Dolar

34,8719

Euro

36,7287

Altın

3.040,58

Bist

10.123,70

Kayıhan Yayınları bu bahar da 'Etkin'

Yayın dünyası bahara merhaba dedi. Köklü yayınevlerinden biri olan Kayıhan Yayınları da marta hızlı bir giriş yapanlardan... Yayınevi bünyesindeki Etkin kitaplarda dahil olmak üzere 6 kitap birden çıkardı.

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-03-06 19:24:00

Kayıhan Yayınları bu bahar da 'Etkin'

İşte Kayıhan Yayınları'ndan çıkan eserler...

Kültür Sanat/TIMETURK

MASKELİ TARİH / Mustafa Yahya COŞKUN

Tarihe eleştirel bir gözle bakılıp ders almak amaçlanmazsa; tarih tahrif edilmiş  bir propaganda aleti olmaktan öteye gidemez.
Herzl Siyonist kongrede: 'Ben İsrail'i kurdum. Sizler de elli sene sonra göreceksiniz.' diyordu ve dediği gibi de oldu. F.D. Roosvelt ise: 'Siyasette hiçbir şey tesadüfî değildir. Bir şey vuku buluyorsa, o hadisenin bu şekilde zuhur edeceğinin önceden planlandığından emin olabilirsiniz.' diyordu?
Günümüzde çalışmalarını beş bin yıllık bir hafıza ile yürüten Siyonizm ideolojisinin bugününü anlayabilmek için elbette tarihe bakmak lazım. Ama hangi tarihe? Akademik kaygılarla, önkabullerle bize dayatılan ve gerçek olduğuna inandırılmaya çalışılan maskeli tarihe mi, yoksa maskenin altındaki gerçek tarihe mi? Hadiselere biraz farklı bakmaya çalışmak ve olayların kime yaradığını sormak bize en gerçekçi cevabı verecektir. Gelin tarihe bir de maskeyi kaldırarak bakalım. Telaviv tiyatrosunda oynanan tarih piyesine değil. Perdenin arkasındakine?


SİYON LİDERLERİNİN PROTOKOLLERİ / VİCTOR E. MARSDEN

Siyon protokollerinde sembolik bir yılandan bahsedilir. Yılanın başı; Yahudilerin planlarını tertip edenlerdir. Gövdesi ise diğer Yahudilerdir.
Protokollere göre; bu yılan Kudüs?ten hareket ederek dünyanın bütün şehirlerini ele geçirmek için dolaşır. Yılanın yeniden Kudüs?e dönmeden önce son işgal ettiği yer İstanbul?dur.
Her ne kadar Yahudiler protokollerin gerçek olmadığını iddia etseler de bu gün dünyada yaşanan ve her geçen gün şiddetini artıran olaylar protokollerin bire bir uygulandığını göstermekte değil midir?
11 Eylülde ikiz kulelerin saldırıya uğraması bahane edilerek bütün senaryoyu Müslümanlar üzerine yazan Yahudi, Afganistan?ı işgal ettikten sonra Irak?ı yağmalayıp rotasını İran ve Suriye?ye çevirmesi bir tesadüf müdür?
Acaba bu tesadüf İstanbul-Türkiye?nin de sırada olduğunu göstermiyor mu?

SURHAY / Ahmet ÇINAR

ROMAN

Dağıstan: Toplam iki milyon nüfusu bulmayan ve yaklaşık otuz farklı dilin konuşulduğu Kuzey Kafkasya?nın mağrur dağ ülkesi. Kendini kötü gözlerden saklarcasına, adeta bir başka âlem arar gibi başını bulutlara gömmüş muhteşem dağlar. Bir başka âlemin olmadığına inanası gelir insanın. Burasını dünyanın tahtı veya kalesi sanıyor insan.
Dağlılar: Sadece 700 bin Dağlı yaşar dünyada. Dağlı kültüründe; çok hassas bir elekten geçerek oluşmuş ilmek ilmek, desen desen işlenen değerlerin rengi ve çizgileri bir sanat abidesi gibi anlamlı ve ahenkli bir motif oluştururlar. Bu kültür; onur ve iffet, cesaret ve kahramanlık, direnme ve mücadele, saygı ve nezaket gibi insanlığın bütün evrensel değerlerini birlikte ifade eder. Biri yoksa hepsini yok sayan, kusurlarda affı olmayan ve muhtemelen başka hiçbir dilde karşılığı da bulunmayan ?YAH? kavramı, uğruna her şeyin feda edildiği, yükü ağır ve hassas bir değer ölçüsüdür dağlarda.
Dağlar yüreğidir dağlıların ve dağlar kadar özgürdür yürekleri. Duygular dolu dolu ve doruklarında yaşanır. Başarılar övgüsüz kalırken, hatalarda ise cezalar acımasızdır.
Kısaca, kusursuz ve eksiksiz yaşanır dağlarda.
Surhay: Kelimenin tam anlamıyla bir delikanlı? Bir kahraman... Bir savaşçı? Özgürlük, onur, iffet ve namus kavramlarıyla bezenmiş cesaret ve nezaket abidesi.

DİNDE ÖLÇÜLÜ OLMAK / ABDURRAHMAN B. EL-LÜVEYHİK

Din adına konuşan üç insan tipi vardır.

Birincisi; dinin emirlerini olduğu gibi kabul edip, o doğrultuda yaşayanlar.

İkincisi; dinin emirlerini abartarak, olmayan şeyleri dindenmiş gibi gösterenler.
Üçüncüsü; dinin emirlerini yok sayıp toptan reddedenler.

