Açıkça söylemek gerekirse başkentte 'Türkiye'yi ancak bir seçim rahatlatır' diyenlerin sayısı artıyor. Sandığın siyasal sistem üzerindeki pozitif etkisini uzun uzun anlatmaya gerek yok aslında. Seneyi devriyesine girmekte olduğumuz 27 Nisan bildirisinin kasvetli havasını seçim dağıttı. Eğer sandık öne alınmasaydı, ülke farklı yönlere savrulabilirdi.
Hatta sonu belirsiz, demokrasi dışı karanlık maceralara bile sürüklenebilirdi. Bu yönde hesap yapanların olduğunu bilmeyen yok. Oyunu seçim bozdu. Hatırlayın o günleri. Ankara'ya müthiş belirsizlik egemendi. Anayasa Mahkemesi'nin 367 kararını bildiri gibi parlamenter işleyişe müdahale olarak değerlendirmek gerekir. Karar bugünlerde yine hararetle tartışılıyor. Tartışılmalı da. Daha çok konuşulacak. Dönemin mahkeme başkanı iddiaların aksine asker veya başka kesimlerden bir telkin gelmediğini söyledi.
Tüm iddiaları yalanladı. Ancak 367'nin normal şartlarda açıklanamayan bir karar olduğu da gün gibi aşikar. O dönem bildiri ve onun etrafında gelişen olaylar Anayasa Mahkemesi'ni etkiledi. Bizde şekli ne olursa olsun demokratik sisteme dışarıdan müdahale siyasi dengeleri altüst eder. Siyasi yapı çok kırılgan ve aşırı hassas. Müdahalenin şiddeti düşük de olsa ağır hasara yol açıyor.
Tam bir yıl aradan sonra sanki tekrar başa döndük. Yaşananlardan kimse ders çıkarmadı. Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi ortam yine bulanıklaştı. Ankara'nın havası gene kasvetli. AK Parti'ye yönelik kapatma davasıyla başlayan sürecin sonunu kestirebilene aşkolsun. Siyasi görüşü farklı da olsa herkes tedirgin. Endişe içinde 'Nereye gidiyoruz, bu işin sonu ne olur?' diye soruyor. Türkiye'nin gözü Ankara'da. Büyük işadamlarından küçük esnafa kadar...
İşte tam bu ortamda, bir çıkış yolu aranırken 'sandık' bir seçenek olarak başkent kulislerinde ciddi ciddi konuşulmaya başlandı. AK Parti'de kapatma davası sonuçlanmadan seçime gidilmesini isteyenler var. Şu an parti içinde pek taraftar bulmasa da önümüzdeki günlerde bir alternatif olarak masaya geleceğini tahmin ediyorum. AK Parti ve DTP hakkındaki kapatma davaları karşısında siyaset çözüm üretmekte güçlük çekiyor.
22 Temmuz seçimlerinde sandıktan çıkan yüzde 50'nin üzerindeki oy sistemin dışına atılması riski ile karşı karşıya. Doğrudan kapatmanın hedefi olan partiler dışında kalanlar ilgisiz görünüyor, çözüme katkı yapmaktan uzak tutum içinde. MHP'nin başlangıçta işaretini verdiği parti kapatmayı zorlaştıran açılımın arkası gelmedi. Kapatma kararından önce seçim ne işe yarar? Yararı olur. Bir kere anti demokratik havayı dağıtır. Siyasi yapı yeni şartlara göre yeniden şekillenir.
Son dönemde yaşanan Ankara gelişmelerine halkın ne tür tepki vereceği görülür. Hepsinden önemlisi seçimden sonra herkes hesabını milli iradeye göre yapar. Ve siyaseti dizayn etmek isteyen siyaset mühendisleri bertaraf edilir. Siyaseti Ankara oyunları değil halkın iradesi şekillendirir. Kısaca söz gerçek sahibine geçer. Zaten Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti hakkında vereceği olumsuz karar seçimi kaçınılmaz olarak ülkenin gündemine sokar. Kapatma kararı karşısında sandığın önünde kimse duramaz. Siyasi yapının dışarıdan müdahaleler veya mahkeme kararlarına göre değil de milli iradeye göre biçimlenmesinden daha doğal ne olabilir ki...
Görünen o ki sandık sanıldığı gibi çok uzak ihtimal değil. Kaf Dağı'nın arkasında hiç değil. Herkes hesabını buna göre yapsın. Strateji üretirken halkı da hesaba katsın. Siyasi partiler de antenlerini siyaset dışı odaklara değil yarın oy istemek için karşısına çıkacağı millete çevirsin...
MUSTAFA ÜNAL/ZAMAN
Türkiye yeniden seçime mi gidiyor?
Hayır, yerel seçimlerin erkene çekilmesini kastetmiyorum. Gelişmelere göre o da mümkün. Sonbaharda 'çift sandık' çok sürpriz olmaz.
18 Yıl Önce Güncellendi
2008-04-20 11:19:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara