FAHRETTİN DEDE | TIMETURK
Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesinin üzerinden neredeyse 1 ay geçti ama dünya gündemindeki sıcaklığını halen koruyor. Konuyu Suudi Arabistan'dan bir isimle Prof. Dr. Jamel Akbar ile konuşmak istedim, randevulaştık ve buluştuk. Ancak Prof. Dr. Akbar, güncel siyasetten daha ziyade, işin teorisini konuştu. Ortaya da bu röportaj çıktı.
Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesiyle başlayalım... Ne oldu? Ne mesaj verildi bu cinayetle?
Haberleri basına yansıdığı kadarıyla takip eden biri olarak konuşabilirim... Ve ekleyeceklerim, yeni şeyler olmayacak. Zaten siz de takip ediyorsunuz. Takip ettiğim kadarıyla bir gözlem olarak, muhaliflere mesaj verilmiş; “Sizin de başınıza aynı şey gelir” diye... Bir başka gözlem, Türkiye'nin gelişmesinden rahatsız olan başka devletler harekete geçtiler. 15 Temmuz'da darbe girişimini denediler, sonra parasını değersizleştirmeye çalıştılar. Son olarak da Kaşıkçı'yı öldürerek Türkiye'ye komplo kurdular.
Başka devletlerden kasdınız ne? Suudi Arabistan mı Amerika Birleşik Devletleri mi?
Bilemem. İstihbarat görevlisi değilim, şu şu devlet diye bir işarette bulunamam. Duyduklarımızı anlatıyorum. Duyduğumuz başka bir şey; aynı şekilde Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan istihbaratına yakın olduğu biliniyor. Bazı skandalların da olduğu hatıralarını yazabilir. O yüzden öldürülmüş olabilir. Belki de Suudi Arabistan'ın resmi anlatımı doğrudur. Suudi yetkilileri izlediğinizde de sürprize uğradıklarını görüyorsunuz.
BİR ARAP OLARAK 1967'DEN BERİ O SORUYU CEVAPLAMAYA ÇALIŞIYORUM!
Ama bunları boşverelim. Ben güncel siyasete girmek istemiyorum pek fazla. Benim hedeflerim başka...
Nedir hedefiniz?
Benim çocukluğumdan beri peşinde olduğum bir soru var: “Neden müslümanlar geri kaldı?” Bu soruyu 1967 (Arap ülkelerinin İsrail'e karşı büyük bir yenilgi aldığı Nekse) yılından beri soruyorum. 1967 yılında 16 yaşımdaydım. Babam Silahlı Kuvvetler'de subaydı. Ve çok üzüldüm. O günden beri “İsrail gibi küçük bir devlet, nasıl bu kadar ülkeyi yenebildi?” sorusunu cevaplamaya çalışıyorum. Fakirlik, cehalet, geri kalmışlık; bunun sebepleri.
Cevabını bulabildiniz mi sorunuzun?
3 ana başlık halinde cevaplıyorum, şimdilerde bu soruyu. İnsanın Rabbiyle ilişkisi; nasıl namaz kılıyor, nasıl oruç tutuyor. İnsanın insan ile ilişkisi; insanlara davranışı, yalanı, çalıp çırpması. Ve insanın devlet ile ilişkisi; devletin kaynakları ve insanın hukuku... Alimler ilk iki soruya odaklanıp üçüncüsünü bırakıyorlar genelde. Otoriteye yakın alimler de vatandaşların hukukunu alıp devlete veriyorlar. Bu yüzden de devletin yetkileri alabildiğine geniş Arap ülkelerinde. Bu yüzden de bütün devletler; ki bu devletlerin tamamı bana göre görevlendirilmiş ülkelerdir...
ARAP ÜLKELERİNİN TAMAMI VAZİFELENDİRİLMİŞ DEVLETLERDİR!
Görevlendiren kimdir bu devletleri?
Tek kelimeyle; Batı. Arap ülkelerinde Batı'yı razı etmeyen hiç bir hükümet kalıcı olamıyor. Onlar için basit bir konu. Bu yüzden bu konuyla ilgileniyorum. Ve göreceksiniz bütün bu devletler yıkılacak.
Ne zaman yıkılacaklar?
