Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Prof. Dr. Mehmet Perinçek: Filistin davası, Türkiye'nin de güvenlik davasıdır

Siyaset bilimci Profesör Dr. Mehmet Perinçek, “Filistin davası Türkiye'nin de güvenlik davasıdır. Türkiye her zaman Filistin'le birlikte olacaktır ve zaten Türkiye Filistin meselesi olsun ya da olmasın İsrail'in planlarıyla çıkarları çelişmektedir ve buna karşı kendi güvenliği açısından da mücadele etmek zorundadır” dedi.

5 Yıl Önce Güncellendi

2020-06-22 09:48:36

Prof. Dr. Mehmet Perinçek: Filistin davası, Türkiye'nin de güvenlik davasıdır

Rüya Fereyduni /Röportaj

"Ürdün Vadisi ve Batı Şeria'daki yerleşim birimlerini İsrail'e ilhak edeceği" vaadiyle Mart 2020 seçimlerine giren Binyamin Netanyahu şimdi Temmuz ayı başlarında ABD Başkanı Trump'ın sözde barış planı olarak adlandırdığı "Yüzyılın anlaşması"nın adımlarından olan ilhak planını Batı Şeria'da hayata geçirmeyi düşünüyor. Binyamin Netanyahu, Batı Şeria'daki bazı bölgelerin ilhakının Ortadoğu'ya "barış getirebileceğini" iddia etmişti.

Bu karara göre, Ürdün Vadisi ve tüm Yahudi yerleşim birimleri dahil olmak üzere Batı Şeria'nın yüzde 32'nin işgal altındaki topraklara ilhak edilmesi bekleniyor. 

Mehr Haber Ajansı bu konuda Moskova Devlet Üniversite Asya ve Afrika Ülkeleri Enstitüsü misafir Profesör Dr. Mehmet Perinçek ile bir röportaj gerçekleştirdi:
İşte Dr. Mehmet Perinçek'in verdiği yanıtlar:

1- Bilindiği üzere Siyonist Rejim Başbakanı Benyamin Netanyahu Batı Şeria ilhak planını 1 Temmuz itibariyle hayata geçireceğini vaat etmiştir. Sizce Netanyahu'nun senaryosunun arkasında yatan hedefler nelerdir?

Netanyahu 17 Mayıs tarihinde şöyle bir açıklama yapmıştı. Aslında orada niyetini en iyi şekilde ifade etti. İsrail'in egemenlik alanını genişletmenin ve Siyonizm tarihine yeni bir şanlı sayfa yazmanın zamanı geldi demişti parlamento kürsüsünde yaptığı konuşmada.
Açıktır ki ABD'yle birlikte İsrail bölgedeki emperyal planlarını hayata geçirmek istiyor artık. güvenlik vb. gibi yalanlar, bahaneler de ortaya koymuyorlar, tamamen saldırgan yüzlerine açık bir şekilde gösteriyorlar. Fakat buna karşı mücadelenin de haklı olduğunu ve uluslararası uygun olacağını belirtmemiz gerekir.

İsrail'in bu işgalci ve saldırgan politikalarına karşı hatta Birleşmiş Milletler bu israil'in ilhak tehdidinden vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Rusya'nın BM temsilcisi İsrail'in Filistin topraklarını ilhak planı çözüm sürecini baltalar şeklinde açıklama yaptı. Filistin Lideri Mahmut Abbas da İsrail ve ABD ile tüm anlaşmaların sona erdiğini açıklamıştı ve bununla birlikte de Putin'e bir mektup gönderdi ve Moskova'da Filistin İsrail konferansı toplama teklifinde bulundu. Dolayısıyla İsrail'in bu ilhak tehditleri ve işgalci politikaları uluslararası kamuoyunda da ciddi bir tepki yaratmış durumda. Bu da tabii uluslararası planda müttefik potansiyelini arttırmaktadır ve Filistin'in de haklı cephede durduğunu, İsrail'in de işgalci ve haksız tarafta bulunduğunu net bir şekilde göstermektedir.

2- İslam ülkelerinin bu karara karşı çıkması açıktır. Ancak böyle bir durumda birleşmeleri gerekiyor. Size göre bu kararın hayata geçirilmemesinin en iyi yolu nedir?

