Denizin tuzlu ve açık alanda olması bulaşının az olacağını düşündürmesine karşın koronavirüsün tuzlu suda yaşamadığına dair kanıt olmadığına dikkati çeken Yerenkurul, mutlaka tedbir alınarak girilmesinin önemli olduğunu vurguladı.
Deniz ve havuz gibi sosyal alanlarda alınması gereken tedbirlere değinen Yekenkurul, şöyle devam etti:
"Görevliler ortak kullanım alanına giren kişilere öksürük, nefes darlığı, ateş, burun akıntısı gibi herhangi bir şikayeti olup olmadığını sormalı ve ateşlerini ölçmeli. Korkuluk, basamak, dolaplar, duş, kapı, musluk başlığı gibi aklınıza gelen herhangi bir şeye temastan sonra Kovid-19 bulaşabilir. Eldiven kullanımı el yıkamayı zorlaştırdığı için ve ortam içindeki virüs sayısını el yıkama olmadığından artırabileceği için mecbur kalınmadıkça önerilmemektedir. Eldiven kullanımı yerine herkesin sürekli yüzde 70 alkol veya dezenfektan kullanması ya da ellerini yıkaması daha doğrudur. Ellerini yıkamadan veya dezenfekte etmeden hiçbir şekilde ellerini göz, yüz, ağız, burun gibi bir yerine dokundurmamalıdırlar."
Havuz suyunun dezenfeksiyonunun Sağlık Bakanlığı önerileri doğrultusunda yapılması gerektiğine işaret eden Yerenkurul, "Şahsi havuzlar sadece beraber yaşadıkları aileleri tarafından kullanılmalı, buna rağmen uygun dezenfeksiyon yapılmalıdır. Havlu, bornoz gibi havuz veya deniz eşyaları kendine ait olmalı ve en az 60 derecede yıkanmalıdır. Herkes havuza girmeden önce duş almalıdır. El ve ayak dezenfeksiyonu yapılmalıdır. Ortak eşya kullanımından kaçınılmalıdır. Havuz ve denizde uzun süre kalınmamalıdır. Tuvalet eğitimini tamamlamamış, bez kullanan çocuklar havuz veya denize girdirilmemelidir. Çocukların da sosyal mesafeyi koruması için ebeveynler sorumlu olmalıdır. Dinlenme koltukları ve şezlonglar arası mesafe en az 1,5 metre olmalıdır. Şezlongların yüzleri kumaş olmamalı yıkanabilir olmalı ve her kullanımdan önce yıkanmalıdır. Ödemeler mümkünse temassız ödeme şeklinde olmalı, parayla olmamalıdır." ifadelerini kullandı.