1906 yılında, "Karşıyaka İdman ve Müzik Kulübü" isminde bir sivil toplum örgütünün kurulduğunu biliyoruz. Yaşayıp yaşamadığı tespit edilemeyen bu kulüp, Karşıyakalı Rumların sportif amaçla kurduğu tek örgüt değildi. Karşıyakalı (Rum) gençlerin sporla çok ilgili olduklarını yazan Karara, üç kulüpten daha söz ediyor. Bunların ilki, "tokmak" anlamına gelen Kopanos`tur. Rakipler üzerinde psikolojik üstünlük sağlanmak amacıyla özellikle bu ismi alan kulübün sporcuları, Karavokiri`nin tarlasında idman yaparlardı. İkincisi, Alaybey`deki Eas Kulübü olup, atletizm pisti ve futbol sahası olarak Omiros`un tarlasını kullanırdı. Bunlar küçük kulüpler olduğundan, büyük ve ciddi müsabakalarda renklerini nadiren gösterebiliyorlardı. Üçüncü olarak,"yeterince iyi bir Türk futbol takımıydı denilerek "Altay" (?) ismi verilmektedir. Karara`nın Altay Kulübü merkezinin Soğukkuyu`da olduğunu (?) yazması , sonradan KSK ismini alacak bir başka kulüpten söz ettiğini ortaya koymaktadır. Dağlaroğlu-San İkilisinin, "bütün Ege bölgesinin de ilktir ve isminin "Karşıyaka İdman Ocağı" olduğunu (?) yazdığı bu Türk kulübünün , en çok Alaybey Rumları ile (Eas Kulübü olmalı) temas ettiği ve çoğu tornacı, marangoz kalfası ve hizmetkâr olan Rumlara her maçta yenildiğini, geç tarihli bir gazete haberinden biliyoruz. Bir başka gazete haberinde ise, 1914 yılı başlarında Karşıyaka`nın, Altay ve Midilli kulüplerinin de katıldığı bir koşu yarışmasına (100 metre) sporcu verdiği okunmaktadır. KSK`nün kuruluşu ve Osmanlı döneminde yaptıkları hakkında bildiklerimiz, temelde iki kaynağa dayanmaktadır. Bu kaynaklardan ilki, Cemal Ahmet (Umar) Bey tarafından yazılıp, "Spor Âlemi" dergisinin Ekim 1926 tarihli nüshasında yayımlanmış bir makaledir. "Kaf KafKaf, Sin Sin Sin, KafSin Kaf Sin Kaf` tezahüratının da yaratıcısı olan Bankacı Cemal Ahmet Bey,"İzmir Şampiyonu Karşıyaka Kulübü`nün Mazisi" başlıklı makalesinde şunları yazmaktadır: "Günün birinde `Karşıyaka Kulübü nasıl teessüs etti (kuruldu)?` diye bir sual karşısında bulunacağımı düşünse idim ve bu suale de benim cevap vermekliğim lazım olduğunu bilseydim, kulübü ilk defa tesis edenlerden küçük yaşımda malumat toplamaya çalışırdım. Fakat o zamanlar ne ben buna ihtimal vermiş ve ne de müessisler (kurucular) bunu düşünebilmişlerdi. İzmir`in eski sporcularıyla Karşıyakalıların pekâlâ hatırlayacakları üzere, Karşıyaka`da `Omiro Tarlası` denilen o zamanın asri (modern) stadyumunun topraklarında, henüz yeni alınan ayakkabılarını topa ve topla beraber toprağa vurarak burnunu beyaz bir nesne şekline getiren futbol meraklılarının akşam eve dönünce işittikleri ağır sözler bile buranın Cuma günleri kalabalık bir meraklı kitlesi toplamasına mani olamazdı. İşte biz o zamanın kale arkası futbolcularındanız. Görüyorsunuz ki, mazimiz ne kadar şereflidir. Kale arkasında büyüklerin top atmasını bekleyip yumrukla topa vurmaya pek meraklı olan kaleciye topu atmak, bizim için pek zevkli idi. Bazen topa verdiğimiz yanlış falso neticesi top kaleciye gitmezse arkamıza yerden alma küçük bir taş da yerdik. İşte bu bizim gibi, kale arkası futbolcularına taş atan ve bize kale direği taşıtan futbolcular 328 (1912) senesi