Şu tarihte yıkılacaklar diyemem size. Ama yıkılacaklar. Bilinçlenme savaşı yürütüyoruz. İnsanlar bilinçlendiği zaman Allah (cc) bu halkları ayağa kaldıracak. Müslüman halkların ayağa kalkması sadece müslümanların faydasına değil, aynı zamanda bütün yer kürenin faydasına olan bir şeydir. Bu kapitalist sistemi kaldırıp yerine sosyalizmi, komünizmi istediğiniz sistemi getirin, yeryüzündeki kirlenmişlikleri bitiremeyeceksiniz. Tıpkı şimdiki gibi artarak devam edecek. İslam'ı bir hukuk olarak yaşamadığınız müddetçe çareyi bulamayacaksınız. Tabii, İslam hukukundan bahsetmişken, Müslümansın ya da müslüman değilsin, içki içersin ya da zina edersin, bunlar başka mevzular. Ana felsefeden bahsediyorum. Dünya o kadar kötü bir halde ki bugün; İsveç ya da İsviçre gibi yaşamak için 5 tane dünyaya ihtiyaç duyuyoruz şu anda. İşte bu yüzden İslam, insanı özgürleştiriyor. İslam, insanı özgürleştirerek Allah'a kul ediyor, başka sistemler ise başkalarına kul köle ediyor. Kast sistemi var dünyada. Üst sınıf, başkalarının da hakkını tüketiyor.
ARAP ÜLKELERİ REFORM POLİTİKALARINDA BAŞARISIZ OLACAK
Az önce dikkatimi çekti. “Muhaliflere mesaj verildiği söyleniyor” dediniz. Peki siz mesajı aldınız mı?
Yok. Ben evvelâ kendimi muhalif olarak tanımlamıyorum. Benim hedefim reform. Arap ülkeleri bir reform siyaseti izlemiyor. Belki reformlara niyet ediyorlar ama hata ediyorlar. Başarısız olacaklar. Bunu daha önce açıkladım. Kur'an-ı Kerim'de içinden geçtiğimiz süreçler anlatılmıştır. Yani dolayısıyla bu siyasetler, kalkınmaya götürmez Arap halklarını... Avrupa ülkelerinin hiç birinin yıllarla anlattıkları vizyonu yok ama ilerlemiş ülkeler. Şimdi sen bu vizyonu dillendirip ilan ediyorsun, piyasadan parayı çekip oraya kanalize ediyorsun, diğer taraflar gelişemiyor. Gelişmeyen bölgelerde de tüketim yavaşlıyor, cehalet, fakirlik, zayıflık, fuhuş her şey artıyor. Bunlar için polis istihdam edip cezaevleri inşa ediyorsun. Bu böyle olmaz.
İslami hukuktan bahsediyorsunuz ama Arap ülkelerinde bile halklar şeriat kelimesini çok duymak istemiyor mu sanki?
Çünkü korkuyor insanlar. Akıllarına sadece DAEŞ geliyor.
Neden korkuyorlar. Mesela Peygamberi sorduğunuzda herkes seviyor ama onun hukukundan bahsettiğinizde aynı tepkiyi alamıyorsunuz.
Başta medya kuruluşları olmak üzere İslam hukukuna saldırdılar. Medya kuruluşları insanların zihnine bu algıyı oturttu.
HAKKINI ALAN İNSANIN DEĞERİ DE ARTAR
Neden geri kaldı İslam dünyası? Bu soruyu bir daha sorayım...
Bizim kendimize bakmamız lazım. Eleştiri kültürünü artırmamız lazım. Eleştiri çok önemli. Cemal Kaşıkçı'yı önemli kılan da eleştirisidir. Pek tabii sadece eleştiri değil. En önemli sebep, insanların hukuktan payına düşeni almaması. İnsanın kıymeti yok. Ortada iki kavram var: Değer ve hukuk. Hakkını, hukukunu alan insanın değeri de artar. Hukuku olmayan insan değerlerinden de uzaklaşır. Kadın genelevde çalışıyor. Neden? Hayat şartları, ona itmiş. Mizacı ona uygun olmamasına rağmen bu kötü işi yapıyor. Neden mecbur kalıyor? Çünkü bütün kaynakları elinde tutan devlet, bu kaynakları kendi dar çevresindeki insanlara dağıtıyor. Mesela iskân konusu... Hatta ben de sırf bu yüzden Suudi Arabistan'dan çıkmak zorunda kaldım.
