Dış Haberler Servisi
Meltem Suat - Timeturk Özel
Bu diplomatik sarsıntının arka planında ne var? İlişkilerde kalıcı bir kırılmaya mı gidiliyor, yoksa geçici bir fırtına mı yaşanıyor? Bölgeyi yakından izleyen dış politika analisti Aydın Sezer'e göre, yaşananlar yapısal kopuştan çok, liderler arası “kontrollü bir küslük” olarak değerlendirilmesi gereken bir süreç.
Sezer, her ne kadar Azerbaycan'ın sert adımları kamuoyunda dikkat çekse de, iki ülke arasındaki karşılıklı bağımlılığın ve enerji ortaklıklarının bu gerginliği belli bir sınırda tutacağını düşünüyor. Türkiye ile Azerbaycan ilişkilerinde daha önce yaşanan benzer kırılganlıkların da altını çizen Sezer, bu gelişmeleri yalnızca Moskova-Bakü hattıyla değil, bölgedeki genel denklemler ve özellikle Ermenistan barış süreci bağlamında da okumak gerektiğini vurguluyor.
Röportaj: Aydın Sezer ile Rusya-Azerbaycan ilişkilerinde son durum
Kremlin, Rusya ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerde zor bir dönemden geçildiğini açıkladı. Sizce bu açıklamanın gerisinde ne var?
Bu tür açıklamalar istisnai açıklamalardır. Kremlin sözcüsünün, Azerbaycan'la ilişkilerin zor bir dönemden geçtiğini açıklaması her şeyden önce iki ülke ilişkilerinde liderler düzeyinde bir küslüğün yaşandığını bize gösteriyor. Bu, yapısal bir kopuştan çok, dönemsel bir kırgınlık olarak okunmalı.
Azerbaycan'ın Ermenistan'la barış görüşmeleri sürecinde Rusya'yı dışarıda bırakma isteği bu gerilimin nedeni olabilir mi?
Azerbaycan'ın Ermenistan'la yürüttüğü barış görüşmelerinde Rusya'yı dışarıda bırakmaya çalıştığı bir süredir biliniyor. Özellikle Batı'nın arabuluculuğunda ilerleyen görüşmeler, Rusya'da hoşnutsuzluk yarattı. Ancak Kremlin'in bu konuda verdiği mesajlar dikkatli biçimde analiz edilmeli. Bu gerilim, Moskova'nın Kafkasya'daki rolünün yeniden tanımlanması talebinin bir yansıması olarak da okunabilir.
Peki bu süreç Türkiye'yi nasıl etkiler?
Türkiye açısından bu durum karmaşık. Türkiye, Azerbaycan ile stratejik müttefik ama aynı zamanda Rusya ile çok sayıda konuda iş birliği yapıyor. Türkiye'nin hem Rusya'yı hem Azerbaycan'ı küstürmeden bu diplomatik süreci yönetmesi gerekiyor. Aksi takdirde Türkiye'nin Güney Kafkasya'daki dengeleri koruma kabiliyeti zayıflayabilir.
Aliyev neden bu restleşmeye gidiyor? Bu tavırların iç politikaya yönelik bir yönü olabilir mi?
Elbette. Azerbaycan'daki mevcut iktidar, iç kamuoyuna güçlü ve bağımsız bir lider profili sunmak istiyor. Rusya karşısında dik duruş sergileyen bir lider figürü inşa edilmek isteniyor olabilir. Ayrıca Türkiye ile geliştirilen yakın ilişki de Azerbaycan yönetimine bu konuda cesaret veriyor.
Rusya'daki Azerbaycan vatandaşlarına yönelik baskınlar bu süreci nasıl etkiler?
Bu olaylar iki ülke ilişkilerinde önemli kırılmalara neden olabilir. Ancak Kremlin'in açıklamasında “yasaları çiğneyen herkes yargılanır” vurgusu, olayın kriminal bir çerçevede tutulmaya çalışıldığını gösteriyor. Bu da, ilişkilere kalıcı bir zarar verilmemesi için dikkatli davranıldığını düşündürüyor.
Azerbaycan'ın AZAL kazasını uluslararası yargıya taşıma tehdidi ciddi mi sizce?
Bu adım, Azerbaycan'ın mevcut gerilimi hukuki zemine taşıyarak uluslararası kamuoyunun desteğini alma stratejisinin parçası olabilir. Ancak Kremlin bu konuda oldukça soğukkanlı. Resmi kararları bekleyeceklerini söylemeleri, doğrudan karşılıklı restleşmeden kaçındıklarını gösteriyor.
Son olarak, sizce bu kriz kalıcı mı?
Hayır, bu tür gerilimler daha önce de yaşandı. İki ülke arasındaki ilişkiler oldukça derin. Ticaret, enerji ve güvenlik alanındaki bağlar, bu tür krizlerin büyümesini önlüyor. Bu sürecin de zaman içinde soğuyacağını, diplomasiyle aşılacağını düşünüyorum. Ancak bu yaşananlar, Kafkasya'daki dengelerin ne kadar hassas olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Yorum Yap