Haber Merkezi / TIMETURK
Tanınmış İslami düşünür Dr. Muhammed Ammara, düşük gelirli İslam ülkelerinin faydalanabilmesi ve gelişmekte olan İslam ülkelerinin uluslararası fonların siyasi baskılarından kurtulabilmesi için Petrol Zekât Fonu oluşturulmasını önerdi.
Ezher?e bağlı Yüksek İslami Konseyi?nin düzenlediği kongrede konuşan Ammara?nın söz konusu önerisinin amacı, ekonomik olarak gelişmemiş İslam ülkelerinin kalkındırılması ve bu ülkelerin IMF?nin taciz edici baskılarından kurtulabilmesi amacını taşıyor. IMf benzeri bir yapılanma öngören Ammara, bu önerisini İslam fıkhında bilinen bir kavram olan Rikaz kavramına dayandırıyor. Bilindiği gibi İslam fıkhında madenlerden alınan zekâtlara Rikaz deniyor. Rikaz zekâtı Hadis-i Şerif?te geçtiği gibi Müslümanlardan beşti bir oranında alınıyor.
Ammara, önerdiği şekliyle bir İslam ülkeleri para fonu kurulması durumunda bunun, Müslümanlar arasındaki dayanışmayı derinleştireceği gibi, Müslüman halkların refahını artıracağını ve bu ülkelerde ekonomik istikrar meydana getireceğini kaydetti.
İslam?ın özellikle de yeraltı ve yerüstü zenginlikleri konusunda ferdi mülkiyete izin vermediğini belirten tanınmış İslami düşünür, Müslümanların malın bütünüyle Allah?a (c.c.) ait olduğu nazariyesine geri dönmelerini ve petrol zengini Arap ülkelerinin Rikaz zekâtını vererek vecibelerini yerine getirmelerini istedi.
Ammara?nın, kazandıkları servetleri Batılı bankalara yatıran petrol zengini ülkelerden diğer bir talebi ise paralarının bu bankalardan çekerek İslam ülkelerinde yatırıma dönüştürerek değerlendirmeleri. Ammara?ya göre İslam ülkelerinde kazanılan paraların Batılı ülkelerde değil yine İslam ülkelerinde değerlendirilmesi gerekiyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ağırlıklı olarak ABD ve Avrupa Birliği tarafından oluşturulmuş bir kuruluş. ABD?nin %23 Avrupa Birliği?nin ise %19 hissesi bulunuyor. Temel görevi, gelişmekte olan ve ekonomik darboğaza giren ülkelere belirli vade ve faizlerle borç para vermek. Gözlemciler IMF?nin borç verdiği ülkelere belirli sınırlamalar ve şartlar getirdiğini, bunun da gelişmekte olan ülkeler üzerinde siyasi baskılar oluşturduğu gibi bu ülkeleri ekonomisi güçlü devletlere bağımlı hale getirdiğini ifade ediyor.
