ABD'de kanser üzerine araştırmalar yapan Prof. Dr. Sadık Esener, "(Kanserde) Erken teşhis konusunda çok ümidim var ancak bu, sanıldığı ya da görüldüğü kadar çözülmesi kolay bir problem değil." dedi.
Oregon Sağlık Bilimleri Üniversitesi (Oregon Health Science University) bünyesinde bulunan ve ABD'nin en büyük kanser araştırma merkezlerinden biri olan Knight Kanser Enstitüsü (Knight Cancer Institute) Direktörü Esener, mühendislikten kanser araştırmalarına giden hikayesini ve kanser hakkındaki tespitlerini AA muhabirine anlattı.
İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra yüksek lisansını ABD'deki Michigan Üniversitesinde, doktorasını da California Üniversitesinde "Uygulamalı Fizik" alanında yaptığını belirten Esener, doktora tezini elektronik çiplerin arasında optik bağlantıların yapılması üzerine hazırladığını söyledi.
Esener, California Üniversitesinde Dr. Öğretim Üyesi olarak görev yaptığı dönemde optik depolama üzerine çalışırken mühendislikten kanser araştırmalarına yöneldiğini ve DNA ve biyoloji alanına geçtiğini söyledi.
"Kanserde başarı sağlayacaksak bu erken teşhisle gelecek"
San Diego'daki Moores Kanser Merkezinde kanser nanoteknolojisi birimi kurduğunu ve burada kanser üzerine daha fazla bilgi edindiğini anlatan Esener, "Ancak ileri kanserlerin tedavisinin ne kadar güç olduğunu gördüğümde biraz yaptığımız çalışmalar hakkında sukutuhayale uğradım çünkü gerçekten eğer kanserde bir başarı sağlayacaksak bunun erken teşhisle geleceğine inanmaya ve bu konuda çalışmaya başladım." dedi.
Esener, kanserin erken teşhisi konusunda çalışmalarını sürdürürken Oregon'daki Oregon Sağlık Bilimleri Üniversitesinden Knight Kanser Enstitüsü adında kanser erken teşhis merkezini kurup yönetmesi için teklif aldığını ve California'dan Oregon'a geçtiğini anlattı.
Nanoteknoloji ile kanser teşhisi
Bu merkezde 2016'dan bu yana çalışmalarını sürdüren Esener, "Bu merkezdeki amaç, nanoteknoloji ile ölümcül kanser vakalarını erken teşhis edip ölümcül olmayan kanser vakalarından ayırt etmek. Böylece de 'aşırı tanı' ve 'aşırı tedavi' dediğimiz olayın önüne geçmek." diye konuştu.
Erken teşhis edildiği takdirde kanserin daha az heterojen yapıda olduğuna dikkati çeken Esener, şöyle devam etti:
"Erken teşhis edilirse kanser daha az unsurlu bir hastalık gibi görünüyor. Kanser ilerlediği zaman yüzlerce hastalığa eş değer. Onun için erken teşhisin çok önemli olduğunu düşünüyorum ama başarılı olması için ölümcül ve daha az ölümcül kanser vakalarını ayrıştırmamız gerekiyor."
Esener, ağırlıklı olarak prostat, meme, akciğer, pankreas kanserleri ve lösemi üzerine çalıştığını belirterek, merkezde geliştirdikleri kanser nanoteknolojisi ile kullanılan ilaçların ya da moleküllerin istenilen kanser tümörlerine ulaşmasını sağlamayı hedeflediklerini ifade etti.
"Gittikçe kanser üzerindeki anlayışımız artıyor"
Hangi unsurların daha çok kansere yol açtığını anlayıp önleyici çözümler getirmeye çalıştıklarını da aktaran Esener, şunları söyledi:
"Gittikçe kanser üzerindeki anlayışımız artıyor bu çok olumlu bir gelişme ama aynı zamanda da kanserin ne kadar karmaşık ne kadar zor anlaşılan bir hastalık olduğunu görmeye başlıyoruz. Erken teşhis konusunda çok ümidim var ancak bu, sanıldığı ya da görüldüğü kadar çözülmesi kolay bir problem değil."
"Bilgi yönünden doktorlarımızın eksiği yok belki fazlası var"
Türkiye'deki kanser araştırmaları ve teknolojisi hakkında da değerlendirmelerde bulunan Esener, "Türkiye'deki doktorlarımız gerçekten mükemmel. Geçen sene Antalya'da büyük bir kongreye gitme şansım oldu. Bilgi yönünden doktorlarımızın eksiği yok belki fazlası var diyebilirim. Amerika'da ve dünyada en son geliştirilen tedavi yöntemlerini hemen Türkiye'de de uygulayabiliyorlar." dedi.
Esener, kanser araştırmaları için ciddi bütçeler gerektiğine, bu nedenle ABD'nin kaynaklarıyla öne çıktığına işaret ederek, "Önemli araştırmacılarımız ve gerçekten değişik, güzel konularda da çalışıyorlar ama patent sayısı çıktısına baktığımızda tabii ki ABD'nin, İngiltere'nin belki Çin'in bu konuda ezici üstünlüğü olduğunu görüyoruz." şeklinde konuştu.