Eylülü`nün on ikisinde `Karşıyaka Kulübü` diye bir spor kulübü yaptılar. İzmir`de ilk defa ihya edilen (canlandırılan) kulüp yine Karşıyaka`dır. 1 Teşrinievvel 338`de (1 Ekim 1922`de) toplanan elli sekiz genç, Karşıyaka`nın `Gençler Birliği` namı altında ihyasını taht-ı karara aldılar (adı altında canlandırılmasını kararlaştırdılar). Ve faaliyet başladı. Her yerde olduğu gibi evvela işe futboldan başlanıldı. İlk varidat yekûnundan (ilk gelir toplamından) mühim bir kısmı futbol levazımatına terk ed(il)erek (futbol malzemelerine ayrılarak) limandaki Fransız torpidosuyla birinci maç yapıldı. Bu maçı müteakip `Paniyoniyo` kulübünün terk ettiği, şimdiki Alsancak Stadyumu`nda futbol faaliyetini kuran eski Altaylılar da toplanıp Altayı ihya etmeye karar verdiler. Vaziyet yine az çok Karşıyaka-Altay rekabetiyle teferrüt ediyordu (ayrılıyordu). İzmir`de şimdi her halde adedi haddinden (gerekli olandan) fazla olan kulüpler, son iki sene zarfında teşekkül etti... İzmir`de elan rakipsiz bulunduğumuz tenis şubesini, 339`da (1923) ve denizciliği 340`da (1924) teşkil ettik. Tenisçilerimizin adedi her sene tezayüt etmekte (artmakta) ve ecnebilerle yaptıkları temaslarda iyi neticeler almaktadırlar. Denizcilerimiz geçen sene körfez dahilinde bir çok faideli seyahatler yapmıştır... Muhitin İzmir`den ayrılığı, kulübün tarihi ve İzmir`de ilk defa teşekkül etmiş bulunması bize ayrı bir hususiyet bahş etmektedir (özellik kazandırmaktadır)". Cemal Ahmet Bey`in yazdıkları, bazı değerlendirmeler yapmamızı kaçınılmaz kılmaktadır. Öncelikle bir fotoğrafa bakarak, 16 yıl önce bir kulübün, hangi ay ve günde kurulduğunu söyleyebilmek bizce mümkün değildir. Ayrıca kulüpte mevcut fotoğrafın, hangisi olduğu da bilinmemektedir. Cemal Ahmet Bey kulübü, hem makalesinin başlığı, hem de içinde, "Karşıyaka Kulübü" olarak anmaktadır ki, bu ifadenin kulübün tam ismi olmadığı bellidir. “Bunu elan (şu anda) kulüpte mevcut bir fotoğraftan hatırlıyorum. Çünkü o fotoğraf alınırken, daima bizim de fotoğrafımızın çıkması için kenarlara sokulmaya çalışıp aynı tarzda bir taş yemiştim. Mezkûr (bahsedilen) tarihte teşekkül eden (kurulan) Karşıyaka Kulübü, İzmir`de rakipsiz olduğu için beynelmilel (uluslararası) gibi bir manzara arz ediyordu. İzmirliler Cuma günü bizimkiler ile birlikte egzersiz yapmak için Karşıyaka`ya gelirler ve akşama kadar zedelenip bir kaç defa yamalanan topun arkasından bizleri koştururlardı. Bu beynelmilel vaziyet 330 (1914)senesine kadar devam etti. 330`da İzmir`de Altay İdman Yurdu teşekkül edincer Karşıyakalılara bir rakip olması dolayısıyla Altay`ı düşünmeye başlamıştık. Altay`ın siyah-beyaz, Karşıyaka`nın kırmızı-yeşil forması, kâh Karşıyaka`da ve kâh ismi bilahare (daha sonra) Talebe Çayırı olan Kârhane Çayırı`nda görünmeye başladı. Bunlar bir sene faaliyetten sonra, kendilerine İttihat ve Terakki Mektebi ve Spor Âlemi Dergisi`nde Sultani`nin iki kuvvetli takımı da iltihak etti (katıldı)Şimdi mevcut dört kulüp doğal olarak) azami faaliyet ibraz ediyorlardı (gösteriyorlardı).Maahaza(bununla birlikte) bunların dördü için de, zamanın meşhur ve eski Rum kulüpleri olan Paniyoniyo ve Apollon`a rekabet edebilmeleri mümkün değildi . 