Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Karar için neden 31 Mart seçildi?

AK Parti hakkında açılan kapatma davası Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edildi. Davanın kabul edildiği tarih ise 31 Mart.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-04-01 22:07:00

Karar için neden 31 Mart seçildi?

22 TEMMUZ SENARYOSU TUTMADI SIRADA 31 MART SENARYOSU VAR
Artık malum olduğu üzere AK Parti'yi hükümetten uzaklaştırmak isteyen bir kesim var ve bu kesim amacına ulaşmak için farklı çözüm projeleri üretmeye devam ediyor. Sıklıkla üzerinde durulan senaryoların başında ise AK Parti'nin kapatılması ve Erdoğan'ın siyasi yasaklı hale getirilmesi yer alıyor.

Bu senaryo başta Vural Savaş, Sabih Kanadoğlu gibi emekli yargıçlar tarafından sıklıkla dile getirilmeye başlandı. Şener Eruygur gibi kimi emekli paşaların da desteklediği bu senaryo ile ilgili ipuçlarını bugün Yalçın Doğan da Hürriyet gazetesindeki köşesinde yazdı.

Peki AK Parti'nin kapatılması ve Erdoğan'ın siyasi yasaklı durumuna düşürülmesi karşısında oluşacak tepkiler ve alternatif hükümet arayışı konusunda hangi olasılıklar üzerinde duruluyor? İşte başkentin derin kulislerinde konuşulan o senaryonun ipuçları.

28 ŞUBAT VE CİNDORUK
Yakın tarihimizde siyasetin dengelerini bozan son askeri müdahale hatırlanacağı gibi 28 Şubat 1997'de yaşanmıştı. Bu müdahalenin adı tam olarak henüz tanımlanamadı. Kimi siyasetbilimciler 'darbe', kimi 'postmodern darbe' derken, yönetime doğrudan el koyulmadığı için 'muhtıra' olarak da değerlendirenler var. Hatırlanacağı gibi 28 Şubat sürecinde iktidarda bulunan REFAH-YOL hükümeti görevden çekilmek zorunda bırakılmıştı. Bu dönemin önemli siyasi figürlerinden biri olarak ismi ön plana çıkan Hüsamettin Cindoruk, 'irticai tehlikeye' dikkat çekerek DYP'den kopmuş ve sadece amblemindeki şemsiyesi hatırlanan Demokrat Türkiye Partisi?ni (DTP) kurmuştu. Çiller'i yalnız bırakan bu kopuş, REFAH-YOL hükümeti için de sonun başlangıcı olmuştu.

CİNDORUK YİNE SAHNEDE
28 Şubat sürecinin önemli ismi Hüsamettin Cindoruk'un ismi bugünlerde yeniden gündeme geldi. Sebahattin Önkibar geçtiğimiz günlerde İstanbul'da yapılan gizli bir toplantıdan sızan bilgileri yazdı. Önkibar'a göre Cindoruk ve arkadaşları bir restoranda toplanmış ve 'AK Parti'den nasıl kurtulacağız' senaryoları geliştirmişlerdi. Bu toplantıda alınan önemli bir karar ise, yeni oluşumun liderinin kim olacağı konusunda ortaya atılan isim olmuştu. Eski devlet bakanı küskün AK Parti'li Abdüllatif Şener'in ismi bu toplantıda 'Erdoğan'ı durduracak tek adam' olarak ortaya atılmıştı. Peki neden Şener ismi seçildi.

ŞENER'İ MİT'TEKİ ÇERKES ABİLER YANILTTI
Hatırlanacağı gibi, 2007 Mayıs ayında cumhurbaşkanlığı seçimleri büyük bir siyasi krize dönüşmüştü. Anayasa Mahkemesi'nin verdiği '367' kararı, cumhurbaşkanlığı seçimini kilitlemişti. AK Parti ise düğümü çözmek için 22 Temmuz'da seçim kararı aldı.

O günlerde AK Parti içinde ilginç bir kriz yaşandı. Partinin 5 kurucu ismi arasında yer alan Abdüllatif Şener aday olmayacağını açıklayarak büyük bir sürpriz yaptı. Kulislere 'AK Parti'de parçalanma başladı' diye yansıyan bu kararın gerçek nedeni ise çok farklıydı. Bilindiği gibi Abdüllatif Şener 'Çerkes' kökenli ve yakın çevresinde bunu da saklamıyor.

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) içinde de kuruluşundan bu yana süregelen bir 'Çerkes' ağırlığı olduğu artık herkesin malumu. Şener'in 22 Temmuz'da AK Parti'den aday olmaması da, MİT içindeki 'Çerkes Abilerin' Şener'e verdikleri bir istihbarattan kaynaklanıyordu.

Bu istihbarata göre, AK Parti Abdullah Gül'ü Çankaya'ya çıkartmak için ısrarlı davranacak, MHP ve CHP'nin destek vermeyeceği bu ısrar yeni bir siyasi kriz yaratacaktı. 27 Nisan'da bir gece yarısı bildirisi yayınlayarak rahatsızlığını dile getiren asker, 28 Şubat'ta olduğu gibi ağırlığını koyacak ve AK Parti'yi hükümetten uzaklaştıracaktı. Bu senaryonun sivil ayağı ise, Şener'in liderliğinde kurulacak yeni bir siyasi parti önderliğinde yürütülecekti.

