini de belirterek, demokratik ve ekonomik gelişmeyi bir
bütün olarak ele aldıklarını, Türk insanını hak ettiği standartlara
kavuşturmanın mücadelesini verdiklerini anlattı.
Bu hafta Genel Kurul gündemine gelecek olan, 'İstihdam Paketi'
çerçevesinde Güneydoğu Anadolu Projesini (GAP) bitirmeye yönelik büyük
bir hamlenin başlatılacağını kaydeden Erdoğan, şunları kaydetti:
'GAP'a kaynak aktarmak noktasında da yine önemli bir adım atıyoruz.
Bugüne kadar İşsizlik Sigortası Fonuna aktarılan devlet payı ve
nemasının 2008-2013 yılları arasındaki faiziyle, Özelleştirme Fonu nakit
fazlasından toplam 3.5 milyar YTL'nin GAP için kullanılabilmesini
sağlayacak bir adım olarak atılıyor. Bu çerçevede, 2008 yılında GAP'a,
İşsizlik Sigortası Fonundan 1.3 milyar YTL, ayrıca Özelleştirme Fonundan
1 milyar YTL olmak üzere; toplam 2.3 milyar YTL aktarıyoruz bu yıl.
Bu sayede, 2013 yılına kadar GAP ve bölge illerine yönelik olarak önemli
oranda istihdam sağlamayı da hedefliyoruz. Bu adım inanıyorum ki gerek
Güneydoğu Anadolu, gerekse bölge illerinde çok ciddi bir sıçramayı, çok
ciddi bir hareketlenmeyi getirecektir. Bunun içinde barajların
yapımından; başta Cizre, Silvan olmak üzere, bütün bunlarla beraber
sulama sistemlerindeki aksamalar, yağmurlama, damlama sistemiyle tüm
topraklarımızı şu ana kadar yapılan ilkel sulama sisteminden çıkarıp
modern sulama sistemlerine, bilişim teknolojisiyle donanmış bir sisteme
geçmenin adımlarını atıyoruz. Bunların yanında eksik kalan yolları
süratle bitireceğiz. Böylece Güneydoğu Anadolu ve çevre illerinde hamd
olsun bu eksiklikleri gidermiş olacağız.'