Tüzmen, bu illerden toplanan vergilerin toplam vergi içinde yüzde 4 ile yüzde 8 arasında olduğunu belirterek, 'Madem almıyoruz; alamıyoruz böyle bir etkinlik yok o zaman almayalım' dedi.
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, yönetim kurulu üyeleriyle birlikte Devlet Bakanı Tüzmen'i makamında ziyaretti. Tüzmen, ASO yönetim kurulu üyelerini kabulünde sınır illerine yönelik yeni bir teşvik sistemini de tartışmaya açtı.
Trakya'dan başlayarak, Güneydoğu ve Doğu Anadolu sınır illerini kapsayan bölgelerde kurumlar ve gelir vergisi alınmaması önerisinde bulunan Tüzmen, böylelikle göçün tersine çevrileceğini, bölgeye yatırımların kayacağını ve gelişmişlik düzeyinin kısmen de olsa kapanacağını söyledi. Tüzmen, bu önerisini Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü döneminde dönemin başbakanları Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz'a anlattığını ancak o dönem buna cesaret edilmediğini belirterek, 'Radikal bir öneri sunuyorum. Getirdiği tehditler ne fırsatlar ne neler kazandırır neler kaybettirir bunların korkulmadan tartışılmasını istiyorum' dedi.
'ASKER; POLİS; DOKTOR ;ÖĞRETMENDEN DE ALINMASIN'
Bu bölgeden alınan vergilerin toplam vergilere oranının yüzde 4 ile 8 arasında olduğunu hatta bazı illerde bu oranın binde 2'lerde olduğuna dikkat çeken Tüzmen, 'Madem almıyoruz; alamıyoruz böyle bir etkinlik yok o zaman almayalım. 10 yıl süreyle gelir vergisini ve kurumlar vergisini buralardan tahsil etmeyelim. Böyle bir çalışmayı önerdim ve ilgili arkadaşlarımızda bu çalışmayı yapıyor' diye konuştu. Tüzmen, bu teşviğin aynı zamanda polis, asker, doktor, öğretmeni de kapsayacağını belirterek, 'Gelir ve kurumlar vergisi alınmadığı zaman bu sınır illerindeki istihdam edilen personelin kazancı, firmaların geliri artmış olacak. Böyle olunca insanlar orada çalışmak isteyecektir. Biz böyle bir çalışmayı gerçekleştirmiş olursak o zaman göç kırılmış olacak ve tersine göç başlayacak' dedi. Kurumlar ve gelir vergisinin olmadığı ülkelerin hızla geliştiğini anlatan Tüzmen, 'Buyrun Sungapur, İrlanda, Dubai aldı yürüdüler. Çin'in büyümesinde de bu var' şeklinde konuştu.
Tüzmen, ihracat yapan Türkiye'nin Merkez Bankası döviz rezervinin yüksek olması gerektiğini söyledi. Rezervin en az ihracat rakamı kadar yüksek olması gerektiğini vurgulayan Tüzmen, 'Bugün Çin'e baktığınız zaman rezervi ihracatının da üstünde 1 trilyon dolar rezervi var. İhracatçı ülkelerde rezerv daima yüksek olur. Bu ne sağlayacaktır? Rezervi güçlendirmek için dolar alınıp piyasaya TL verilir ve şikayet edilen aşırı değerli TL'yi de düzeltir ve para bolluğu yaşanır' diye konuştu.
Merkez Bankası'nın sürdürdüğü enflasyon hedefinde yüzde 100'ün üzerinde bir sapma olduğunu hatırlatan Tüzmen şöyle devam etti: 'Biz çok bedel ödedik ama bu bedel bizim rekabetçiliğimizden ödenen bir bedel. Şuanda olağanüstü gayretle ihracatımızı sürdürebiliyoruz ama bizim Türkiye'nin geleceğini düşünen insanlar olarak burada bizim rekabetçiliğimizi artırmamız için böyle bir çalışmaya ihtiyaç var. O zaman rezervimiz yüksek olacaktır. Doların fiyatı da bizim açımızdan uygun hale gelecektir. Bunlar öneri, bunları tartışmak lazım. Türkiye çok gereksiz tartışmalarla vakit kaybediyor. Biz aslında bunları tartışmalıyız'
'ENFALSYONDA HEDEFİ YÜZDE 4 KOYAR; YÜZDE 9 ÇIKARSA İNANDIRICILIĞINIZ AZALIR'
'Merkez Bankası enflasyon politikasını değiştirmeli mi?' sorusuna ise Tüzmen, 'arkadaşlar elinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Ama bizim hedefimiz gerçekçi olmalı. Şuanda yüzde 4 hedef koyup yüzde 9 çıkarsa o zaman inandırıcılığınız azalır. Ciddiyetiniz azalır diye düşünüyorum. 5 yıl önce iş çevrelerinden kuru yeterince tartışıp destek alabilseydik kur 1.700'den 1.600'ye doğru hareketlenmezdi. Eğer kur o şekilde kalsaydı. Türkiye'nin ihracatının ithalatı karşılama oranı yüzde 80'nin üzerinde olurdu. Petrol faturasına rağmen. Türkiye yüksek teknoloji ürün gamında çok ciddi ihracat artışı sağlardı' diye cevap verdi.
Bir soru üzerine Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı yeni milli gelir rakamlarının da değerlendiren Tüzmen, kişi başına düşen milli gelirin artması uluslararası platformda Türkiye'nin üst sıralara taşınması adına önemli olduğunu belirterek, 'Ama zenginliği vatandaşın hissedebileceği hale getirmek lazım. Onunda yolu ihracatın artması. Bakın Türkiye 36 milyar ihracat yaparken kişi başına düşen geliri 2 bin dolarların altındaydı. Geçen yıl 83 milyar dolarla 5 bin doları zorladık. 107 milyar dolar ihracatı varken de 7 bin 500 dolar kişi başına düşen geliri oldu. Biz 200 milyar dolara ulaştığımızda kişi başına düşen gelir 10 bin doları geçecek. İşte bu şekilde Türkiye sorunlarını arkada bırakacak' dedi.
CİHAN