Kezban Hatemi: AK Partili değilim, sadece...
Ünlü hukukçu Prof. Hüseyin Hatemi’nin eşi Kezban Hatimi kendisi hakkında merak edilen sorulara yanıt verdi.
Oluşturma Tarihi: 2015-08-09 11:32:28
Güncelleme Tarihi: 2015-08-09 11:32:28
Çözüm sürecinin tıkanması üzerine “akil insanlar” olarak geçen hafta yaptığınız çağrıya neden sadece 20 kişi katıldı?
En başından beri farklı düşünen, Türkiye mozaiğini yansıtan bir gruptuk. Açıkçası Gezi olayları “akil insanlar” arasında bir çatlak yarattı. Buna rağmen Kobani'deki 6-7 Ekim olaylarından sonra Başbakan Davutoğlu'nun davetiyle 2-3 fireyle tekrar toplandık. O sırada bazı arkadaşlarımız bu grubun görevinin sona erdiğini, bundan sonra başka gruplar oluşabileceğini söylemişti. Yine de iletişim halinde kalmaya devam ediyoruz.
Hükümet çizgisine yakın kimi isimler, geçen haftaki çağrı metnini “HDP çizgisinde” bulduklarını öne sürerek imzalamak istemedi. Sizin katılmanızın sürpriz olduğunu söyleyebilir miyiz?
AK Parti'den Mehmet Emin Ekmen de vardı. Ben Ermenilerden özür kampanyasına imza atmıştım. Bunu da o kampanyaya benzetiyorum. Biz devlet adına bir şey yapmadık. Kendi vicdanımızın sesine uyduk. Silahların devrede olduğu bir ortamda diyalog yürütülemez. Devlet tabii ki üstün güçtür; silah bırakmaz. Silahı bırakacak olan PKK terör örgütüdür. Devletin “Gel buraya, tamam mı devam mı?” diye sorması gerekiyor. Biz kanın derhal durması gerektiğini iki tarafa da hatırlattık.
‘İNSAN DAĞA DURUP DURURKEN ÇIKAR MI?'
Sizi eleştirenlere ne diyorsunuz?
Bu temasları yaparken “Vatan haini ilan edileceğiz” diye bir endişe taşımadım. Bir-iki kendini bilmezin söylemleri oldu ama önemli değil, sürecin doğasında var. Ben ne yaptığımın farkındayım. Allah'tan başka kimseye hesap vermem. Evlatlarımızın, kardeşlerimizin acısının ortak olduğuna inanıyorum. Sınırda bekleyen cenazeler de beni çok acıtıyor. Aileler evlatlarının dağda kalmasını ister mi? İnsan durup dururken dağa çıkar mı? Onları dağa çıkaran koşulları da düşünmek gerekir. Diyarbakır'ın dışına çıkmamış, sisteme karşı öfkeli, işsiz bir grup genç var. Kardeşi kardeşe vurduran bu kirli kepazeliğin bir an evvel son bulması lazım.
‘BAHÇELİ SÜRECE ZARAR VERMİYOR'
Ya Devlet Bahçeli'nin “akiller”e yönelik sert söylemleri?
Bahçeli'ye hiçbir zaman “Sürece zarar veriyor” gözüyle bakmadım. Bilakis illegal yapılanmaların önünü aldığı, ülkücü tabana ayar verdiği ve gerçek bir devlet adamı duruşuyla durduğu için takdir ettim. Görüşlerimiz uyuşmayabilir ama ben Devlet Bahçeli'yi ciddi bulurum.
"Oğlumun söyledikleri doğru değildi''
"ONU DAHA KÖTÜ DURUMA DÜŞÜRMEMEK İÇİN KONUŞMADIM"
Oğlunuzla yapılan röportajda size dair ağır ithamlar vardı. “Annem beni akıl hastanesine kapattı” demişti. Bu konuda neden hiç konuşmadınız?
Bu beni çok derinden yaralayan bir konudur. “Kendimi savunmak adına oğlumu daha da kötü duruma düşüremem” diyerek sustum. Bu ailevi bir sorundur. Standartların dışında davranmam insanları şaşırttı, öküzün altında buzağı aramaya kalktılar. O röportajı yapanların çok ciddi hasta olduklarına inanıyorum. Oğlumu kullandılar.
Oğlunuzun söyledikleri doğru değil miydi?
Değildi tabii ki. Ben öyle bir insanım ki bağırsaklarıma kadar görebilirsiniz. O kadar entrika yapabilecek bir kadın olsam bu toplumda kaç gün barınabilirdim?
Şimdi oğlunuzla görüşüyor musunuz?
Hayır, görüşmüyorum. Yanlış yaptı. Zaten, bana karşı açtığı davaların hepsi aleyhlerine sonuçlandı. Çoğu davayı da geri çekti. Eşine de dava açtı ama o da çocukları düşünerek hiç konuşmadı. Bu benim özelim, konuşursam oğluma zarar vermiş olurum. O zaten yaptığı şeyin ezikliği içinde. Durmadan görüşmeye çalışıyor ama babası da reddetti. Bizim ondan tek isteğimiz çocuklarına sahip çıkması. Ben kendimi biliyorum. Allah ve yakın çevrem de beni biliyor. Eylemlerim ve yaptıklarım ortada, bu da bana yetiyor. Hepsi Allah'ın takdiridir. Benim de imtihanım budur. Allah başka şeyle utandırmasın. (Bu noktadan sonra Kezban Hatemi ses kaydını kapatmamı istedi ve yaşadıklarını yazılmamak kaydıyla anlattı. Sonra devam ettik...)
Röportaj yayımlanınca ne hissetmiştiniz?
Ben Urfa'da bir toplantıdaydım. Haberin çıkacağını 2 gün önceden öğrenmiştim ama engellemedim.
Röportajdan nasıl haberiniz oldu?
Söylediler. Medyada bilinen bir insanım. Hatta bazıları durdurmaya kalktı ama hiç umurumda değildi. Arsız, hırsız, ahlaksız değilim. “Yargı anne-babayı haklı buldu” diye haberler de çıktı. O haberler çıkınca bile acıdım. Oğlumun düştüğü duruma sadece üzüldüm. Hiç kızmadım. Benim için oldu, bitti, kapandı bu mesele.
Peki, hem bu olay hem de son dönemdeki politik duruşunuz yüzünden gelen tepkiler sizi yıpratmıyor mu?
Bana hiç tepki gelmedi. Hiçbir gazeteci bu konuyla ilgili röportaj yapmak istemedi. İlk defa siz cesaret edip sordunuz. Ben de daha fazla konuşmak istemiyorum.
"AK PARTİLİ DEĞİLİM SADECE ERDOĞAN'I DESTEKLİYORUM"
Liberal çizgiden hükümete yakın bir çizgiye geçtiğiniz için eleştiriliyorsunuz...
Liberalliğimden hiçbir şey bozulmuş değil. Kendimi değme solcudan daha solcu hissediyorum! (Gülüyor) Türkiye solunda kavramlar yer değiştirdi. Cemaatlere karşı sergilediği demokratik tutum nedeniyle Erdoğan'a olan hayranlığım arttı. Yüzyıllardır kin ve nefretle insanların yok sayılmasını engelledi. Bunları bire bir yaşadığım için “Erdoğan” diyorum. Kendisine de söyledim; ben AK Partili değilim, sadece Erdoğan'ı destekliyorum. Beni hiçbir zaman şaşırtmadı ve utandırmadı. Ona yapılanların haksız ve zalimce olduğunu düşünüyorum.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