Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

ABD, Türkiye'ye neden destek verdi?

Türkiye'nin terör mücadelesinde hep tıkaç rolü oynayan ABD'nin son kara harekatına desteği şaşkınlıkla karşılanmış ve 'Acaba ne değişti?' sorusu gündeme gelmişti. ABD, Türkiye'ye gerçekten neden destek verdi?

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-02-25 10:11:00

ABD, Türkiye'ye neden destek verdi?

Terör uzmanı Dr. Nihat Ali Özcan, Mine Şenocaklı'ya konuştu...

Kuzey Irak?ta ABD?nin stratejisinin değiştiğini söyleyen terör uzmanı Dr. Nihat Ali Özcan, artık Türkiye?nin elinin güçlendiğini vurguluyor. Zira Washington, Irak petrolünün dünya pazarlarına akması için istikrarlı bir Irak istiyor. İşte bu nedenle ABD, Türkiye?nin kara harekâtına göz yumuyor, hatta destek veriyor... Barzani ve Talabani de dengelerin değiştiğinin farkında diyen Özcan, ?Artık kedileri vermeseler bile yerlerini gösterebilirler? diyor!

Irak fokur fokur kaynıyor. Kuzey Irak ise tam anlamıyla bir satranç tahtası oldu. Ve bu satranç kanla oynanıyor. Güç dengeleri sürekli değişiyor. PKK, işte bu oyunun maşalarından biri, kanlı bir terör örgütü ve en büyük zararı Türkiye?ye veriyor. Şimdi iyice köşeye sıkışmış görünüyor ama konu terör oldu mu, yer de Kuzey Irak gibi kaygan bir zemin, işin içinde ne iş olduğunu ve gelecekte bizleri nelerin beklediğini öğrenmek için bir terör uzmanı ve stratejist olan Dr. Nihat Ali Özcan?a bu soruları sormanın doğru olacağını düşündük. Özcan, hem asker kökenli hem de PKK üzerine yapılmış ilk bilimsel çalışmanın sahibi... Yani hem askeri harekâtın sonuçları üzerine hem de PKK?nın içinde neler olup bittiği konusunda doğru tespitleri yapabilecek bir isim. Konuşmamız boyunca, pek çok önemli tespit yaptı. ?PKK?nın yaşlı ve bölgedeki değişime ayak uydurmakta güçlük çeken bir örgüt? olduğu bunlardan biri... Bir diğeri, ?Bu terör örgütünün ayakta kalabilmek için daha çok kana ihtiyaç duyduğu?... Bir başkası ise Irak Devlet Başkanı Talabani?nin ?Türkiye?ye bir kedi bile teslim etmeyiz? dediği günden bu yana dengelerin çok değiştiği... Zira ABD şu anda bağımsız bir Kürt devleti istemiyor. Hedefi bütünlüklü bir Irak ve işte bu yüzden Türkiye ile ilişkilerini güçlendirmeye karar verdi. Petrol kaynaklarının dünya piyasalarına satılabilmesi için istikrar arıyor ve adresi Türkiye?de görüyor. İşte bu yüzden Talabani, artık kedileri vermese bile ?İşte burada!? diyebilir! Peki artık kartlar Türkiye?nin elinde mi? Yok öyle bir şey! Tabii ki elimiz güçlendi, ama doğru strateji uygulamak kaydıyla... Özcan durumu ortaya koyduktan sonra strateji konusunda da ipuçları veriyor. Hükümete ve Dışişleri?ne uyarılarıyla birlikte!

Bu operasyonun anlamı ne?

Bu operasyonun bir askeri anlamı var, bir de politik ve psikolojik anlamları... Politik perspektiften baktığınızda, egemen bir ülkenin topraklarına girip operasyon yapıyor olmanız, o ülkenin Amerika tarafından işgal edilmiş olmasına rağmen yapılıyor olması, herkes açısından bölgede bazı şeylerin değişmeye başladığı anlamına geliyor. Bu operasyon Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerin değiştiğinin bir göstergesi. Hava harekatı için de Amerika girişim yapmıştı ama şimdi onun bir adım ötesine gitti.

Deniyor ki, Amerika Kuzey Irak?ta federatif bir oluşuma artık sıcak bakmıyor. Biraz da bu yüzden bu operasyona göz yumuyor, destek veriyor...

