Yeni hesaplama yöntemine göre kişi başına gelir 2 bin 20 dolar arttı. 2006'da 5 bin 480 dolar olan kişi başına millî gelir, 7 bin 500 dolara yükseldi. Buna göre kişi başına gelirde yüzde 31,6 artış yaşandı. 2006'daki gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) 576 milyar yeni liradan 758 milyar yeni liraya yükseldi. 2007 yılının millî geliri ise 31 Mart'ta hesaplanacak. Ancak, 2007 rakamının 8 bin 500 dolar civarında çıkması tahmin ediliyor.
Millî geliri artıran en önemli unsur, imalat sanayiindeki büyümenin daha önce tahmin edilenin üzerinde çıkması oldu. Daha önceki hesaplarda imalat sanayiinde 10 ve daha yukarı çalışanı bulunan işletme sayısı 11 bin 293 olarak öngörülmüştü. Yeni hesaplamada ise bu rakamın 27 bin 813 olduğu ortaya çıktı. Geliri artıran ikinci sektör ise konut. Eski seride bina sayısı 13 milyon iken, yeni hesaplamada bu rakam 19,2 milyona çıktı.
Milli geliri artıran ikinci sektör ise konut. Eski seride bina sayısı 13 milyon iken, yeni hesaplamada bu rakam 19,2 milyona çıktı. TÜİK Başkanı Ömer Demir, 'Milli gelir rakamındaki artışın en önemli kaynağı, imalat sanayiindeki bu değişkenlik.' dedi. Demir, daha önce imalat sanayiindeki büyüklüğün doğru tahmin edilememiş olmasının ise kurum açısından bir eksiklik olduğunu kaydetti. Rakamları açıklamayan Demir, 'Aslında daha zenginmişiz, şimdi mi farkına vardık?' sorusuna 'Aynen öyle.' cevabını verdi.
Kayıt dışının eskiye oranla çok daha iyi ölçülebildiğini aktaran Demir, milli gelir rakamlarının artışında bunun da etkili olduğu görüşünde. Demir, kayıt dışının ekonomideki büyümeye katkısına dikkat çekti. Yeni milli gelirle birlikte ekonomideki durumun çok daha iyi görülebildiğini anlatan Demir, 'Eskiden flu görüyorduk. Şimdi çok daha net görüyoruz.' ifadesini kullandı. Kurum başkanı, Avrupa Birliği normlarına daha uyumlu hale gelindiğini de söyledi. Açıklanan rakamların Türkiye'nin ortalaması olduğunu belirten Ömer Demir, 'Kimisinin geliri 50 bin dolardır kimisininse 2 bin. Birinin çıkıp benimki 7 bin 500 dolar değil demesinin teknik bir anlamı yok. Ortaya konan rakam, Türkiye'nin ortalama değerini gösterir.' dedi.
Milli gelirin revize edilmesi ihtiyacını doğuran sebepler ise çok fazla. Bunların başta gelenleri ise; önceden yapılmayan araştırmaların yapılmış olması, daha önceki dolaylı hesaplamalar yerine sonradan gelen doğrudan veriler, yeni idari kayıt sistemlerinin kurulması, kayıt dışı çalışanların üretime katkısının daha iyi hesaplanabilmesi. TÜİK Başkanı Demir, bütün dünyada milli gelirdeki revize çalışmalarında rakamların hep artış gösterdiğini ifade ederek, bunun sebebini şöyle açıkladı: 'Hesaplamalar hep en mütevazı, ihtiyatlı rakamlar baz alınarak yapılır. Dolayısıyla sonradan ortaya çıkan doğrudan verilerin milli geliri yükseltmesi doğaldır.' Ömer Demir, yeni verilere göre imalat, konut ve hizmetler sektörünün büyüme gösterdiğini, buna karşılık balıkçılık, ticaret, otel ve lokantacılık, enerji ve devlet hizmetlerinin küçüldüğünü kaydetti.
