1 Mayıs kutlamaları ile ilgili olarak Sendika Başkanları ile bir görüşme yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısında bu konuya değindi. Sendika temsilcilerinin yeni bir öneride bulunduğuna dikkat çeken Erdoğan, Çalışma ve İçişleri Bakanlarının öğleden sonra Sendika Başkanları ile yeniden biraraya geleceğini açıkladı. Erdoğan, Taksim Meydanı?nda temsili bir anmanın mümkün olabileceğinin sinyalini verdi
Başbakan Erdoğan şunları kaydetti:
?1 Mayıs kutlamkaları 1886?da ABD?de başladı, 1911?den beri de Türkiye?de önemli bir platform olarak iş görüyor. 1 Mayıs?ın kutlanması konusunda ülke olarak maalesef acı hatıralarımız var. Özellikle 1977 ve 1996 1 Mayıs?ı sahne olduğu ağır provakasyonlar sebebiyle hala hafızalarımızda...
Geçen hafta yaptığımız toplantıda bizler 1 Mayıs?a Emek ve Dayanıyşma Günü olarak kutlama kararı aldık. İstiyoruz ki bugün özel bir gün olarak kutlansın, istiyoruz ki bu kutlamalarda yeni sayfalar açılsın, birlik ve bütünlüğümüz perçinlensin. Bu yüzden tabi ki miting taleplerine valiliklerimiz olumlu pozitif yaklaşımlarını sürdürdüler. Tabi ki ülkemiz hukukun üstünlüğüne uygun bir şekilde yönetilmektedir. Bizim şu anda iktidar olarak hukuk neyi gerektiriyorsa onu yapmamız gerekiyor. Demokratik hakların önüne asla set çekme yönünde olamayız. Sendikalar için de, vakıflar için de, siyasi partiler için de budur. Bundan önceki hafta da söyledim. Burada bizler siyasi partiler olarak her ilde mitingimizi yapacağımız zaman bize mülki idare nereleri ilan etmişse o alanlarda mitinglerimizi yaparız. Yürüyüş yapacaksak bize hangi güzergahı tahsis etmişlerse orada yapırız. Hayır ben burada yapacağım diyemeyiz. Çünkü ülkemiz bir kanun devleti ve kanunlara uyma zorunluluğumuz var.
Bunun dışında bir anıta çelenk konulur. Hay hay konulur. Şüphesiz ki o kuruluşların üstdüzey yöneticileri giderler çelenklerini koyarlar açıklamalarını da yaparlar ama kalkıp da bir basın açıklamasını 5 bin, 10 bin, 20 bin, 30 bin kişiyle olursa o bir basın açıklaması olmaktan çıkar. Bu adı konulmamış bir başka iş olur. O zaman farklı anlamalar olur. Özellikle kamu otoritesinin yok edilmesine, yaşamı olumsuz bir şekilde etkilemeye yönelik olumsuz adımlar olur.
Bizler nasıl ki 1 Mayıs?ı Emek ve Dayanışma Günü olarak ilan ettiysek 1 Mayıs da bu emeğe ve dayanışmaya gölge düşürmeden karşılıklı anlayış içinde gerçekleşmiş olur. Bu konuyla ilgili olarak bu sabah bir görüşme yaptık. Öğleden sonra Çalışma Bakanımız, İçişleri Bakanımız sendika yetkilileri ile yeniden bir araya gelecekler. Temenni ediyoruz ki burada dayanışma içinde bir karara varılacaktır.
'İLLEGAL ÖRGÜTLER BU TÜR ZEMİNİ KOKLAR'
Emeğin simgesi işçi kardeşlerimizin de bizim ne ile görevli olduğumuzu çok işi düşünmeleri lazım. Şunu unutmayalım ki illegal örgütler bu tür zemini koklar ve legal örgütlerimizin iyi niyetle yaptığı girişimleri olumsuz olarak etkilemeye çalışırlar. Bu hem onları hem bizi üzer. Sendikalar illegal örgütlere fırsat vermemelidir. Sendikalar bu özel, anlamlı günü günün ruhuna anlamına uygun şekilde kutlayacaklardır, kutlamalıdırlar ama asla provakatörlere bu noktada izin vermemelidirler.?