Şunu görmek gerekiyor; Amerika?nın Irak?ı işgalinden sonraki gelişmeler hem küresel hem de bölgedeki dengeler üzerinde önemli değişiklikler meydana getirdi. ABD kendi gücünün sınırlarını zorladı. Dolayısıyla sadece askeri güce dayanan, tek başına, tek taraflı kararlarla bu coğrafyada meydana getirdiği değişiklikleri yönetemeyeceğinin, bunun maliyetinin yüksek olduğunun farkına vardı. Bir taraftan da yaptığı işler bölgede İran gibi, Rusya gibi aktörlerin gücünü artırdı. Güç dengesindeki makas kapandıkça, Amerika yeni arayışlar içine girmek, 50 yıllık müttefiki olan Türkiye?nin pozisyonunu tekrar gözönüne almak zorunda kaldı. Ve Türkiye?nin Kuzey Irak?a, Irak?a ve PKK sorununa ilişkin beklentilerinin kendi tutumu yüzünden olumsuz yöne gittiğini de gördü. Sonuçta Amerika bu büyük resmi okuma biçimini değiştirdi. Şimdi bu değişiklikten Türkiye de faydalanıyor. Ama bu her konuda Türkiye ile Amerika?nın aynı yolda gideceği anlamına da gelmiyor. Yani bu değişim sadece Türkiye?nin çabalarıyla olmuş değil, doğrudan doğruya bölge dengelerindeki değişimle ilgili... Burada düzgün olan belki de Türkiye?nin bu okuma biçiminin Amerika?yla aynı çizgiye gelmiş olması. ABD kendi çıkarı açısından Irak?ın bütünlüğünün muhafaza edilmesi gerektiğine inanıyor artık.

780 milyar dolar gitti

Amerika ne oldu da fikrini değiştirdi? ?Irak?ta asker azaltacağız? diye açıklamaları var. Bölgeyi terk mi ediyorlar?

Hayır ama asker azaltacaklar. Çünkü üzerlerinde kamuoyu baskı var. Irak onlara her yıl 80-100 milyar dolara mal oluyor. Ve petrol üretimine de geçilemedi. Amerika, Irak?ta savaş için 780 milyar dolar harcadı. Fakat istikrar konusunda hâlâ istediği noktaya gelemedi. Birtakım sorunlar var. Eğer ülkede bütünlüğü sağlayamazsa gelecek 30 yılda da koyduğu parayı geri alamayacak. Niye? Çünkü Irak?ta istikrarsızlık demek, buradaki enerji kaynaklarının dünya pazarına sunulamaması demek. Şu anda petrolün varili 100 dolar. Bir an önce Irak?ın doğalgaz ve petrolünün uluslararası piyasalara çıkması lazım. Bunun için de Irak?ta istikrar lazım.

Amerika?nın sağlayamadığı istikrarı Türkiye mi sağlayacak bölgede?

Hayır. İstikrarı sağlama konusunda farklı açılımlar değerlendirilecek. Bunlardan biri, bu bütünlük halinin devam etmesi ki, İran?ı ancak böyle elde tutabilir Amerika. Irak üzerindeki etkisini kırma açısından... Öbür taraftan bu istikrarsızlık devam ettiği sürece Amerika?nın Türkiye ile ilişkileri, Türkiye?nin Irak ve Kürtlerle ilişkisi de farklı bir tarafa gidebilir ve kontrolden çıkabilir. Bunları sağlamanın yolu, Türkiye?nin isteği olan Kuzey Irak?ın PKK terör örgütü için güvenli bölge olmaktan çıkartılması. Bunun için de örgütün terörist faaliyetlerine bir son vermesi gerekiyor. Son vermesi için, havuç ve sopa politikanızı beraber sisteme sokuyorsunuz.

Rusya direnecektir

Yani?

Bir yandan ?Eğer bu yöntemlerle yola devam edersen seninle mücadelemi sonsuza kadar devam ettiririm? kararlılığını gösteriyorsunuz. Bu kararlılığınız da değişen politik iklimle daha da güçlendiriliyor. Yani Amerika sizin bu yaptığınız mücadeleye, sopa politikasına, istihbaratla ve diplomatik alanda verdiği destekle yardımcı oluyor. Bununla örgütün kararlarını değiştirmesini hedefliyorsunuz. ?Kararlarımı değiştireceğim ama? dediğinde de ona fırsat alanları açıyorsunuz.

Yani?

Başbakan diyor ki, ?Yakın zamanda TRT?de bir kanalı Kürt kanalına dönüştüreceğiz... Birtakım hukuksal düzenlemeler yapacağız... Eve gelmek isteyen varsa buyursun gelsin.? Bir bakan diyor ki, ?Bu aralar İspanya ve İrlanda?yla ilgileniyorum. Onların da böyle sorunları vardı, yol aldılar. Bakıyorum ne yapmışlar?? Bütün bunlar yan yana geldiğinde Türkiye?nin bu yönde bir karar almasını zorlayıcı bir yapı ortaya çıkıyor.

