İzliyor musunuz Tokyo Olimpiyat Oyunları'nı?
Havuzdan henüz çıkmış ayaklarını sürüyen, bornozu kaymış ve nefes nefese haldeki yüzücüye "Maskeni tak, maskeni!" diyorlar.
Ne yandan bakarsanız bakın sarsıcı!
Ya 200 metre serbest stil yüzmede altın kazanan Thomas Dean'i gördünüz mü?
Çocuk yıl içinde iki kez Kovid geçirdi ama yine de Tokyo'ya geldi. Tom mu çok güçlü, Kovid mi lanse edildiği gibi bir virüs değil, "olimpik ideal" mi zalim, orası ayrı konu...
Ama soru şu: 2020'de yapılamayan bu olimpiyatlar ille de yapılmalı mıydı?
Yapılmaması daha insanca olurdu belki.
Ama profesyonel futbol gibi olimpik sporlar da birinci sınıf bir "afyon" tam şu günlerde...
Birileri şöyle diyor mudur bize?..
"Evde kal ve izle! Daha ne istiyorsun?"
Gördünüz mü, falan dedim ama...
Belki ilk kez yakın çevremde ciddi bir heyecanla Olimpiyatlar'dan bahsedenler yok..
Zaten açılış töreni seyircisiz yapılan bir Olimpiyat'tan ne çıkar?
Voleybolcu kızlarımızın Çin galibiyetini Vuhan'da ortaya çıktığı iddia edilen virüse karşı intikam gibi anlatanları saymıyorum.
Bayram dönüşü işyerlerindeki Olimpiyat konuşmalarının baş konusu ise Rusya'nın yokluğuydu.
Varlar tabii ama bayraksız, milli marşsız olarak...
Meğer herkes atlamış...
Rus sporcular Aralık 2019'dan beri bütün yarışmalarda doping cezalısı...
Ama dopinge bilfiil karışmadığı düşünülen atletlerin Rusya Olimpiyat Komitesi adına yarışmasına izin verildi.
Madalya kazandıklarında ise bir "artizlik" yapılıp Çaykovski'nin 1 Numaralı Piyano Konçertosu çalınacak.
Ya olimpiyat işte!
Hani "adil yarışma" ve "barış/kardeşlik" olarak sunulan organizasyonun hâli bu.
Zaten bu laflar spor yazarlarının köpürtmeleridir.
Hiçbir zaman adil yarış olmamıştır Olimpiyat oyunlarında...
Barış mı?
Güldürmeyin beni!
Hatırlatın da, bir gün şu 1936 Olimpiyat Oyunları'nı anlatayım kıyısından köşesinden...
Hitler'in oyunlarını yani...
Ve ABD'nin bu oyunlara çaktığı onay selamını...