Dolar

34,8715

Euro

36,6851

Altın

3.020,07

Bist

10.108,10

Kurtulmuş'tan 'Ahlaksız teklif' tepkisi

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun CHP, MHP ve HDP'deki isimlere bakanlık teklifi götürmesine ilişkin, 'Bir koalisyon kurmuyoruz. 'Ahlaksız teklif' siyasi bir zırvadır. Ahlaksız bir teklif falan değil, zorunlu bir teklif söz konusudur' dedi.

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-08-27 19:13:39

Kurtulmuş'tan 'Ahlaksız teklif' tepkisi

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, TGRT Haber ve İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar'ın gündeme ilişkin sorularını cevapladı. MHP Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş'in Başbakan Davutoğlu'nun bakanlık teklifini kabul etmesiyle ilgili soruya Kurtulmuş, "Türkiye demokrasi tarihimizde bir ilki deniyoruz. Bir koalisyon hükümeti vakti içerisinde kurulamadığı için 45 günde kurulamadığı için Türkiye bir erken seçime götürülüyor. Cumhurbaşkanımızın yetki ve sorumluluğu dahilinde götürülüyor. Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu da genel başkan sıfatıyla bir milletvekili sıfatıyla kabineyi seçim hükümetini kurmakla atanıyor. Atanmış bir başbakan olarak bu süreci yürütüyor. Dolayısıyla karşımızda anayasanın çok açık bir şekilde belirlediği ve Türkiye geçmiş dönemlerde yaşandığı gibi bir takım siyasi belirsizlikler içerisine girmesin diye hem Cumhurbaşkanı'na bir yetki ve sorumluluk olarak verdiği, hem Cumhurbaşkanı'nın yetkilendirdiği Başbakan'a da anayasal bir zorunluluk ve sorumluluk olarak tevdi etmiş olduğu bir süreçle karşı karşıyayız. Bu sürecin içerisinde Sayın Başbakanımız partilerin kendi kotasına düşen sayıları tespit etti. Büyük Millet Meclisi Başkanımızın bildirmesi üzerine. Bu sayılar üzerinden de çok titiz bir çalışmayla AK Parti'den CHP'den, MHP'den, HDP'den hangi isimler olabilir bunlara bireysel olarak teklif götürüldü" diye konuştu.

"AHLAKSIZ BİR TEKLİF FALAN DEĞİL, ZORUNLU BİR TEKLİF SÖZ KONUSUDUR"

Başbakan Davutoğlu'nun bakan isimlerini kamuoyuna deklare etmesinin ardından bu partilerin önüne isimlerin geçmesinin engellendiği veya 'ahlaksız teklif' şeklindeki yorumların ve yolda yöntemde anayasal zorunluluk olmasına rağmen bir hatanın olup olmadığı sorusuna Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Hayır tam tersine anayasanın amir yükümleri uyarınca siyasi nezaket içerisinde şeffaflık ve açıklık içerisinde Sayın Davutoğlu gayet güzel şekilde yürütüyor. Hiçbir problem yok. Bu anlamda da başından itibaren kendisine Cumhurbaşkanımız tarafından görev tevdi edildikten sonra yapmış olduğu basın toplantısında da hangi yol haritası içerisinde hareket edeceğini çok net bir şekilde ortaya koydu. Güneş Motel meselesi gibi bir takım uygulamalar asla olmayacağını yani Güneş Motel uygulaması olur; siz koalisyon için sayınız yetmezse başka partilerden milletvekili ayartır ve koalisyon kurarsınız. Bir koalisyon kurmuyoruz. Bunun altının özellikle çizilmesi lazım. Bir koalisyon kurulmuyor. Koalisyon kurulamadığı için zorunlu olarak erken seçim hükümeti kuruluyor. Bunu yaparken de Sayın Davutoğlu güle oynaya bu süreci yürütüyor değil. Bir anayasal sorumluluk ve zorunluluk olarak kendi uhdesine bu görev verildiği için yapıyor. 'Ahlaksız teklif' siyasi bir zırvadır. Ahlaksız bir teklif falan değil, zorunlu bir teklif söz konusudur. Bu anlamda partilere düşen kontenjanlar kadar, partilere teklif edileceği açıkça ilan edilmiştir. Burada yazılı olarak teklifler yapılarak son derece nezaketli bir şekilde bu süreç sürdürülmüştür. Bu teklif edilen 11 isim içerisinde 7 tanesi teklifi kabul etmemiş, 4 kişi de teklifi kabul etmiştir. Mesele bu kadar açık bu kadar basit bir gerçektir. Burada HDP, CHP, MHP arasında bir koalisyon çalışması tekraren ve açıklıkla ifade etmek istiyoruz ki söz konusu değildir. Partiler arasında bir koalisyon değil, Türkiye hükümetsiz kalmasın diye Türkiye'yi erken seçime götürecek bir geçici hükümet kurulması söz konusudur. Sayın Davutoğlu da bununla görevlendirilmiş bir atanmış bir Başbakan olarak bu süreci yürütüyor. Teklif ettiği isimler de Sayın Türkeş MHP'den kabul etti, HDP'den gelen bilgiye göre de 3 kişi resmen kabul etti. Dolayısıyla 11 kişiden 4 tanesi kabul etmiş oldu. Kendilerince onlar da kendilerine tevdi edilen anayasal sorumluluğu yerine getiriyorlar. Burada tam tersine ne yapılan teklif ahlaksızdır, ne teklifin kabul edilmesi ahlaksızdır. Tam tersine teklif edilen bu isimlerden kabul edenler kendilerine anayasal çerçevede tevdi edilen bir sorumluluğun altına gireriz diyor. Her şey prosedüre uygun bir şekilde sürüyor. Hiçbir olumsuzluk yoktur, hiçbir art niyet yoktur. Hiçbir şekilde sürecin arkasından dolanma niyeti yoktur. Açık, net, şeffaf görev alındıktan sonra Sayın Başbakanımızın bildirdiği çerçevede, kamuoyu ile paylaştığı çerçevede süreç işlemektedir. Vakit dolduğu zamanda kabine bütünüyle ilan edilerek geçici hükümet geçici seçim hükümeti anayasanın kendisine vermiş olduğu sorumluluğu yerine getirecektir. Ancak bu geçici seçim hükümeti olmakla birlikte diğer bütün hükümetler gibi meşru, sorumluluk sahibi ve görevinin başında olan bir hükümet olacaktır. Bu hükümetin yapması gereken her işi yapmakla muktedir atması gerektiği her türlü adımı da atmaya muktedir olduğunu da herkesin bilmesi lazım. Buralarda bir boşluk ortaya çıkmasın diye 1980 öncesindeki siyasetin bir takım olumsuz tecrübelerinin sonucu olarak 82 Anayasasında bu konu getirilmiş ki uzun aylar süren bir hükümet boşluğu olmasın hükümetsiz kalmakla Türkiye bir risk altına girmesin ve seçim hükümeti de nihayetinde tarafsız ya da herkesin sorumluluğunu üstlendiği bir hükümet olarak ülkeyi seçime götürsün."

