Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, ''Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve yargıçlara emir ve talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz'' dedi.
Adalet Mensupları Dayanışma Vakfı'nca Yargıtay konferans salonunda düzenlenen panelde konuşan Gerçeker, toplumda ve devlette sorumluluk taşıyan herkesin, söylemlerinin ne gibi etki yaratacağını ve getireceği sonuçları önceden düşünmek zorunda olduğunu belirtti.
'Siyasilerin hukuka siyaseti sokmak yerine, hukuku siyasete egemen kılmak erdemini göstermeleri gerekir' diyen Yargıtay Başkanı, 'Çünkü bağımsız yargı, yeri ve zamanı geldiğinde yasama ve yürütme için de son derece önemlidir. Geçmiş tarihimizde bu konuda pek çok örnek vardır ve olacaktır da' diye konuştu.
Yargı erkinin tam bağımsız olmamasının sakıncalarına da değinen Gerçeker, 'Yargı bağımsızlığına tutuculukla yaklaşan siyasiler, bunun yoksunluğunun ve eksikliğinin aslında kendilerine zarar verdiğini zaman içinde görmüş, yaşamış, sonuçta acılarını hep çekmiş, ülkeleri ve ulusları da bundan olumsuz etkilenmiştir' dedi.
Hasan Gerçeker, demokratik olduğunu öngören her rejimin hukuku temel almasında zorunluluk olduğunun altını çizdi.
Gerçeker, 'Toplumda ve devlette sorumluluk taşıyan herkes, söylemlerinin ne gibi etki yaratacağını ve getireceği sonuçları önceden düşünmek zorundadır. Hukukun, hukuk kurallarının üstünlüğünün hayata geçirilmesinde zorunluluk vardır. Bu konuda görev ise hepimize düşmektedir' ifadesini kullandı.
'Hukukun olmadığı yerde demokrasi olmaz'
Hukukun bulunmadığı yerde, demokrasiden söz edilemeyeceğini vurgulayan Gerçeker, 'Yasalar hukuk için vardır ve gereklidir' dedi.
Hukukun üstünlüğü ilkesinin yer almadığı devlet modelinde keyfilik bulunduğunu ifade eden Gerçeker, hukukun üstünlüğünün kişilerin can, mal güvenliği ile temel hak ve özgürlüklerini güvence altına aldığını belirtti.
'Yargı bu ülkede yaşayan herkese lazım'
Gerçeker, 'Devletin tüm çalışmalarında bu ilkeye uygun davranışta bulunması gerekir. Her devlet kurumu Anayasa'nın ve yasaların tespit ettiği görev ve yetkilere sahiptir. Hukuk her şeyin üstündedir ve keyfiliğe yer yoktur. Bu açıdan Anayasa'nın 2'nci maddesindeki tanımlamanın ne denli önemli olduğu tartışmasızdır. Yargı bu ülkede yaşayan herkese lazım. Yargının bağımsızlığını yitirdiği bir ülkede temel hak ve özgürlüklerin varlığından söz edilemez. Bu konuda kurum ve kişiler kendilerine düşen özeni göstermeli, sağduyulu davranmalıdır. Siyasilerin hukuka siyaseti sokmak yerine, hukuku siyasete egemen kılmak erdemini göstermeleri gerekir' dedi.
'Yargı kararlarına uymak zorunludur'
Kişiler, kurumlar ve idarenin her türlü yargı kararına uymak zorunda olduğunu vurgulayan Gerçeker, Anayasa'nın 2'nci maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik, sosyal ve laik bir hukuk devleti olduğunun belirtildiğini anımsattı.
Gerçeker, yazım biçiminde de ortaya konulduğu gibi temel unsurun hukuk devleti olduğunu, demokratik, laik, sosyal niteliklerin ise bunun üzerine inşaa edildiğini kaydetti.
Anayasa'da devlet organlarının yasama, yürütme, yargı olmak üzere üç temel erk şeklinde düzenlendiğini belirten Gerçeker, 'Anayasa'nın başlangıcında da kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni iş bölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu açıkça ifade edilmiştir' diye konuştu.
Kaynak: AA