MÜSİAD'da Ömer Bolat'ın ardından...

MÜSİAD'da Ömer Bolat yerini Ömer Cihat Vardan'a bıraktı. Dernek, seçkinlerin halkımıza reva gördüğü vesayet muamelesine bir itirazın sonucunda doğmuştu. Ekonomide hakkaniyet esasına dayalı bölüşüm modelini, işyerinin vizyon ifadesi yapanların duruşunu temsil etti.

İşte Bolat bu sevdaya, dört yılı başkanlık olmak üzere, tam 15 senesini verdi. Tabandan başladı, tavanda bitirdi. 'Miras değil, alın teri' derler ya, aynen öyle. Bolat, MÜSİAD zümre egemenliğine dayanmadığından başka birtakım kurumlarda olduğu gibi 'eşitler arasında daha eşit' birtakım ailelerin kontenjanından kurumun başına zembille inmedi. İnsanlardan bir insan oldu ve 'milletin efendisi, ona hizmet edendir' düsturu onu alıp buralara getirdi. Kurumun dokusunu oluşturan Anadolu insanı, kendi çocuklarını bulup yüceltme konusunda vicdanında asla şaşmaz bir teraziye sahiptir.

MÜSİAD üyeleri Türkiye'ye istişarenin, ortak payda oluşturmanın, burada uzlaşmanın ve demokratik erdemin derslerini bir arada sunuyor. Bolat döneminde kurumun ivmesi tavan yaptı. MÜSİAD'ın mesajı bugün sadece 24 saat içinde Anadolu'nun arka sokaklarına kadar dalga dalga yayılacak bir değer zincirine dönüşmüş durumdadır. MÜSİAD, siyasi ve toplumsal skalanın bütün renkleri üzerinde saygıdeğer bir etkiye sahiptir. Bu yüzdendir ki, kurum üzerine onlarca yüksek lisans ve doktora tezi yazıldı.

Geldiğimiz aşamada Bolat'ın elde edilen kazanımlardaki katkısı izah etmeyi gerektirmeyecek kadar açıktır. Ancak Bolat bir geleneği, bir kurumsal hafızayı, bir kolektif birikimi temsil ediyor. Bolat neticede MÜSİAD'ın bir çocuğudur. Burada kurucu başkan Erol Yarar ve ardından Ali Bayramoğlu gibi kişilerin kattığı desen farkını büyük bir memnuniyetle gözlemlerken, esas olanın kurumlar ve kurucu öğreti olduğu MÜSİAD örneğinde bir kez daha ön plana çıkıyor.

'Kamusal yarar sağlayan' bir sivil toplum kuruluşu olarak MÜSİAD gücünü elbette sayısı 3 bini geçen ve Anadolu sathına yayılan üyelerinden alıyor. Ancak bu sayı aslında başka bir aritmetiği ifade ediyor. Bir kere ismiyle müsemma, MÜSİAD 'müstakildir'. Takipçi değil, önderdir. Kimsenin arka bahçesi olmadı. Tek bağı Anadolu insanıdır.

MÜSİAD daha iyisini getirene kadar kurulu olanı yıkmaz, yıkıcı ekiplerin yanında yer almaz. Ayrıca iyiyi ve güzeli görünce de takdir ve teşekkürde utangaç davranmaz. Kısaca kurum sağlıklı, sahici ve dengeli davranışlara sahiptir.

MÜSİAD yerlidir de. Bir ayağı bu topraklarda, diğer ayağı ile evrenseli ilmek ilmek dokur. Açık toplum normlarında yerelden küresele bir serüvenin, bir fetihçi aklın ve heyecanın temsil edildiği yerdir. Üç kıtanın efendisi bir milletin şoklanıp buzluğa kaldırılmasına, hafıza kaybına uğratılmasına bir itirazın mücessem halidir.

Son olarak MÜSİAD entelektüel olarak yapıcı, iddia ve duruş sahibidir. Anadolu sağdan hizaya baktığında gözü, çocuklarına içine haram katılmamış bir lokma endişesinin sahibi olan bu kişileri arar. MÜSİAD bu rüyaya gönül vermemiş olanları hızla bünyesinden dışarı atar. Zira loş ışıkların, şuh kahkahaların altındaki haram sofralarda göbek büyütenlerin Anadolu'nun temiz sütüyle bir doku uyumu sorunu olduğu, yaşanan günlük bir gerçek halini almıştır.

Bolat işte bu zincirin bir halkasıydı. Bazı insanlar vardır, 'ne yapsa altına imza atarım' dersiniz. Benim için Ömer Bolat böyledir. Biliyorsunuz, 'Nasıl bilirdiniz?' sorusu bizim kültürümüzde burun direği sızlatan ve ürperten türdendir. Bir namazlık saltanatımızın olacağı musalla taşında, varlığın bu yakasıyla kurduğumuz son iletişim anında bu soru düğüm olur kalır. Ben Bolat'ı, yolu kesişen herkese bir iyiliği dokunmuş, iyi bir mümin ve vatanperver olarak tanıdım. Daha yaşı genç, ancak tecrübesi engin olan değerli dostumun memlekete yapacağı esas hizmetlerin kendisini beklediğini o da biliyor.

Güle güle I., hoş geldin II. Ömer.

ZAMAN