Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü'nden Dr. Sedat Gündoğdu tarafından Mart 2018'de Food Additives and Contaminants‘da yayımlanan araştırmaya göre, Türkiye'de satılan 16 farklı markanın sofra tuzu örnekleri incelendi. Örneklerin tamamında ise mikroplastik (5 mm'den küçük plastik parçacığı) bulundu.
EN FAZLA MİKROPLASTİK DENİZ TUZUNDA
Raporda, Türkiye'nin başlıca tuz üretim merkezlerinde üretilen ve Şubat ve Mart 2017 tarihleri arasında piyasadan satın alınıp, incelenen 16 sofra tuzunun marka bilgisine yer verilmese de, örneklerin çeşitleri ve üretim yerleri hakkındaki bilgiler şöyle: 5 deniz tuzu, 6 göl tuzu ve 5 kaya tuzu olmak üzere toplam 16 sofra tuzu örnekleri Çamaltı, Tuz Gölü, Palas Gölü, Seyfe Gölü, Acıgöl, Çankırı, Cihanbeyli ve Aksaray'da üretilmiş. İncelemeler sonucunda en yüksek mikroplastik partikül sayısına deniz tuzunda rastlandı. Rapor sonuçlarına göre, mikroplastik partikül sayısı deniz tuzunda 16-84/kg, göl tuzunda 8-102/kg ve kaya tuzunda 16-84/kg...
Örneklerde polietilen (PE), polietilen tereftalat (PET), poliüretan (PU), polipropilen (PP), polimetil-metakrilat (PMMA), poliamid-6 (PA-6) ve polivinilklorit (PVC) olmak üzere birçok plastik türüne rastlandı. Örneklerin geneline bakıldığında en sık rastlanan plastik türü ise hafif, esnek, ve su ve kimyasallara dayanıklı özelliklerinden dolayı dayanıklı ambalaj malzemelerinde tercih edilen polietilen (% 22,9) ve polipropilen (% 19,2). En yüksek mikroplastik partikül sayısıyla liste başında olan deniz tuzu örneklerinde %25 ile en fazla poliüretana (PU) rastlanırken, göl tuzlarında tespit edilen mikroplastiklerin %35,3'ü polietilen (PE) ve kaya tuzlarındakilerin tamamı polipropilen (PP) oldu.
MİKROPLASTİK PARÇACIĞI TÜKETİYORUZ
Dünya Sağlık Örgütü'nün sağlıklı bir yetişkinin günlük tuz kullanım miktarı olarak 5 gramı önermesine rağmen, bu sayının Avrupa'da 8-11 gram ve dünya genelinde 10 gram, Türkiye'de ise 14,8 ile 18,01 gram arasında olduğunu bilimsel kaynaklara dayandırarak belirtiyor. Bu verilere dayanarak, Türkiye'de bir yetişkin bir yıl içinde deniz tuzu tüketiyorsa 248,5–302,4 adet, göl tuzuyla 202,5– 246,5 adet ve kaya tuzuyla 63,7–77,5 adet mikroplastik parçacığı yutmuş oluyor. Bu sayı, Çin'de 2015 yılında yapılan araştırma sonuçlarının (yılda 1.000 parçacık) altında, ancak 2017'de 8 ülkeden alınan 17 tuz örneği araştırma sonuçlarında belirtilen ortalamadan çok daha yüksek (yılda 37 parçacık).
ENDİŞE VERİCİ
Bu araştırma, Türkiye'de satılan sofra tuzundaki mikroplastik kirliliğinin boyutunu ortaya koyan ilk çalışma. En fazla miktarda mikroplastiğe deniz tuzunda rastlanmış olması da, denizlerdeki plastik kirliliğini gösteriyor. Raporda, deniz tuzunun üretildiği bölgelere ait mikroplastik kirliliği araştırması olmadığı için denizdeki ve deniz tuzlarındaki mikroplastikler arasında bir karşılaştırma yapılamadığı belirtiliyor. Aynı durum göller ve göl tuzları için de geçerli...
Sofra tuzunda mikroplastik kirliliği Türkiye'ye özgü değil. Henüz nispeten yeni bir araştırma alanı olsa da, yapılan tüm uluslararası araştırma sonuçları dünyanın çok ciddi bir mikroplastik kirliliğiyle karşı karşıya kaldığını ve dünyanın neresinde yaşıyorsak yaşayalım tükettiğimiz tuzla bedenimize mikroplastik soktuğumuzu gösteriyor.
21 ÜLKENİN SOFRA TUZLARININ YÜZDE 90'INDA MİKROPLASTİK VAR
Environmental Science & Technology bilim dergisinde 4 Ekim 2018'de yayımlanan yeni bir rapora göre, 21 ülkede satılan 39 farklı marka sofra tuzu örneğinin 36'sında mikroplastik bulundu. Güney Kore Incheon Üniversitesi ve Greenpeace Doğu Asya ofisi tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre, günde 10 gram tuz tüketen bir yetişkin yılda 2.000 kadar mikroplastik parçacığı tüketiyor olabilir. Araştırma için ABD, Almanya, Avustralya, Belarus, Birleşik Krallık, Brezilya, Bulgaristan, Çin, Endonezya, Filipinler, Fransa, Hırvatistan, Hindistan, İtalya, Kore, Macaristan, Pakistan, Senegal, Tayland, Tayvan ve Vietnam'dan sofra tuzu örnekleri alındı. Bu 16 ülke/bölgeden 28 deniz tuzu, 8 ülke/bölgeden 9 kaya tuzu ve 2 ülke/bölgeden 2 göl tuzu örneği incelendi. Sadece Tayvan (rafine deniz tuzu), Çin (rafine kaya tuzu) ve Fransa (güneş buharlaşmasıyla elde edilen rafine edilmemiş deniz tuzu) örneklerinde mikroplastiğe rastlanmadı.