İlk olarak tabii İslam ülkelerinin bir araya gelmesi çok önemli. Çünkü bu bir taraftan da kutsal bir davadır. Fakat İslam ülkeleri arasında da kaderlerini Siyonist ve Emperyalist güçlerini birleştirmiş olanlar da vardır. En son Birleşik Arap Emirlikleri'nin İsrail'le flörtünü gazetelerden de okuduk basından da açık bir şekilde gördük. Bu bakımdan İslam ülkeleri içerisindeki İsrail'le işbirliği yapan bu güçlerin teşhis edilmesi gerekir ve bunların İslam'la bir alakaları olmadığı da ortaya konulmalıdır. Ama şunu da söylemek gerekir ki İsrail ve Amerikan planlarına karşı mücadelede Filistin'in ve bizlerin müttefik potansiyeli sadece İslam ülkeleriyle sınırlı değildir, çok daha geniş bir ittifak potansiyeli söz konusudur. Çünkü ABD ve İsrail planlarından muzdarip çok geniş bir coğrafya vardır. ABD'nin ve İsrail'in planlarını tehdit ettiği sadece İslam ülkeleri değildir, bunun Rusya'sı da vardır, Çin'i de var, başka İslam olmayan ülkeler de vardır. Mutlaka ve mutlaka ABD ve İsrail planlarıyla çıkarları çelişen ülkeler de bu mücadelede değerlendirilmelidir, ittifak potansiyeli içerisinde görülmelidir. Ne kadar büyük güç yaratılırsa o kadar fazla bu plan engellenmiş olur.

3- Bazı Avrupa ülkeleri Siyonist Rejim'in Batı Şeriya'yı ilhak planını gerçekleştirmesi durumunda Tel Aviv'le ilişkilerini gözden geçireceklerini öne sürmüşler. Sizce bu senaryo gerçekleşirse Avrupa ülkelerinin tutumu Tel Aviv'e karşı nasıl olacak?

Bu çok önemli bir soru aslında. Yukarıdaki cevabımızla da ilişkili, yani bu İsrail'in bu haksız adımları karşısında Filistin davasını çok geniş bir ittifak potansiyeli var, İslam dünyası var, Avrasya ülkeleri var. bunun yanında Avrupa'da artık ABD ve İsrail çizgisinden kopmaktadır. Avrupa hala Emperyalist bir kuvvettir, ama Emperyalist kuvvetler arasında da çelişkiler ve rekabet söz konusudur. Hatta NATO'nun bizzat kendi içinde önemli ayrışmalar vardır. NATO ülkeleri birbirleriyle ayrışmaya başlamıştır ve çok kutuplu bir dünya kurulmaktadır. Bu çok kötü kutuplu dünya içerisinde de Avrupa, artık Amerika kutpunun içerisinde yer almamakta; ondan koparak ayrı bir kutup olarak ortaya çıkmaktadır. Bu da tabii ABD ile Avrupa arasında, Avrupa ile İsrail arasında da bir rekabetin ve  arada sorunların olduğunu bize göstermektedir. Özellikle Trump'ın iktidara gelmesiyle birlikte çok ciddi bir şekilde Avrupa ülkeleri, ABD ve İsrail çizgisiyle çelişen sorunlar yaşamışlardır. Mutlaka ve mutlaka Avrupa'yla bu Avrupa'nın ayrı bir kutup olarak ortaya çıkması, çok kutuplu bir dünyanın kurulması ve Avrupa'nın da artık ABD'nin ve İsrail'in bütün politikalarını onaylamaması Filistin davası açısından bir şanstır ve değerlendirilmelidir.

4- Türkiye'nin Siyonist Rejim'in Batı Şeriya'yi işgal altındaki topraklara ilhak siyasetine karşı tutumu nasıldır?

Türkiye her zaman Filistin halkının yanındadır ve bu Türkiye açısından da bir kutsal davadır. Burada tabii şunun altını özellikle çizmek gerekiyor.
Türkiye açısından İsrail'in planlarına karşı mücadele sadece Filistin halkına yardım etmek amacıyla değildir, Türkiye'nin bizzat kendi çıkarları İsrail'in planlarıyla çelişmektedir. Özellikle İsrail'in ‘Büyük Kürdistan Projesi' bunun yanında PKK, PYD gibi bölücü örgütleri desteklemesi Türkiye'nin doğrudan güvenliğiyle ilgili meselelerdir. Dolayısıyla Filistin davası Türkiye'nin de güvenlik davasıdır. Mesela sadece oradaki kardeşlerimize yardım etmek değil, Türkiye'nin kendi çıkarlarının da doğrudan doğruya İsrail'in bu planlarının engellenmesinden geçtiğini ve Filistin halkının da sadece kendi adına değil, Türkiye adına da orada mücadele ettiğini biz Türkler çok iyi görüyoruz ve İsrail'in bu planlarına karşı Türkiye her zaman Filistin'le birlikte olacaktır ve zaten Türkiye Filistin meselesi olsun ya da olmasın İsrail'in planlarıyla çıkarları çelişmektedir ve buna karşı kendi güvenliği açısından da mücadele etmek zorundadır. Burada da Filistin halkı en ön cephede savaşmaktadır. Buna da Türkiye'nin desteği her zaman sürecektir.

Haber Ara