MHP HESAPLARI BOZDU
Ancak 22 Temmuz seçimlerinden sonra süreç öngörüldüğü gibi gelişmedi. MHP Çankaya konusunda AK Parti'ye destek verdi ve Abdullah Gül Çankaya'ya çıktı. AK Parti konusunda tereddütü bulunan laik kesimler ise, miliyetçiliği ve Atatürkçülüğü konusunda tartışma açılamayacak MHP'nin bu sürpriz desteği ile önemli bir argümanını yitirdi.

SÜREÇ YENİDEN BAŞLADI
22 Temmuz'da askerin müdahalesi ile AK Parti'yi tasfiye etme planı bir süreliğine rafa kaldırılmak zorunda kaldı. Ancak, AK Parti'nin üniversitelerde başörtüsüne serbestlik getirecek yasal düzenlemeyi TBMM'den geçirmesi ve MHP'nin bu konuda da AK Parti'ye destek vermesi üzerine senaryo yeniden gündeme geldi.

Yargıtay Başsavcısı AK Parti'nin kapatılması için açılacak bir davada delil olabilecek belgeleri toplamaya başladı. Emekli yargıçlar AK Parti'nin kapatılması gerektiğini farklı platformlarda yüksek sesle dile getirmeye başladı. Vural Savaş, 'AKP çoktan kapatılmalıydı' adlı 367 sayfalık kitabını yayınladı. Şimdi geriye askerin harekete geçirecek bir adım kaldı.

31 MART TARİHİNİN ÖNEMİ
Bilindiği gibi tarihe '31 Mart Vakası' olarak geçen ayaklanma, Osmanlı tarihindeki ilk büyük 'irticai ayaklanma' olarak değerlendiriliyor. AK Parti'ye karşı yapılacak bir askeri harekat için de seçilen tarih 31 Mart. Bu tarihin seçilmesinin sembolik bir değeri var.

Bir 31 Mart tarihinde başlayan irticai süreç, yine bir 31 Mart tarihinde tamamen tasfiye edildi' mesajını vermek. Başörtüsü kararının Anayasa Mahkemesi tarafından bozulmaması durumunda düğmeye basılacak ve askerin dahil olacağı bir süreç başlatılacak. Şu anda ABD'nin açık desteği söz konusu olmadığı için bu müdahalenin şeklinin ne olacağı konusunda kesin karar verilmesini engelliyor. Ancak müdahale ne şekilde olursa olsun, AK Parti kapatılacak ve başta Erdoğan olmak üzere kadro siyasi yasaklı hale getirilerek tasfiye edilecek. Askeri darbe olmasa bile, yargı kararı ile AKP'nin ve siyasi kadrolarının tasfiye edilmesi planı devreye girecek.

YENİ PARTİ VE ŞENER
Bu sürecin ardından oluşturulacak yeni hükümet için bir siyasi parti ihtiyacı gündeme geliyor. 28 Şubat sürecinde de ortaya çıkan bir gerçek, Türkiye'de sol partilerin seçimle iktidar olması günümüzde artık çok zor hale geldi. O yüzden yeni siyasi partinin 'sağ-laik' bir çizgide olması gerekiyor. Abdüllatif Şener de bu tanıma tam olarak uyuyor.

AKP'LİYİM AMA ONLARDAN DEĞİLİM
Özellikle bakanlığı döneminde yaptığı çıklamalarda 'Ben AK Parti'liyim ama onlardan değilim' mesajı veren Şener, laik kesim için de güvenilir bir isim. 'Eşim kapalı olsa evlenmezdim', 'Kızımın başını örtmemesine karışmam', 'Ben Mülkiyeliyim. Yarı komünist sayılırım' 'Şarabın tadını merak ediyorum' gibi açıklamalar yapan Şener'in verdiği bu mesajlar, alternatif 'sağcı-laik' lider arayışlarında adının ön plana çıkması için yeterli oldu.

22 Temmuz'da aldığı istihbaratın gerçekleşmemesi sonucu siyaseten kızakta kalan Şener, bu yeni senaryo için de temkinli davranıyor. Özellikle son günlerde hükümetin başta ekonomi politikaları olmak üzere, bir çok uygulamasını eleştirmeye başladı.

Son olarak da Başbakan Erdoğan'ın 'Öfke de bir hitabet sanatıdır' sözünü eleştirerek, ilk kez partinin politikalarını değil, Erdoğan'ı eleştirerek, alternatif lider potansiyeli sinyalini de verdi. Eğer planlanan bu senaryo işler ve AK Parti siyasetten tasfiye edilirse, önümüzdeki süreçte Abdüllatif Şener askıya aldığı siyasete yeni bir lider olarak dönebilir.

ensonhaber.com

Haber Ara