Bu çalışma; İslam?ın davet metoduna uygun olarak hem yapısı hem de zaman itibariyle çok önemlidir. Çünkü görüş ve yaşam tarzı olarak bir takım aşırılıkların, günümüzde İslami akımlarda yaşandığı aşikârdır. Şeriat dilindeki aşırılığın, Hıristiyanlardaki fundamentalizm (köktendincilik) ve laiklerin kullandığı fanatizm kavramlarıyla karıştırılmış olması ve bu yüzden bunları birbirinden ayırmak gerektiği de aşikârdır. Bazı çevrelerin de aşırılıkla mücadele bahanesiyle İslam?la savaştıkları da bilinmektedir.
Dine ait konuları, bazı kimseler eksik algılayarak bazıları da abartarak yanlışlığa düşmektedir. İşin hakikati ise iki kesim tarafından da ziyan edilmektedir.

Bu eser; İslam?ın iki temel dayanağı, Kur?an ve Sünnetin yol gösterdiği ölçülere göre hazırlanmıştır. Buna göre dini, ölçüyü kaçırmadan yaşamak gerekir. Aşırılığa kaçmaya lüzum yoktur.

Bundan böyle, özellikle din adına konuşan insanların bu eseri dikkate alarak değerlendirme yapacakları temennimizdir.

Dinde Ölçülü Olmak herkesin başucu kitabı olmalıdır.

İSLAM MEZHEPLERİ TARİHİ / Dr. Hasan GÜMÜŞOĞLU

Tarihin farklı kültürlerinden ve değişik inançlarından gelen insanlar, diğerlerinin inancını, düşüncelerini, hayat tarzını ve dünya görüşünü merak etmiştir. Günümüzde ise değişen sosyo-ekonomik şartlar, farklı kesimlere mensup insanları birbirleri ile münasebete zorlamaktadır. İlişkilerin sağlıklı olabilmesi için de diğer insanların itibar ettiği veya kıymet verdiği değerleri öğrenmek ayrıca bir zorunluluktur. Bu açıdan ait olduğu sosyal ve kültürel çevreyi bilmek, kişi için daha da ehemmiyet arz etmektedir.
Bu kitap size; Asr-ı Saadet?ten bu güne, Ehl-i Sünnet?in görüşlerinin yanında, Şia, Alevilik, Bektaşilik, Vehhâbîlik ve Kâdıyânîlik gibi fırkalar hakkında çok önemli bilgiler verecektir.
Eserin içeriğinde de göreceğiniz gibi, mezhep ve fırkaların görüşlerini, düşünce ve inanç sistemlerini kendi kaynaklarına dayanarak belirttikten sonra o meselede Ehl-i Sünnet?e mensup âlimlerin izahlarına da yer verilmiştir. Bu sebeple konunun, bütün yönleri ile okuyucular tarafından daha doğru bir şekilde anlaşılmasına imkân sağlanmıştır.
Kitabın hazırlanmasında akademik usûl ve esaslara riayet edilmekle birlikte okuyucunun anlayacağı şekilde sade bir dil kullanılmıştır.

KADINA KİTABİ BİR BAKIŞ / Dr. Kerim BULADI

Şüphesiz insanı en iyi tanıyan, en iyi bilen, bütün hal ve hareketlerini kontrol eden, Allah Teâlâ?dır. Çünkü insan, Allah Teâlâ?nın eseridir. Allah Teâlâ?nın sanatı, kudreti, celâl ve azameti maddeten küçük fakat manen dünyalar kadar geniş olan insanın zatında tecelli etmektedir.
Bu çerçevede düşünüldüğünde, kadını en iyi tanımanın ve en iyi tarif etmenin ancak Kur?ân?ın beyanları ile mümkün olacağı şüphe götürmez bir gerçektir. Yaratılışta, üreme ve çoğalmada hayatın merkezinde olan kadın, tarih boyu hep sosyal hayatın içinde ve merkezinde yer almıştır.
İnsanlığın ve bütün toplumların ihyasına, gelişmesine, huzur ve saadetine hayat suyu veren kadındır. Aile kurumunun inşasında ve gelişmesinde aslî unsur olan kadına annelik imtiyazı lütfedilmiş, insanoğlunun nesli, onun zatına emanet edilerek ona üstün paye ve makam verilmiştir.
Kadın, hem aile hem de toplum için bir rahmettir. Nesillerin yetişmesinde en büyük emek ve çabayı o, sergilemektedir. Cemiyetin hamurunu yoğurup şekillendiren, cemiyetin fidanını sulayan odur. Onun soluğu ile cemiyet dirilmektedir. Bu özelliğinden dolayı İslâm, kadını baş tacı etmiş ve onu erkeklerden daha hürmete layık görmüştür.
Hz. Havva?nın işlediği hatanın, bütün kadınlara sirayet ettiği şeklindeki Hıristiyanlık telakkisine, sanal özgürlükler adı altında kadının nazik ve narin yapısını sömüren insafsız anlayışa, eşit haklar ve eşit şartlar sloganı ile biyolojik yapılarının üstünde onlara ağır işler yükleyen merhametsiz zihniyete karşı, ?Kadına Kitâbî Bir Bakış?, büyük önem arz etmektedir. Kur?ân ve Sünnet ışığında, kadını tanımak ve tanımlamak, onu konumunu tayin etmek, en doğru ve en adil yaklaşımdır.

Haber Ara