TÜİK Başkanı, 'Genişlemede adres gösterdiğiniz imalat sanayiinde iş yeri sayısındaki artışın 11 bin 293'ten 27 bin 813'e çıkışını nasıl yorumlamak gerekir? Artış varmış, bunu daha önce fark edememişiz demek mi doğru olur?' sorusuna şu cevabı verdi: 'İstatistik Kurumu'nun çok övünerek yapabileceği bir yorum yok burada. Gözümüzden kaçmış, şöyle yapıyoruz biz; diyelim ki 10 ve daha fazla çalışan işyerlerinin sayılarını tespit ediyoruz 92'de yaptığımız sanayi işyeri sayımında. Ondan sonra yıllar itibarıyla tespit ettiğimiz çalışanları ekleyerek havuzu güncel tutuyoruz, ama bir sonraki sayım yapıncaya kadar elimizdeki tam kapsam olarak izlediğinizi zannettiğiniz büyüklük... Emin değilsiniz başka var mı çalışan bilmiyorsunuz. Bu kadar fazla kaçırmamamız gerekir belki. İdari kayıtlardan çek etme imkanınız yok o zaman, ama şimdi var. Gelir İdaresi Başkanlığı'ndan hemen kayıtları alabiliyoruz; hangi firma girdi, hangi firma çıktı.' Demir, imalat sanayii sektöründeki artışa yönelik soru üzerine, 'Artışı 2002 yılı için hesaplamıştım, yüzde 66. Sektörün toplam içindeki ağırlığı yüzde 24'ler civarında.' dedi.
Kişi başına düşen milli gelirdeki artışın vatandaşa etkisine yönelik soru üzerine Demir, bunun bireysel olarak hissedilebilecek bir durum olmadığını belirtti. Verinin, Türkiye'nin ortalama değerini gösterdiğini vurgulayan Demir, 'Ben hissettim-hissetmedin söylemi, milli gelir hesabında çok anlamlı bir söylem değildir.' şeklinde konuştu. Demir, bireylerin artışı, kendi geliri arttığında hissedebileceğini kaydetti.Türkiye'nin kredi notu yükselecek
Milli gelirin revize edilmesiyle, Türkiye'nin risk düzeyi gerilerken, ekonomik değerlendirmelerdeki kategorisi de yükselecek. Morgan Stanley, Deutsche Bank gibi uluslararası yatırım bankası ekonomistlerinden alınan bilgiye göre, kişi başına milli gelir düzeyinde ortaya çıkacak artışın Türkiye'nin reyting kalitesindeki etkisi orta vadede gerçekleşecekken, Türkiye'nin risk değerlendirmesi kategorisi daha olumlu düzeye çıkacak. Türkiye'nin, 500-600 milyar dolarlık milli gelire sahip ülkeler düzeyinde değerlendirileceğine dikkati çeken ekonomistler, ekonomik verilerdeki düzelme çerçevesinde, ekonomik değerlendirmelerde, Türkiye 'daha az riskli' ülkeler kategorisinde yer alacak. Milli gelir hesabının revizyonu, Türkiye'deki toplam borcun, cari açığın, milli gelire oranını aşağı çekerken, ülkenin ekonomik büyüklüğü farklı bir kategoriye yerleşecek. Bu durum ekonomik değerlendirmeleri de etkileyecek. Türkiye'nin, benzer reyting grubundaki ülkelere göre brüt borcunun milli gelire oranı yüksek. Bu oran şu anda yüzde 57 düzeyinde. Ancak milli gelirin yukarı doğru revize olması halinde, Türkiye'nin ekonomik görünümü ve diğer ekonomik rasyoları iyileşecek. Milli gelir ile kişi başına milli gelirdeki yükselmeler sonucunda, Türkiye'nin, BM (bağlı kuruluşları da dahil), Dünya Bankası, IMF ve diğer uluslararası kuruluşlardaki sıralaması da değişecek. Türkiye, bazı kuruluşların sıralamasında 'orta gelir' düzeyinde yer alırken, yeni düzenlemeyle, 'üst orta gelir' ile 'ileri' düzeylerine yükselecek.
Yeni sistemle neler değişecek?Yeni hesaplama yönteminin getirdiği birinci değişiklik, Birleşmiş Milletler sisteminden Avrupa Hesap Sistemi'ne (ESA) dönüş sağlanacak. Bu dönüşüm ile sadece milli gelir değil, ödemeler dengesi, mali devlet hesaplarında da değişiklik olacak. ESA sistemi; alt verilerde gelir, devlet yardımları, yerel harcamalar gibi detaylarda da uyum gerektiriyor.
Milli gelir, mümkün olduğunca kayıtlardan gelen bilgiler çerçevesinde daha net görülerek değerlendirilebilecek. AB ile Türkiye arasında bir hesap birliği sağlanmış olacak.
1987 baz yıllı hesapların çok eskidiğinin altını çizen uzmanlar, bir sürü yeni kaynağın mevcut olduğunu, yeni sistemle eğitim, sağlık, tarım ve şehirleşmeden çevreye kadar birçok verinin değişeceğini belirtiyorlar.
Ekonomistler, yeni hesaplama sisteminin, revizyon ihtiyaçlarını tümüyle karşılayacak bir çalışma olacağını kaydediyor. ESA, milli gelir hesaplarının 'doğrudan bilgi alma' yoluyla yapılmasını öngörüyor.