''Ayakların baş olduğu yerde kıyamet kopar'' sözü ortamı geren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin bugünkü grubunda sendika üyelerine ''işçi kardeşlerim'' diye hitap etti, daha ''ılımlı'' mesajlar verdi.
Partililere hitap eden Başbakan, 1 Mayıs'ta Taksim'de miting yapılmasına yine karşı çıktı, ama sendika yöneticilerinin anıta çelenk koyabileceğini söyledi.
Demokratik hakların önüne set çekme gayretinde olmadıklarını ifade eden Erdoğan, 'Ülkemiz hukukun üstünlüğüne uygun bir şekilde yönetilmek zorundadır' dedi.
İzin verilen yerlerin dışında yürüyüş yapılmamasını isteyen Erdoğan, 'Bunun dışında, bir yerde anıta çelenk mi konulacak? Hay hay, çelenk konulur. Şüphesiz ki, o kuruluşların üst düzel yöneticileri temsili heyet olarak gider, çelenk koyarlar. Bunlara da hay hay. Ama 'basın açıklamasını 5 bin-20 bin kişiyle yapacağız' dersek, bu adı konulmamış başka bir iş olur. Kamu otoritesinin yok edilmesine yönelik adım olur' dedi.
KATAR ELEŞTİRSİNE YANIT: SERMAYE IRKÇILIĞI
Erdoğan, Katar, Suriye, Suudi Arabistan, Kuveytli işadamlarının, dünyanın her tarafında yatırım yaptığını, ancak bu yatırımlar Türkiye'ye yönelince farklı tavırlar gösterildiğini belirtti.
Başbakan, 'Nedir bu hazımsızlık, neden bu alerji? Bu açıkça ayrımcılıktır, sermaye ırkçılığıdır' dedi.
Başbakan Erdoğan, 'Katar ile 2002'de dış ticaretimiz sadece 26 milyon dolar seviyesindeyken, 2007'de 480 milyon dolara ulaştı. Eğer sadece Ankara'ya mahkum bir zihniyet, anlayış olsanız 26 milyon dolardan Türkiye lehine 480 milyon dolara çıkaramazsınız. Bugün Katar'da 7 bin Türk, ekmek mücadelesi veriyor, iş sahibi' diye konuştu.
Erdoğan, Suriye ile 2002'de dış ticaretin 773 milyon dolar olduğunu, 2007'de 1 milyar 175 milyon dolara çıktığını belirtti.
Katar'da, Türk işadamları ve müteahhitlerinin proje tutarının 5 yılda 5 kat arttığını, 5 milyar dolara ulaştığını bildiren Erdoğan, 'Allah aşkına, bundan kim, niye rahatsızlık duyar?' dedi.
Erdoğan, ''Suriye'ye gitme, Araplar tarihte şunu yaptı', 'İsveç'e gitme, gözünün üzerinde kaşı var', 'Katar'a, Yunanistan'a, Bulgaristan'a, Avustralya'ya gitme...' Gitmeyince olmuyor, bunu artık anlamak lazım. Gitmeyince, ihracatımız 36 milyar dolarda kalıyor, 114 milyar dolara çıkmıyor' ifadesini kullandı.
'Bazı ülkeler baş tacı, bazı ülkeler sakıncalı. Küreselleşen dünyada böyle bir ayrım yapılabilir mi?' diyen Başbakan, 'Bu açıkça ayrımcılıktır. Bu, sermaye ırkçılığıdır. Bu, Türkiye'ye zarar veren,Türkiye'nin ekonomisini, dış ticaretini, büyümesini, istihdamını hedefalan son derece tehlikeli bir yaklaşımdır' dedi.
Başbakan, ''O yeşil, o kırmızı, o siyah, o mavi'. Buna herhalde renk alerjisi deniliyor. Artık siyasilerin de medyanın da yüzleşmesi gerekiyor' şeklinde konuştu.
TIMETURK / AJANSLAR