Havuç kısmı işin demokratik açılım kısmı yani?

Evet. ?Bu operasyonlardan kurtulmak istiyorsan sana ödül olarak birtakım yeni düzenlemeler yapacağız. Yeter ki sen iradeni ortaya koy? deniyor.

Bu değişime Rusya?nın tavrı ne olacaktır?

Bizim hükümetle, Amerikalıların algılama biçimi Irak?taki enerji politikalarıya yakından bağlantılı. Türkiye?nin bu konuda sağlamayı taahhüt ettiği şey de Irak?taki petrol ve doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa?ya taşınması... Şimdi böyle büyük bir projeyle geldiğiniz zaman bu, pazarlarda aktör olan ve bu işten büyük para kazanan Rusya?yı da rahatsız edecektir. Rusya ya bu oyun kurulmadan önce ya da kurulma aşamasında devreye girecektir. Öyle olduğunda bölgede istikrar sürmemeli ve bu proje hayata geçmemeli ki o da 100 liradan petrol satsın. Şimdi siz istiyorsunuz ki, ?Rusya?nın tezgâh açtığı Avrupa?ya ben de bir tezgâh açayım.? Rusya?nın buna izin vereceğini sanmıyorum. En azından direnecektir.

PKK üzerine ilk bilimsel araştırmayı o yaptı

Asker kökenli bir uzman Dr. Nihat Ali Özcan. Herkesin stratejist olduğu günümüzde gerçek anlamda bu iş üzerine kafa yoran ve çalışmalar yapan sayılı isimlerden... Kara Harp Okulu ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi?nden diploma aldı.Yüksek lisans ve doktora eğitimini ise 9 Eylül Üniversitesi?nde tamamladı. Özcan?ın doktora tezi PKK üzerine yapılmış ilk bilimsel çalışma: ?Kürdistan İşçi Partisi (PKK): Tarihi, İdeolojisi ve Yöntemi? ünvanını taşıyor. Ordudan emekli olduktan sonra Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi?nde (ASAM) terörizm üzerine çalışmalar yapan Özcan, 9 Eylül, Hacettepe, TOBB Ekonomi ve Teknoloji üniversitelerinde ve Kara Harp Okulu?nda terör üzerine dersler verdi. Halen Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı?nda (TEPAV) araştırmacı olarak çalışıyor.

Kürt meselesinde sopa işin yüzde 20?si asıl çözüm havuçta!

Peki Türkiye PKK için mi girdi Kuzey Irak?a?


Tabii ki PKK için.

Yani arka planda gizli bir antlaşma yok mudur?

Amerika ile büyük ihtimalle şöyle bir anlaşma var. ?PKK sorununu ortadan kaldırırsak, bu Türkiye ile Kuzey Irak?taki Kürtler arasındaki ilişkiyi bir noktaya getirir. Kerkük meselesi de tarafların kabul edebileceği biçimde siyasi bir çözüme kavuşturulur. Böylece Irak enerjisi petrol ve doğalgazı Türkiye üzerinden Avrupa?ya gider. Türkler?le Kürtler ve Irak hükümeti arasındaki ilişkiler iyiye gider. Türkiye?nin bu bölgede güvenlik sorunu kalmadığında belki bir adım sonra Afganistan?da bize yardım edebilir.? Türkiye?deki liberal ekonomik düzen Ortadoğu?daki yapıları etkileyebilir. Bunun için de Amerika Türkiye?ye yardım ediyor olabilir. Bekleyeceğiz, asıl sonuçları Amerikan seçimlerinden sonra göreceğiz. Seçimlere kadar zaman var ama tahminim Amerikan seçimlerinden sonra da Ortadoğu politikalarından geriye dönüş olmayacak. Yani biraz daha silahlı kuvvetler dışı araçlarla politika yapmaya yönelecek. Daha çok enerjiyle ilgili olarak... ?Irak?a daha az para nasıl harcarım?? diye bakacak artık. ?Irak?ta istikrar en kolay nasıl sağlanabilir? Türkiye, İran sorununda Amerika ile nasıl bir ilişki biçimi geliştirir?? Bu soruların ipuçlarını da önümüzdeki dönemde göreceğiz.

Peki sizce Amerika-İran ilişkilerinde Türkiye nerede olacak, ne kadar olacak?

