Bir süre önce büyükşehirlerde başlayan ve normal COVID-19 testleriyle sağlıklı kişiler üzerinde yapılan virüs yükü araştırmasının yanı sıra, önümüzdeki hafta toplumdaki bağışıklık oranlarını verecek olan antikor testleri de yapılmaya başlanacak.
Edinilen bilgilere göre bu testler birçok açıdan önem taşıyor. Yapılan toplantılarda, testin yapılma metotları ve sonuçlarıyla ilgili değerlendirmeler şöyle:
GRUPLAR BELİRLENECEK
Türkiye genelinde 81 milyon için 150 bin kişide yapılması planlanan Elisa testi, istatistikçilerin ve enfeksiyoncuların çalışması sonucu katsayı hesabıyla belirlendi. İstenilen verilerin elde edilebilmesi için bu kadar testin yapılmasının zorunlu olduğu belirtiliyor. Belirlenen metotlarla 150 bin kişiye yapılacak test, örnekleme modellerine göre yapılacak. Test çalışılırken, yaş grupları, meslek grupları, kalabalık yerlerde çalışanlar ve kentlerin kıyı mahallelerinde yaşayanlar gibi gruplar belirlenecek.
İSTANBUL'DA EN AZ 35 BİN
150 bin kişiye yapılacak test, Türkiye genelinde uygulanacak. Ancak, nüfus kriterleri esas alınacağı için en çok, İstanbul'da yapılacak. İstanbul için belirlenen rakamın, en az 35 bin olacağı belirtiliyor. Diğer illerin nüfuslarına göre katsayı belirlenecek ve o ilin bağışıklık oranını vermesi için belirlenen sayıda test uygulanacak.
SONUÇLAR 15 GÜN SONRA
Test çalışılırken, diğer testlerde olduğu gibi kan alacak ekipler oluşturulacak. Elisa testinin 45 dakikada sonuç verdiği, PCR testleri gibi karmaşık olmadığı ve canlı materyalle çalışılmadığı da belirtildi. Test, poliklinikler hariç, hemen hemen tüm hastanelerde yapılabiliyor. AIDS nedeniyle iyi bilinen Elisa'nın testin adı olduğu, sadece AIDS değil, çok sayıda bulaşıcı hastalığın bu testle saptandığı bilgisi de paylaşıldı. Testin sonuçlarının 15-20 günde çıkması hesaplanıyor. Değerlendirmenin süreyi biraz uzatabileceği belirtiliyor.
KARARLARDA ETKİLİ
Bu sonuçların, her ille ilgili normalleşme kararı alınmasında yardımcı olacağı ifade edildi. Kentlerin kalabalık bölgeleri ile kıyı mahalleri için bile ayrı kararlar uygulanabileceği kaydedildi. Normalleşme kararları alınırken, bir şehrin bağışıklık oranının önemli olduğunu belirten uzmanlar, yüzde 30'unda bağışıklık oluşan bir kentte, daha rahat hareket edip kararlar alınabileceğini dile getiriyorlar. Oranın düşük olduğu kentlerde, kuralların daha sıkı uygulanması gerektiği ifade ediliyor. Araştırmaların sonucunda, salgının en yoğun yaşandığı il olması nedeniyle İstanbul'da bağışıklık oranının yüksek çıkması bekleniyor.
BAĞIŞIKLIK BELGESİ NEDİR?
Antikor testi yapılan ve bağışıklık geliştirdiği ortaya çıkan kişilere bağışıklık belgesinin verilmesi tartışılıyor. Türkiye'nin ilk kez bu teste başvuracak ve sınırlı sayıda alınmış olması nedeniyle kurumların ve şirketlerin kendi testini yaptırması şimdilik söz konusu değil. Ancak ileri aşamada, bu olanağın doğabileceği de belirtiliyor. Bağışıklık belgesi gibi ileri adımların, salgının uzun sürmesi ve ikinci dalganın gelmesi durumunda söz konusu olabileceği dile getiriliyor. Salgının sürmesi durumunda bu test sonuçlarına göre, havaalanı, otel, AVM gibi yerlerde çalıştırılacak kişilerde bağışıklık belgesinin aranabileceği, halkla ilişkileri yürüten görevlerde hastalığı geçiren ve antikor oluşturan kişilerin kullanabileceği ifade ediliyor.
NE KADAR GÜVENİLİR?
Bağışıklık belgesi, dünyanın birçok ülkesinde tartışma konusu. Bazı ülkelerde COVID-19 antikor testlerini baz alan bağışıklık belgelerinin, sosyal kısıtlamaların sona erdirilmesi için yeterli olmayacağı tartışılıyor. Bilim insanları, hastalığa karşı kazanılan bağışıklığın ne kadar sürdüğünden ve hastalığı yenmiş kişilerin virüsten ikinci kez enfekte olmaları halinde hastalığı yenebilecek yeterli sayıda antikoru bulundurup bulundurmadığından emin olmak gerektiğini ifade ediyorlar. Antikor testleri ve bağışıklık belgelemesi yöntemlerinin, karantinadan vazgeçmek için acele kullanılacak araçlar olmaması gerektiği ifade ediliyor.
ANTİKOR TESTİ KAN TAHLİLİ GİBİ...
İnsanlar, hastalığa yol açan virüsler gibi yabancı bir patojene maruz kaldıklarında, vücutta kan ve dokularda yaşayan antikorlar üremeye başlıyor. Bu proteinler, virüse yapışarak kendisini kopyalamasını ve enfeksiyonun vücutta daha fazla yayılmasını engelliyor. Böylece virüsü yok ediyor. Antikor ya da seroloji testi, vücudun bu antikorları üretip üretmediğine bakıyor. Bu antikorların tespit edilmesi, kişinin çok büyük ihtimalle yeni tip koronavirüsün yol açtığı COVID-19 hastalığını geçirdiğini gösteriyor. Bazı testlerle bu antikorların miktarı da ölçülebiliyor. Ancak şu an dünyanın bazı yerlerinde kullanılan testler genel olarak antikorun var olup olmadığına bakıyor. Antikor testleri, kan tahlillerine benziyor. Bir miktar kan alınıyor ve daha sonra laboratuvar ortamında bu numunenin antikor içerip içermediğine bakılıyor.
(Nuray Babacan/Hürriyet)