ÖNCE AK PARTİ İKTİDARI
22 Temmuz seçimi AK Parti'yi yüzde 47 oyla yeniden iktidar yapmıştı; o iktidar AK Parti'den geri alınmaya çalışılıyor. Süreç kapatma davası başvurusuyla başladı.
GÜL NEDEN DAHİL EDİLDİ?
Anayasa'nın 'sorumsuz' olarak nitelediği Cumhurbaşkanı Gül'ün kapatma davasına dahil edilmesi, sürecin 'geri almak' istediği bir başka değişikliği ortaya koyuyor.
İşte o yazı
Fehmi Koru
[email protected]
03 Nisan 2008 Perşembe
Bizde böyle olur...
İngilizcede 'undo' diye bir fiil var; 'do' (yapmak) fiilinin tam tersi anlama geliyor. Türkçede biraz dolambaçlı anlatabileceğimiz bir eyleme karşılık gelir 'undo' fiili: Yapılmış bir şeyi yapılmamış hale getirmek... Eskiye ait olanın izini bırakmaksızın, bir şeyi sil baştan etmek...
Şu sıralarda bizde olan-biteni en iyi ifade edebilecek fiil 'undo'. 22 Temmuz 2007 tarihinden (bu tarihi Nisan 2007 başına kadar esnetebiliriz) sonra ne olup-bittiyse ülkemizde, hemen hepsi, olmamış hale getirilmek isteniyor.
22 Temmuz seçimi Ak Parti'yi yüzde 47 oyla yeniden iktidar yapmıştı; o iktidar Ak Parti'den geri alınmaya çalışılıyor. Hatta şu sırada, ortada daha fol yok yumurta yokken, 'erken seçim' fısıltıları da işitilmeye başlandı.
Şimdilik kulaklara fısıldanan 'erken seçim' ile elde edilmek istenen Ak Parti iktidarının sona erdirilmesidir; bunu daha kestirmeden sağlayacak süreç Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından yapılan başvuruyla başladı, Anayasa Mahkemesi de davaya bakmayı kararlaştırdı. Başsavcının medyaya verdiği bilgilerden, Ak Parti'nin kapatılacağı, 30-40 kadar partilinin de siyasi yasaklı kılınacağı anlaşılıyor.
Başka ne yapılmıştı 22 Temmuz'dan sonra? MHP'nin de yardımıyla, Ak Parti, toplumun yüzde 70'inin arzusu istikametinde kolları sıvamış ve anayasanın iki maddesinde değişiklik gerçekleştirerek başörtüsü/türban yasağını üniversitelerde bitirmişti. O yapılan da yapılmamış hale getirilecek gibi. Anayasa Mahkemesi önünde bekleyen bir başka dava ile konuyla ilgili anayasa değişiklikleri ters yüz edilebilir.
Başörtüsü konusundaki anayasal düzenlemenin faturasının yalnızca Ak Parti'ye çıkartılmasındaki inceliği de bir kenara not ediniz lütfen.
Güçlü bir biçimde iktidarını pekiştiren Ak Parti Abdullah Gül'ü Cumhurbaşkanı seçerek Çankaya Köşkü'ne çıkarmıştı 22 Temmuz sonrasında... Anayasada, cumhurbaşkanları için, tasarrufları ve söylemlerinden dolayı muhakeme edilemez anlamına, 'sorumsuz' sıfatı kullanılıyor; oysa Anayasa Mahkemesi'nin yedi üyesi iddianamenin Abdullah Gül ile ilgili bölümlerini de benimseyerek ilginç bir hukuki süreç başlatmış oldu.
Orada da niyetin 22 Temmuz'dan sonra meydana gelen en önemli değişikliklerden birini meydana gelmemiş hale getirmek olduğu o kadar belli ki...
Anayasa Mahkemesi üyeleri kendilerini işgal ettikleri konuma getiren makamı yargılamayı kabul etmekle simgesel bir iş de üstlenmiş oldular. Yaşı geldiği için emekli olacak mahkeme üyelerinin yerine atamayı Abdullah Gül yapacak; peki de Cumhurbaşkanı Gül kendisini yargılayacak kişileri seçmiş olmayacak mı? Anayasa Mahkemesi üyeleri Abdullah Gül'ü de Ak Parti davası içine sokarak bazı atamalarını zorlaştırmayı, hatta felce uğratmayı göze almış bulunuyorlar.
Bugünkü tabloya yapılanı yapılmamış hale getirme dışında herhangi bir açıdan yaklaştığınızda neler olup-bittiğini anlamamız zorlaşıyor. Her iki kişiden birinin oyunu almış, ülkeyi altı yıldır yöneten iktidar partisinin kapatılması için, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın, alelacele hazırladığı bir iddianame ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurmasını sözgelimi; ya da Anayasa Mahkemesi'nin anayasada ve yasasında yazılı yetkileri aşan bir karar almasını başka nasıl anlayabiliriz?
Yapılanı yapılmamış hale getirme süreci bu birkaç girişimle sınırlı mı kalacak, yoksa daha başka değişimler de sırada mı? Bu soruya sağlıklı bir cevap verebilmek için şu sıralarda yargıdan çıkacak kararları dikkatle izlemek gerekiyor. Nisan 2007 sonrasında yapılan üst düzey bazı atamalarla ilgili, ya da medyaya yönelik tasarruflar hakkında da geriye dönüşler yaşanabilir.
?Böyle bir şey demokrasilerde olmaz, hayal görüyorsun? diyeniniz çıkarsa, benim verebileceğim cevap yalnızca şu olur: ?Doğru söylüyorsunuz, böyle bir şey demokrasilerde olmaz.?
İngilizcede 'undo' sözcüğüyle anlatılanı ifade etmek için Türkçemizde tek bir sözcük de bulunmuyor zaten.