1332 (1916) senesi nihayetlerinde(sonlarında) askerlik futbol oynayanlara da sirayet edince; ortada ne Sultani ne İttihat ve Terakki ve ne de Karşıyaka ve Altay kaldı. Hepsinin o kuvvetlice takımları dağıldı. Geride kalanlar sistemi bozmamak ve mevcudiyeti idame etmek (varlığı devam ettirmek) için pek ziyade uğraştılarsa da, tecrübesiz bir takım gençlerin kulüpleri yaşatamayacakları tabii idi. Bu hal iki sene, yani mütarekeye kadar devam etti. Mütareke olur olmaz Karşıyaka tekrar toplanmaya ve teşkilat yapmaya başladı. O zaman İzmir`de, Altay`ın yerine de `İdman Yurdu` isminde bir kulüp teşekkül etmişti. Gerek Karşıyaka`nın ve gerek İdman Yurdu`nun faaliyetleri de meşum (uğursuz)işgale kadar devam etti. Ve bu o zaman fasıla içinde -münferiden çalışan bir kaç oyuncumüstesna- hemen hemen inkıtaa uğradı (kesintiye uğradı). İstirdaddan (kurtuluştan) sonraİzmir`de ilk defa ihya edilen (canlandırılan) kulüp yine Karşıyaka`dır. 1 Teşrinievvel 338`de (1 Ekim 1922`de) toplanan elli sekiz genç, Karşıyaka`nın `Gençler Birliği` namı altında ihyasını taht-ı karara aldılar (adı altında canlandırılmasını kararlaştırdılar). Ve faaliyet başladı. Her yerde olduğu gibi evvela işe futboldan başlanıldı. İlk varidat yekûnundan (ilk gelir toplamından) mühim bir kısmı futbol levazımatına terk ed(il)erek (futbol malzemelerine ayrılarak) limandaki Fransız torpidosuyla birinci maç yapıldı. Bu maçı müteakip `Paniyoniyo` kulübünün terk ettiği, şimdiki Alsancak Stadyumu`nda futbol faaliyetini kuran eski Altaylılar da toplanıp Alta/ı ihya etmeye karar verdiler. Vaziyet yine az çok Karşıyaka-Altay rekabetiyle teferrüt ediyordu (ayrılıyordu). İzmir`de şimdi her halde adedi haddinden (gerekli olandan) fazla olan kulüpler, son iki sene zarfında teşekkül etti... İzmir`de elan rakipsiz bulunduğumuz tenis şubesini, 339`da (1923) ve denizciliği 340`da (1924) teşkil ettik. Tenisçilerimizin adedi her sene tezayüt etmekte (artmakta) ve ecnebilerle yaptıkları temaslarda iyi neticeler almaktadırlar. Denizcilerimiz geçen sene körfez dahilinde bir çok faideli seyahatler yapmıştır... Muhitin İzmir`den ayrılığı, kulübün tarihi ve İzmir`de ilk defa teşekkül etmiş bulunması bize ayrı bir hususiyet bahş etmektedir (özellik kazandırmaktadır)". İkinci kaynak, Gazeteci Yaşar Aksoy'un 1980`li yıllarda, bazı Karşıyakalılarla yaptığı görüşmelerden aktardıklarıdır. Kadızade Zühtü Bey (Işıl), Aksoy'un teybine şöyle konuşmuştur:“KafSin Kafin kurulduğu tarih 1912`dir... İzmir`de Rumların Panyanios, Apollon ve birçok kulüpleri vardı. Bornova`da da İngilizlerin kendi aralarında bir toplulukları mevcuttu. O tarihte biz de aramızda para toplayarak top aldık. Kısa pantolonlarla o günün sahası olan Osmanpaşa Camii'nin yanındaki ilk mektebin bulunduğu yerin bitişindeki arsada oynamaya başladık. Bu arsa şimdiki çocuk yuvasının bulunduğu köşkle bir tarafı Alaybey`de, diğer tarafı Karşıyaka`da olan geniş bir bahçe idi, sahibi de Omiros isminde Rus asıllı ve eşi İngiliz olan Karşıyakalı bir kişi idi... Aramızda ilk defa bir topluluk kurmaya 5-6 arkadaş o günlerde bu arsada karar verdik. Ağabeyim Kadızade Raşit, Teyzezadem Süreyya İplikçi, ben, Refik Civelek, Osman Nuri, Örnekköylü Hüseyin bir zeytin ağacının altında, hafif yağmurlu bir günde biz de bir kulüp kurmayı tasarlamıştık. İçimizdeki milli heyecan bir yangın gibi ateş almıştı. Bize muhitimizden çığ gibi gençlik katıldı. Kendi aramızda bir takım yapmıştık. 