Haber Merkezi / TİMETURK
Arap müziğinin önemli ustalarından Lübnan asıllı müzisyen Marcel Khalife, Filistinliler topraklarından sürülmeleri anlamına gelen El-Nakba'yı (Büyük Felaket) andı. 700 bini aşkın Filistinli?yi kendi topraklarında mülteci durumuna düşüren ve ilerleyen yıllarda da 200 bininin daha evini terketmesine neden olan El Nakba?nın 60. yıldönümü Mısır?ın başkenti Kahire?deki Opera binasında büyük bir katılım ile anıldı.
Arap dünyasının dünyaca tanınmış müzisyenlerinden biri olan Marcel Khalife, Filistinli şair Mahmud Derviş?in şiirlerinden bestelediği şarkılar dinleyicileri duygulandırdı. Khalife?nin Filistin halkının mücadelesini simgeleyen ?Asfur? adlı şarkısı herkes tarafından büyük bir beğeni ile karşılandı. Marcel Khalife gece okuduğu birçok şarkı arasında Lübnanlı ünlü şairlerin İsrail?in Lübnan?a saldırısını anlatan kasideler de bulunuyordu. Lübnan?da Hıristiyan asıllı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen ve şarkıları Arap dünyasında dilden dile dolaşan Marcel Khalife, şarkıcı, udi ve besteci olarak tanınıyor.
GAZZE'DE ABLUKAYA SON
Avrupalı sivil toplum örgütleri El Nakba'nın 60. yıldönümü nedeniyle, 'Gazze'de Ablukaya Son' kampanyası başlattı. Kampanya dolayısıyla yayımlanan bildiride şu ifadelere yer verildi:
14 MAYIS, NAKBA KATLİAMININ ve FİLİSTİN DİRENİŞİNİN 60. YILDÖNÜMÜNDE: HEPİMİZ FİLİSTİNLİYİZ
14 Mayıs, 530'dan fazla Filistin kasabası ile köyünün imha edilerek boşaltıldığı ve 750 bin erkek, kadın ve çocuğun topraklarından sürüldüğü Filistin-Nakba olaylarının 60. yıl dönümüne denk düşüyor. Bu etnik temizlik programı aynı zamanda İsrail apartheid (ırk ayrımı) devletinin oluşumunun yıldönümüne de denk düşecek.
Bizler, Gazze'de Ablukaya Son Avrupa Kampanyası'nın üyeleri olarak Nakba'nın yıl dönümünde, Filistinlilerin, Siyonist devletin ellerinde kesintisiz biçimde ıstırap çektiği 60 yıllık apartheid (ırk ayrımcılığı), etnik temizlik, cinayet, toprak ve kaynak yağmasına karşı verdikleri kendi kaderini tayin hakkı, insan hakları ve tazminat mücadelesine olan bağlılığımızı bir kez daha teyit ediyoruz. Bu bağışlanamaz gaddarlık 1.4 milyon Filistinlinin, Gazze?de süren, onlara itaati ve köleliği dayatmak üzere açlıktan öldürmek amacıyla tasarlanmış olan ablukayla birlikte yeni bir aşamaya ulaşmıştır. Bu, hükümetlerimiz tarafından aktif olarak desteklenmekte olan ve onları utanca boğan bir ablukadır.
Bugün içinde yaşadığımız dünya barbarlığın güçleriyle, insanlığın gelişmesi adına bu barbarlığa karşı direnen güçler arasındaki mücadele tarafından tanımlanan bir dünyadır. Söz konusu barbarlık, Washington DC'den kaynaklanmakta ve başlıca müttefikleri AB ve İsrail ile birlikte dünyamızı bir serbest piyasa çölüne dönüştürmeyi amaçlayan ABD hakim eliti tarafından yürütülmektedir.
Irak'taki, Lübnan'daki ve Filistin'deki Arap Direnişi Afganistan'da ve İran halkı tarafından yürütülen direnişle birlikte bu barbarlığın önünde durmaktadır. Yürüttükleri mücadele yalnızca kendilerine yöneltilen zalim neoliberal ve emperyalist saldırganlığa karşı bir direniş değildir. Bu mücadele aynı zamanda sözüm ona gelişmekte olan ve gelişmiş dünya denilen yerlerdeki tüm ezilen halklar adına da yürütülmektedir. Filistinliler, onları topraklarından sürüp atmaya ve bu biçimde tarihlerini ve kültürlerini katletmeye yönelik kararlı bir girişim karşısındaki kahramanca duruşlarıyla birlikte, yıllarca bu mücadelede tek başlarına ayakta kaldılar.
Artık tek başlarına değiller.
Vicdan ve bilinç sahibi insanlar, enternasyonalizmin en iyi geleneklerine sahip çıkarak, tüm dünyada Filistinli kız ve erkek kardeşlerinin yaşadığı yıkım karşısında uyanışa geçtiler. Bu uyanış İsrail apartheid devletine karşı uluslararası bir boykot, yatırımları geri çekme ve yaptırım kampanyasının ilk aşamalarına doğru evrildi. Bizler, Filistin halkına ve onun İsrail terörü karşısında devam etmekte olan direnişine aktif dayanışma sunmanın en etkin yolu olduğunun bilinciyle, bu kampanyayı destekliyoruz.
Gazze'de Ablukaya Son Avrupa Kampanyası, bir başka dayanışma göstergesi olarak, Nakba'yı ve Filistin direnişinin doğuşunun yıl dönümünü anmak için Avrupa'da ve tüm ülkelerdeki bütün kent ve kasabalarda gösteri ve etkinliklerin düzenlenmesi çağrısında bulunmaktadır.
1969 yılında dönemin İsrail başbakanı Golda Meir, 'Filistinliler mevcut değildir' demişti. Tarihsel bir olgu olarak sunulan bu beyan, aslında bir niyet beyanıydı. Ancak Golda Meir, o zamandan bu yana tüm İsrail başbakanlarının yanıldığı gibi yanıldı. Çünkü abluka altındaki bu halkın çaresizce ve cesaretle yürüttüğü mücadele ezilmişliğe ve köleliğe karşı verilen uzun direnişin tarihindeki yeni bir sayfayı yazdı.
2008 yılında, Nakba'nın 60. yıldönümünde, mevcut olan yalnızca Filistinliler değil. 2008 yılında hepimiz Filistinliyiz.