Tuz ve mikroplastik hakkında yapılan uluslararası araştırmalara değinmeden önce, bu araştırmanın birçok ülke ve bölgeyi kapsaması dolayısıyla sofra tuzu kirliliğinin ve plastik kirliliğinin küresel dağılımı arasında ilişki kurması açısından da önem taşıyor. Araştırma sonuçları, Asya kıtasının küresel plastik kirliliğinin sıcak noktası olduğunu ortaya koyuyor. Araştırma sırasında en yüksek mikroplastik oranı ise Endonezya'dan alınan bir deniz tuzu örneğinde bulundu. Endonezya, denizlerde plastik kirliliğine yol açtığı öne sürülen en büyük ikinci ülke konumunda.
İlk sofra tuzunda mikroplastik araştırması ise 2015 yılında dünyanın en büyük plastik üreticisi Çin'de yapıldı. Shangai Üniversitesi'nin araştırmasında 15 farklı markanın deniz tuzu, göl tuzu ve kaya tuzu örneği incelendi. Yapılan incelemelerde, kozmetik peeling ürünleri, diğer kozmetik ürünler, ve plastik şişe parçacıklarından kaynaklanan mikroskopik plastik parçacıklarına rastlandı. En yüksek mikroplastik oranı deniz tuzlarında, ardından da göl tuzları ve üçüncü sırada kaya tuzlarında çıktı.
ÇÖZÜM KÜRESEL DÜZEYDE ÖNLEMLER
Nisan 2017'de Fransa, Birleşik Krallık ve Malezya'dan bilim adamları dört kıta, sekiz farklı ülkeden aldıkları 17 farklı sofra tuzu örneklerini inceledi ve sonuçlarını yayımladı. Avustralya, Fransa, Güney Afrika, İran, Japonya, Malezya, Portekiz ve Yeni Zelanda'dan alınan deniz ve göl tuzu örneklerinin biri
hariç, tamamında mikroplastiğe rastlandı. En çok rastlanılan plastik türü ise polietilen (PE) ve polipropilen (PP) olarak belgelendi. Rapor, plastiğin doğada çözülme sürecinin yavaş olmasıyla bağlantılı olarak, bir ülkenin tuzunda bulunan mikroplastik parçacıklarının başka bir ülkeden kaynaklanabileceğine dikkat çekti ve çözümün küresel önlemler olduğuna vurgu yaptı.
Ağustos 2017'de İspanya'da yapılan ve Nature bilim dergisinde yayımlanan bir araştırma “deniz ürünlerinin telafi edilemez ölçüde mikroplastik ile kontamine olduğu” sonucuna vardı. Bilim insanları İspanya'dan 21 farklı tür sofra tuzunu inceledi ve örneklerin tamamında plastiğe rastladı. İncelenen örneklerde en çok rastlanan plastik türü ise % 83,3 ile PET (polietilen tereftalat) oldu. PET, esnek ve katı ambalajlarda kullanılan bir malzeme olmakla birlikte, tekstil sektöründe de en fazla kullanılan polyester türü.
Nisan 2018'de Amerika Birleşik Devletleri'in Minnesota Üniversitesi ve New York Eyalet Üniversitesi'nden bilim insanları musluk suyu, bira ve deniz tuzunda mikroplastik kirliliği araştırmalarına dair bir rapor yayımladı. İncelenen 12 deniz tuzu örneğinin tamamında mikroplastiğe rastlandı. Deniz tuzu örneklerinde bulunan ortalama mikroplastik parçacığı sayısı 212/kg olarak belgelendi. Araştırmacılar 159 musluk suyu örneği, 12 bira türü ve 12 farklı sofra tuzunu incelenme sonuçları ve tüketim alışkanlıklarına dair bilgilere dayanarak, ortalama bir yetişkinin bedenine sadece bu üç kaynaktan yılda 5.800 sentetik partikül girdiği sonucuna vardı.
1907'de icat edilmesine rağmen plastik bütün gezegeni ele geçirmiş durumda. WWF Türkiye'nin bu yıl yayınladığı Plastik Kapanından Çıkış raporuna göre, küresel plastik üretimi yılda 60 milyon ton ve küresel plastik atık miktarı yılda 27 milyon ton. Türkiye'de ise günde 144 ton plastik atığın denize karıştığı belirtiliyor. Ellen MacArthur Vakfı bu gidişle 2050 yılında denizlerde balıktan fazla plastik olacağı uyarısı yapmıştı. Uluslararası Çevre Hukuku Merkezi CIEL ise on yıl içinde plastik üretiminde yüzde 40'lık bir artış öngörüyor. Plastiğin çözülmesi yüzlerce, binlerce yıl sürüyor ve çözülme aşamasında ise mikro partiküllere bölünerek içtiğimiz su, tükettiğimiz gıdalarla bedenimize giriyor. Plastik sadece bir çevre sorunu değil, aynı zamanda bir gıda güvenliği sorunu...