Ayhan Sefer Üstün Meclis'te 4 yıl İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığı yaptı. Bu göreve getirilmesinde hukukçu kimliğinin yanı sıra İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) kurucularından olması da etkiliydi. Üstün şimdi de partisi tarafından 12 Eylül tarihindeki kongrede oluşturulan İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı'na getirildi. Ancak asıl merak edilen insan hakları konusunda yaptıklarıyla övünen 14 yıllık bir partinin neden bunca yıl sonra böyle bir genel başkan yardımcılığı kurduğu. Üstün bu ihtiyacın nedenini, çözüm sürecini, Türkiye'nin 90'lara dönüp dönmediğini, Cizre'de yaşananları ve Alevi açılımını Üstün Al Jazeera'den Didem Özel Tümer'e anlattı.
Partiniz geçen hafta kongresini tamamladı. Sizce kongrede öne çıkan neydi?
Bu kongre, bir tazelenme kongresi oldu. Merkez Karar ve Yönetim Kurulu'muzun (MKYK) 31 üyesi ilk kez kurula girdi. Bunun dışında MYK'da çok ciddi değişiklik yapıldı, 11 yeni isim girdi. Bir defa kadro açısından AK Parti kendisini tazelemiştir.
Bir de bu kongrede yeni kurumlar kuruldu. Bunlardan biri benim öteden beri aslında Meclis'te de kurulmasını savunduğum Siyasi Etik Komisyonu. 2006 yılında bu konuda bir kanun teklifi vermiştim. Benzer bir yapının partide kurulmasını çok savundum.
Siyasi Erdem ve Etik Komisyonu'nun kurulması Türk siyasi tarihinde ve AK Parti tarihinde çok önemli bir dönüm noktası olacak.
Nasıl olacak?
AK Parti yolsuzluklar, yasaklar ve yoksullukla mücadele edeceğim diye yola çıktı. Ama bazen haksız ithamlardan, bazen de söylentiden, yolsuzluklar konusunda farklı bir algı ortaya çıktı. Bunu önlemenin en etkin yollarından bir tanesi böyle bir kurulu kurmaktı.
Bunun iki yönlü faydası olacak. Bir, gerçekten böyle olaylar varsa bunları ortaya çıkaracak. Siyasi erdem ve etiğe aykırı davranışlar varsa, daha ceza hukukunun kapsamına girmeden, işin etik, ahlaki boyutunda bu kurul meseleye resen veya şikayet üzerine el atacak.
Muhatabına ‘kardeşim varsa böyle bir şey, yapma bunu. Kendine zarar veriyorsun, partimize zarar veriyorsun' diyecek. Veya bazen öyle bir dedikodu yayılıyor ki, insan kendisini kurtaramıyor. O zaman belki de kendisi müracaat edecek, ‘Benim hakkımda böyle bir iftira atıldı, gelin inceleyin, varsa var deyin, yoksa yok deyin.' diyecek. O zaman yoksa bir şey, kişiyi aklama, temize çıkarma yönünden de bir sonuç olacak. Lüzumsuz dedikodular sona erecek.
Bu kurul kurulduktan sonra fısıltılar azalacaktır. Fısıltı yanlış ise fısıltıyı çıkaranlar sorgulanacaktır.
Kimlerden oluşacak bu kurul?
Kurul, incelemesini bir rapor olarak genel başkanımıza sunacak. Doğrudan genel başkana bağlı olacak. 40 yaşını doldurmuş, en az beş yıl üyelik yapmış ve aktif görevi olmayan insanlardan, objektif davranacağını düşündüğümüz insanlardan seçilecekler. Daha kurulmadan bence etkilerini göstermeye başlamıştır. Kurulduktan sonra çok önemli görevler ifa edecektir.
Fabrika ayarlarına dönüşün unsurlarından biri mi bu?
Bir tanesi bu. Kongrenin iki önemli sonucundan biri kadro yenilenmesi, diğeri de kurumsal yenilenme. Kurumsal yenilenmenin birinci ayağı Etik Kurul'unun kurulmuş olması. İkinci ayağı da iki yeni genel başkan yardımcılığı kurulması.
AK Parti'de 14 yıllık kurumsal geçmişten sonra İnsan Haklarından Sorumlu bir genel başkan yardımcılığı oluşturulması dikkat çekici. Neden şimdi buna ihtiyaç duyuldu?
AK Parti'nin 13 – 14 yıllık dönemini tarif et deseniz, reformist bir parti ve hükümetler dönemi derim. Bu reformlar değişik alanlarda yapıldı. Ekonomi, şehircilik, çevre…Ama bunun en önemli ayağı demokrasi, insan hakları ve özgürlük, hukuk alanında yapıldı. Türkiye'de daha düne kadar Devlet Güvenlik Mahkemeleri, sıkıyönetim vardı. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hayaldi. Son 13 yılda devrim diyebileceğimiz adımlar atıldı.
RÖPORTAJIN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