Bunu da önümüzdeki dönemde göreceğiz. Tahminim şöyle, tabii ki Türkiye ile Amerika arasında PKK meselesindeki bu yakınlaşma, bu bahar havası İran?ı da mutsuz ediyor, Rusya?yı da... Bu şundan dolayı oluyor; Amerika ile Türkiye böyle çok yakın ilişki geliştirdiğine göre acaba bunun karşılığında Türkiye ne aldı? Amerika, Türkiye?ye ne verdi? ?Masada olanlardan biri de İran?a karşı Amerika?ya yardım etmek midir?? diye muhtemelen İranlılar da kendilerine soruyordur.

Peki sizce bu operasyonun PKK üzerindeki etkisi ne olur?

Bu Türkiye?nin sorunu ne kadar iyi yöneteceğine bağlı. Tabii ki başka ülkeler, yardım ve destekle PKK?yı ayakta tutabilir. Ama bütün sorun sizin bu meseleyi ne kadar iyi yönettiğinizle ilgili. Eğer Türkiye, kendi içinde birtakım tartışmalara girmezse, siyaset kurumlarıyla devletin başka kurumları ortak bir vizyona sahip olursa, tutarlı politikalar izlerse, muhalefet ve iktidar bunu iç politika aracı olarak görmezse iyi yönetilir.

İlk defa MHP, CHP ve AKP arasında bu konuda bir ortaklık var...

Operasyon konusuna ?Tamam, doğru? diyorlar da, operasyon işin askeri boyutu. Yani bu meselenin yüzde 15-20?lik kısmı. Asıl kriz öbür kısma gelince çıkacak gibi görünüyor. Nihayetinde hükümet de Anayasa içinde bir çözüm üretmek zorunda. Onun dışına çıkan çözüm arayışları kriz çıkartır. Ama eğer güvenlik konusunda mesafe alınırsa işin havuç kısmı biraz daha kolaylaşabilir. Bu iş zaman meselesi.

Ne olursa operasyon çok başarılı olur?

Bunun izahatı yoktur. Bu tek başına size başarı sağlamaz. Bu sizin sınırı korumadan sonra yapacağınız operasyonlar ve daha sonra yapacağınız ekonomik, politik, diplomatik girişimlerle bir anlam ifade eder. Dediğim gibi güvenlik yüzde 20?yi oluşturur çözüm içinde. Bu harekât da yüzde 20?lik güvenlik meselesi içinde yüzde 5?i oluşturur.

Peki Kürt yönetimine bir gözdağı olarak kabul edilebilir mi bu operasyon?

Hayır. Kuzey Irak?taki yönetim de homojen bir yapıda değil. Orada da farklı gruplar arasında rekabet var. Barzani farklı, Talabani farklı. İkisi arasında rekabet var. Sonra bir PKK dengesi var bölgede. Dolayısıyla herkesin oyunu birbirinden farklı. Talabani, PKK meselesinin farklı biçimlerde çözülmesiyle kendisine bazı fırsat alanlarının açılacağını düşünüyor, Barzani ise herkesin hamisi olarak görüyor kendisini bölgede. O da farklı bir siyaset izliyor. Dolayısıyla her ikisinin yaklaşımı da birbirinden farklı. Talabani de bölgede bir şeylerin değiştiğinin farkında, Barzani de... Ama Barzani?nin geleneksel olarak bu değişimi kabullenmesi daha zor oluyor.

Talabani eski laflarını yutar mı dersiniz. ?Türkiye?ye kedi bile vermem? demişti...

Kediyi vermeyebilir. Ama kedinin nerede olduğunu gösterebilir. Kedileri, ikna edebilir ?gidin? diye, gönüllü hale getirebilir.

Yapabilir mi bunu?

Yapıyor zaten. Bakın orada ciğer var diye...

Böyle bir ihtimal var mı?

Tabii. Böyle şeyler olacaktır. Olması konusunda çalışmalar var. PKK?lılara birtakım tekliflerle gidebilirler. ?Bir kısmınız gelin burada kalın, suça karışmamış olanlarınız Türkiye?ye gitsin? gibi yaklaşımlar çıkabilir ortaya.

Neden yapsın ki bunu Talabani?

Çünkü bu tür çatışmalar bittiğinde sınırın iki tarafındakiler de kazanacak. Yani oradaki Kürt gruplar da istikrar kazandığında bölge para kazanacak, Türk gruplar da... Hepsi petrolden, enerjiden para kazanacak. Belki sınırın iki tarafında ticaret imkanları ortaya çıkacak. Sürekli çatışarak hayatlarını, kaynaklarını tüketmek yerine istikrar isteyecekler. Çok para kazanıp dolarla zengin olup iyi bir hayat yaşamak, Batılılar gibi olmak isteyecekler. İstiyorlar...

Vatan

Haber Ara