2-3 ay sonra da, bu topluluğumuzu daha çok canlandırmayı düşündük. Bu bizim için bir özlem olmuştu. İttihat-ı Terakki Cemiyeti`ne müracaat ettik, `bizi himayenize alınız bir kulüp teşkil edelim, daha verimli çalışmak arzusundayız` dedik. Olumlu karşıladılar, `size bir oda tahsis edelim burada teşkilatlanın, bu kulübü vilayete müracaat ile tescil edebiliriz` dediler. Bu büyük bir ümit olmuştu. Haftanın birkaç günü de akşamları burada toplanıp, tasarladıklarımızı büyüklerimize iletiyorduk. Onlardan büyük teşvik görmeye başlamıştık. Bir müddet sonra vilayete müracaatla hukuk müşavirliği kanalı ile kulübümüz `Karşıyaka Mümaresei Bedeniye Kulübü` ismi altında teşekkül etmiş oluyordu. KSK artık doğmuştu. Tarih 1 Kasım 1328 yani 1912 idi...”. Sadi Bey (İplikçi) ise şunları söylemişti: "Sene 1912, Karşıyakalılar bir spor kulübüne kavuşuyorlar, sevinç içindeler. Büyüklerimiz Omiros`un tarlasını temizlemişler, seyyar kale direklerini dikmişler, üstüne de gaytan ipini çekerek kale kurulmuş aralarında oynuyorlar. Biz küçükler de kalenin arkasına topun kaçmasını bekliyoruz. Yakalayıp ayakla vurup kendilerine gönderelim diye. Rumlar o sırada Karavokiri Tarlası`nda (istasyon civarı) top oynarlardı. Soğukkuyu Caddesi`nde demiryoluna nazır Hacı Ziya Bey`in evlerinden birisini büyüklerimizden Hüsnü Tonak, Tahir Bor, merhum Avukat Fevzi Fikri Altay, Raşit Kadızade, Süreyya İplikçi, Sezai Çullu döşemişler, bir de çaylı toplantı düzenlemişler, sporseverler ile sporcu gençleri davet etmişlerdir. Biz küçüklere de çay, pasta tevzii için vazife vermişlerdi. Küçük, büyük herkes sevinçli idi. Karşıyaka Mümareseyi Bedeniye Kulübü resmen kuruluyordu. Renk seçmek hususunda bir hayli tartışma yaptılar. Nihayet yeşil Müslümanlığı, kırmızı da Türklüğü temsil etsin diye yeşil-kırmızı renkte karar kıldılar... O günkü toplantıda büyüklerimiz aralarında topladıkları paralar ile formalar ısmarlandı. Futbol ayakkabısı çok pahalı idi. Her oyuncu kendi ayakkabısını temin edecekti. Bu da babalarımızca sağlanmıştı. Kulüp yeni top aldı. Yeni formalarla oyuncular kendi temizledikleri sahada, çizgilerini bile çekmeden aralarında maç yapmaya başladılar... O tarihte birinci takımımızı teşkil eden oyunculardan aklımda kalanları sıralıyorum: Hepsi rahmete kavuşmuş olan Raşit Kadızade (kaptan), Suat Karşıyaka, Refik Civelek; kaleci Salih, Çakır Kemal, İtalyan Hanri Barker, Ömekköylü Hüseyin Ağabey, Kemalpaşalı Sarı Ali, Zühtü Işıl, Muharrem, Hüsamettin. Tüzükteki resmi kurucular ise şu isimlerden ibaretti: Raşit Kadızade, Süreyya İplikçi, Hasan Fehmi, Cemal Ahmet Umar, Fikri Altay, Halit Onaran, Tahir Bor, Hüsnü Tonak, Zühtü Işıl, Cemil Erkli, Süleyman Danyal, Sadrettin İşçimenler...".
