Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın hazırladığı iddianame, şimdiden tartışma konusu oldu. Kapatma talebine gerekçe olarak gösterilen hususların çoğu gazete ve televizyonlarda çıkan yalanlanmış haberlere dayanıyor.
Siyaset yasağı istenen kişilere atfedilen; ancak kaynağından reddedilen açıklamalar da dosyada yer alıyor. 'Laiklik karşıtlığı'na delil olarak gösterilen bazı gerekçeler ise bir konuşmanın içinden 'cımbızlanarak' alınmış ifadeler.
İddianamede bazı hastane ve okul bahçelerinde 'türbanlı' kişilere rastlandığı bilgisi yer alıyor. Show TV'de Ali Kırca tarafından yayınlanan gizli kamera görüntüleri ile bazı gazetelerde çıkan haberler de örnek gösteriliyor. Oysa, İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, Cumhuriyet ve Milliyet gazetelerinde çıkan 'İzzet Ünver Lisesi'ne başörtülü öğrencilerin alındığı'na dair haberlerden sonra inceleme yaptırdığını ve iddiaların yalan olduğunu açıkladı. Kartal İlçe Milli Eğitim Müdürü Eyüp Atasoy, Cumhuriyet'te yayınlanan 'İzinli sekreterinin yerine türbanlı kamu personeli çalıştırdığı' haberini yalanladı. Atasoy, 'türbanlı kamu görevlisi' diye lanse edilen kişinin hizmetli (temizlikçi) olduğunu açıkladı. Show TV ise, sunucu Ali Kırca'nın bazı tuzaklarla kamu kurumlarında yaptırdığı gizli kamera çekimlerini yayınladığı için cezalandırıldı. Kırca'nın eylemi, RTÜK'ün 'Yayıncılık; Anayasa ve genel ahlak kuralları çerçevesinde yapılır' ilkesine aykırı bulundu.
Cumhuriyet savcısının incelemeye gerek duymadığı program, iddianamede
İddianamede TRT'deki 'Düşünce İklimi' programı da delil olarak sunuluyor. Prof. Dr. Mim Kemal Öke'nin hazırladığı programa konuk olan Prof. Dr. Hayrettin Karaman'ın şeriat propagandası yaptığı iddia ediliyor: '20 Ekim 2005 tarihinde yayınlanan programda şeriata göre miras kuralları savunulmuştur.' CHP İzmir Milletvekili Enver Öktem aynı gerekçe ile program hakkında suç duyurusunda bulundu. Başvuruyu inceleyen cumhuriyet savcılığı, konuyu incelemeye bile gerek görmedi ve takipsizlik kararı verdi.
Cımbızlanan sözler 'delil' olarak sunuluyor
'Laiklik ilkesine aykırı eylemler' olarak sıralanan maddelerin başında Başbakan Erdoğan'ın 'Modern bir İslam devleti olarak Türkiye' sözü gösteriliyor. Erdoğan'ın 2003'teki Malezya ziyaretinde News Straits Times gazetesine verdiği demeçte kullandığı 'Modern bir İslam devleti olarak Türkiye, medeniyetlerin uyumuna örnek olabilir.' sözü, laikliğe aykırı bulunurken, aynı demeçte yer alan başka hiçbir cümleye yer verilmiyor. Halbuki, gazete haberlerinden cımbızlanarak kullanıldığı anlaşılan cümlelerin devamında Erdoğan, Türkiye'de bir 'İslâm devrimi' olamayacağını anlatıyor. Gazeteci-yazar Cengiz Çandar'ın sorduğu bir soru üzerine Başbakan'ın 7 yaşında Kur'an kursuna gittiğini hatırlatması bile 'laiklik karşıtlığı'na delil olarak gösteriliyor. Başbakan'ın 'din kardeşliği' ve İslâm üzerine yaptığı değerlendirmeler de aynı kapsamda ele alınıyor. 'Hepimizi yaratan mutlak yaratıcı Allah'tır. O üst ortak paydada birleşip el ele vereceğiz.' sözü bunlardan biri.
Erdoğan'ın reddetmesine rağmen 'ılımlı İslam' da dosyaya girdi
Ulusalcı kesimlerin AK Parti'ye yönelik çok sık kullandığı bir argüman da iddianameye girdi. Başbakan Erdoğan, sert ifadelerle reddetmesine rağmen 'ılımlı İslam modelini' seçmekle suçlanıyor. İddianamede Erdoğan'ın 'İslâm'ın ılımlısı ılımsızı olmaz. Bu, bir defa dine saygısızlıktır, hakarettir. İslâm, İslâm'dır.' sözlerine yer verilmesine rağmen AK Parti, aynı kavramla suçlanıyor.
ZAMAN