Hakkaten neden Suudi Arabistan'dan ayrıldınız?
“Araziyi ihya etmek” başlığıyla bir video çektim. İslam'da arazi temellük edilmez. İhya etmediğin hiç bir araziyi sahiplenemezsin. Çölde, ormanda veya başka bir yerdeki bir araziyi düşünün, onu sahiplenmeniz onu ihya etmenize bağlıdır. Devletse “Bu arazi devletin muvafakati olmaksızın ihya edilemez” diyor. Sonra arazi kıymetleniyor. Özellikle Suudi Arabistan'daki iskân krizi büyük. Suud vatandaşlarının yüzde 60'ından fazlası yaşadıkları eve sahip değiller. Kira ödemek zorundalar. Her yer arazi ama aynı zamanda arazi pahalı. Bu konuyu ele alan bir video ve genel olarak da çalışma yaptım. Arazi tekelleştirilmiş. Devlete yakın olan emirler, bakanlar, devlet adamları, arazileri yatırımcılara veriyor ve kıymetleniyor. Oysa ki bedava olması gerekiyor.
Peki sonra ne oldu? Size bir tehdit ulaştı mı Kral çevresinden?
Sonra dostlar nasihat etti, “Ülkeden ayrılmalısın” diye... Bir tehdit gelmedi, ben de kendimi muhalif olarak addetmiyorum zaten. Suudi Arabistan'ı soruyorsunuz ama Mısır'daki durum daha kötü...
MISIR'DA ASKERÎ KOMÜNİZM UYGULANIYOR
Ne açıdan?
Mısır'da şu anda asker, her konuda tekel vaziyette. Her şeye asker karar veriyor. İnsanlar ancak rüşvetle işini yaptırabiliyor. Mısır'da şu anda komünizmin bile en kötü hali uygulanıyor. Askerî komünizm var. Rusya'da, komünizm sivil bir devlet eliyle uygulanıyordu, Mısır'daki askerî komünizm. Bu yüzden Mısır'ın çöküşü hızlı olacak. Mısır'daki askerî yönetim altında fakirlik giderek artıyor ve daha da artacak. İşte genel olarak devletler, yere hükmetmeye çalışıyor. Servet yerde. Petrol yerde, arazi yerde, ziraat yerde, gözlüğün camı kumdan, kum yerde. Üretimle yerden çıkardığımız şeyi değerlendiriyoruz. Sense devlet olarak her şeyi yasaklıyorsun. Türkiye kalkınmaya başladı. Nasıl kalkındı? Özgürlükleri artırarak... O yüzden farklı türde devrimler düşünmek lazım. İnsanlar protesto etmekten korkuyorlar. Çünkü protesto edenler öldürülüyor. Dolayısıyla protestoyu her yere taşımak lazım. İnsanların hakkını alması lazım. Balığı tut ve ye! İnsanlar özgürlüğün tadını aldığı zaman vazgeçmez.
DİKTATÖRLER KENDİLERİNİ KURTARMAK İÇİN GEREKİRSE SOYKIRIM YAPARLAR
Bunu mu öneriyorsunuz?
Devrim bayrakları her yerde dalgalanmalı... Durum şu anda eskisinden çok daha kötü. Çünkü askerler ve diktatöryal yönetimler devrim gerçekleştiği takdirde kendi sonlarının idam olacağını görüyorlar. 2011'de fülûl olarak ayakta kaldılar. Şu anda protestocuları katletmekte bir an bile tereddüt etmiyorlar. Çünkü kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar. Gerekirse soykırım!
Prof. Dr. Jamel Akbar, Fahrettin Dede'ye konuştu.
MÜSLÜMANLAR SİLAHLANIRSA ÖNÜNE GELEN ASKER DARBE YAPAMAZ!
Mısır'ı anlattınız ama Suriye'de ne oluyor, ne olmalı...