Dikkat edileceği üzere, kendisine mikrofon tutulan her isim, kuruluş tarihi olarak 1912 yılını vermekte, ancak Ahmet Cemal Bey`den farklı olarak, kulübün isminin "Karşıyaka Mümaresei Bedeniye" olduğunu söylemektedirler. Oldukça yeni bir çalışma, kaynak belirtmeksizin önce"Karşıyaka Terbiye-i Bedeniye (Kulübü)" ismini vermekte; daha sonra, Ahenk gazetesinde çıkmış bir haberden hareketle KSK"nün "Terakki" ismiyle kurulmuş olduğunu ima etmektedir. "Karşıyaka`da İdman Kulübü Tesisi" başlıklı ve 19 Aralık 1914 tarihli söz konusu haberde şunlar yazılıdır: "Her türlü mümarese-i idmaniyeye (beden eğitimine) hizmet etmek emeliyle Karşıyaka`da (Terakki) namı altında (ismiyle) bir kulüp tesis edilmiştir. Kulüp, Karşıyaka Müdafaa-i Milliye Şubesi dairesindedir. Futbol oynamak, kayıkta kürek çekmek, koşmak, yürümek gibi her birisi menafi-i azimeye mucip olan (önemli yararlara neden olan) enva`i idmanlar (çeşitli beden eğitimleri), sporlar icra etmek isteyen gençlerimizin, bugünkü cuma gününden itibaren muamele-i kaydiyelerine ibtidar edilecektir (kayıt işlemlerine başlanacaktır). Muamele-i kaydiyenin cuma günleri zevali saat (öğleden sonra) ikiden altıya kadar ve eyyam-ı sairede (diğergünlerde) beşten sekize kadar icrası karargir olmuştur". Terakki`nin tamamen yeni ve KSK`yle ilgisiz bir sportif örgütlenme olduğu açıktır. En azından bu haberin yayımlandığı tarihte, Karşıyaka`nın var olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu sebeple "Terakki" ismiyle kurulmuş olması mümkün değildir. İsminden de anlaşılacağı üzere Terakki Kulübü, İttihat ve Terakki Fırkası`nm deyim yerindeyse çocuğudur. Altay İdman Yurdu`nun kurulması ve gelişmesinde, söz konusu fırka ve fırkayla bütünleşmiş bir kültürel kuruluş olan Türk Ocağı İzmir şubesinin oynadığı rol bilinmektedir. Haberde ismi geçen Müdafaa-i Milliye, savaştan kaynaklanan sıkıntıları hafifletmek amacıyla Ittihatçılarca kurulmuş olup, Karşıyaka`da da bir şubesi vardı. Anlaşılan o ki, İttihat ve Terakki İzmir`in kuzeyinde de (güneyinde Altay), spor alanında gayrimüslimlerin üstünlüğünü, hiç değilse dengeleyecek bir girişimde bulunmuştur. 16 Ağustos 1909 tarihli Cemiyetler Kanunu, "cemiyet teşkili evvelce (önceden) ruhsat istihsaline menut (alınmasına bağlı) değildir. Şu kadar ki, teessüsünü müteakip (kuruluşundan sonra), 6 maddeye tevfikan (uygun olarak) behemehal (mutlaka) hükümete ihbar edilmesi(bildirilmesi) lazımdır" demektedir (md. 2). Aynı kanunun 12. maddesi, "herhangi bir cemiyet hükmü bir şahsiyet (tüzel kişilik) iktisap edebilmek (kazanabilmek) için hükümete bir beyanname verme" zorunluluğu getirmektedir. Aksoy`la söyleşen Karşıyakalıların söylediklerinden, İttihat ve Terakki Fırkası`nm da yardımıyla Cemiyetler Kanunu hükümlerinin yerine getirildiği anlaşılıyor. Anlaşılamayan, kulübün kurulduğu sıralar, hatta 1913 yılında, İzmir`de yayımlanmış gazeteler ve Yunanca kaynaklarda bu Türk kulübünden hiç bahsedilmiyor olmasıdır. Bu durumda, kulübün kuruluşuna katkı koyan ve/veya bu sürece tanıklık etmiş Karşıyakalıların söylediklerine itibar etmek gerekiyor: KSK, "Karşıyaka Mümarese-i Bedeniye Kulübü" ismiyle kurulmuştur. Ahenk'in"Karşıyaka" demesi olasılıkla "Karşıyaka Mümarese-i Bedeniye Kulübü" isminin tamlama içermesi nedeniyle söylenmesi ve yazılması zor ve uzun olduğu içindi.
Not: Bilgiler Karşıyaka Spor Kulübünün resmi sitesinden alınmıştır.