Suriye'de durum kördüğüm olmuş vaziyette... Yıllarca BAAS yönetiminin etkisi altında yaşamış bir halktan söz ediyoruz. Bir başka sebep de mücahidlerin bağlı olduğu askeri otoriteler var. Sahadaki duruma askeri liderler karar veriyor. Bütün bu başarısızlığın sebebi ne? Mücahidler namaz kılıyor, oruç tutuyor ama savaş konusunda İslami hükümleri uygulamıyorlar. Ganimet, savaşanlar arasında paylaştırılır. Hazreti Peygamber (sas)'in yaptığı gibi... Ganimet, şu anda otoritenin elinde, dağıtılmıyor. Suriye'de savaşanlar maaşlı asker. İslam'da savaşmak ibadettir, maaşlı bir iş değildir. Aynı şekilde askeri liderlerin seçilmesi gerekiyor. Maaşlı olarak liderden maaş aldığı zaman, belki de o para başka bir ülkeden geliyor ve onların menfaatlerine göre iş yapmanız gerekir. Hazreti Peygamber, müslümanlara silahlanmalarını tavsiye etti. Müslümanlar, silahlı olursa önüne gelen asker de darbe yapamaz.
Yani liberalleşmeden, demokratikleşmeden, özgür düşünmeden bahsettiğimiz 21'inci yüzyılda çözüm daha fazla silahlanmak mı?
Bunu ben söylemiyorum. Hazreti Peygamber'in (sas) emri! Hazreti Peygamber döneminde böyleydi. Askerî olarak güçlü olursanız kazanırsınız. Cezayir nasıl özgürleşti? Müslümanlar, Fransızları kovmayı bir ibadet olarak gördükleri zaman, Cezayir özgürlüğüne kavuşabildi. Türkler de silah kullanmayı iyi bildikten sonra hiç bir milletten ya da işgalden korkmazlar.
ARAP ÜLKELERİ APTALLIKLARINDAN BİRBİRLERİNE KOMPLO KURUYOR
Körfez'den Suriye ve Mısır'a kadar Arap dünyasına baktığımızda şu an bütün Arap ülkelerinin birbirine komplo kurduklarını görüyoruz. Bunun sebebi nedir?
Aptallık! Bütün bu ülkeler vazifeli, vazifelendirilmiş dedim... Kendi adlarına değil, Batı adına çalışıyorlar. Halklarının hayrını değil kendilerinin koltukta kalmasını önemsiyorlar. Hedef, halkların mutluluğu değil ki!
Bugün Körfez kimliğinin bütün Arap kimliğine galebe çaldığını görüyoruz. Körfez'deki bir kaç milyonluk ülkeler 100 milyonluk Mısır'a kültür, medeniyet, siyaset, tarih açısından üstün olabilir mi? Böyle bir şey mümkün mü?
Evvelâ bütün Körfez, kötü insanlardan oluşmuyor. Yüzde 1-2'lik trol kesimi var. Onlar yapıyor. Hayır üzerine olan ise susuyor. Arap Baharı başlayıp hızla yayıldığı zaman körfez rejimleri demokrasinin kendi ülkelerine de geleceği düşüncesiyle varını yoğunu buna karşı harcadı. Halklar susmaz. Yani Mısır'ı zabt altına alabileceklerine inanıyorlar. Bu imkânsız. Tarih akıyor. Dubai'de bir şey üretilmiyor bugün. Sadece makyaj! Fasitler için dünyaca ünlü bir şehir.
Bir de bütün Arap ülkelerinin yanında özellikle Körfez'de Türkiye düşmanlığı görüyoruz. Ne Tayyip Erdoğan'ı, ne de dedelerini seviyorlar. Sebebi nedir?
Bu sorunun tek bir cevabı yok. Sorunun bir tarafı okullardaki eğitime uzanıyor. Burada Arapları kötüleyenler orada da Türkleri kötületti. Benim ilkokuldan itibaren des aldığım tarih hocaları Suudi değillerdi ama onlar da Türkleri kötülediler. Geri kalmışlığın sebebinin Türklük olduğunu söylerlerdi. 400 yıl boyunca Arap ülkelerinin kaynaklarının İstanbul'a aktarıldığı öğretildi. Yani ırkçılıktan fayda yok. Arapçılık yaparsanız Türkleri kötülersiniz, Türkçülük yaparsanız Arapları kötülersiniz.
KİMDİR?
Suudi Arabistanlı akademisyen Jamel Akbar, mimarlık konusunda akademik çalışmalarda bulundu. Lisansüstü çalışmalarını ABD'deki MIT'de tamamlayan Prof. Dr. Jamel Akbar, ayrıca İslami bilinçlenme konusundaki çalışmalarıyla tanınıyor.