"ALLAH AŞKINA NEYE ‘EVET' DİYECEKSİNİZ"

HDP'nin bakanlık pazarlığı yapmayacağı açıklaması hatırlatılarak, "AK Parti-HDP el ele hükümeti kurdular ve Türkiye'yi seçime götürülüyor" ifadelerinin çok dillendirildiğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, "Bir seçim kampanyası var. Seçim kampanyasında partiler birbirlerine her türlü sözü söyler. Her türlü maalesef bir kısımda ayak oyunları, bir kısım da kasaba politikaları anlamına gelecek olan bir takım işler yapılır, geçmişte de yapıldı, bundan sonra da yapılacak. Bu başka bir şey buna gerekli cevabı veririz. En net en uygun cevabı veririz. Ama sonuçta Türkiye'nin bir realitesi var. Türkiye hükümetsiz kalmayacağına göre geçici hükümetin 2 aylık 1 Kasım'a kadar olan süre içerisinde görevini yapması zorunluluk olduğuna göre dolayısıyla bu kabine kurulacak. Sayın Genel Başkanımız Başbakanımız gerçekten çırpındı. Dedi ki; ‘Gelin hiç olmazsa parlamento içerisinden bir erken seçim tarihi alarak, CHP, MHP hep beraber diğer partilerle bir erken seçim kararını Büyük Millet Meclisi'nden geçirelim. Böylece Sayın Cumhurbaşkanımız anayasanın kendisine verdiği 114 ve 116.maddelerde yetkiye dayanarak Türkiye'yi bir geçici hükümetli erken seçime götürme kararını almadan biz bu kararı alalım mı Cumhurbaşkanımız da bu kararı almak zorunda kalmasın.' Ona hayır ötekine hayır biz AK Parti hükümet kursun siz dışarıdan destekleyin buna hayır, geçici süreli bir hükümet olsun buna hayır, bir erken seçim hükümetini biz ilan edelim buna hayır. Allah aşkına neye ‘evet' diyeceksiniz" ifadelerini kullandı.

"CHP'nin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 8 Haziran akşamı yaptığı açıklamalara ilişkin bir suçlama yönelttiler bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Bunları suçlama olarak da görmemek lazım. Sayın Bahçeli'nin açıklamaları olmuştu. Koalisyon görüşmeleri çok açık bir şekilde yapılan görüşmelerden bir koalisyon hükümeti çıkmadı. Keşke bir koalisyon hükümeti çıksaydı da Türkiye böyle bir durumda olmasaydı. Türkiye artık bir erken seçim hükümetine doğru gidiyor. Kimsenin bu erken seçim hükümetine gidiyor diye vatan haini ilan edilmesi kabul edilemez. Samimiyetle bir koalisyon olmasını istedik. Çıkmayınca zorunlu olarak bu sonuç ortaya çıktı. HDP milletin oyları ile gelmiş, 6 milyon oy almış ve MHP ile eşit sayıya sahip olan hem de MHP komşu olarak TBMM'de oturan bir siyasi parti. Meşru bir parti olarak HDP TBMM'de var olacak. Sonra da diyeceksiniz ki siz bu partiyle nasıl yan yana durursunuz. O hayır, öteki hayır geriye kalan anayasal zorunluluk olan bir durum var. AK Parti ile HDP bir koalisyon kurmuyor. Ya da Türkeş'in şahsıyla AK Parti bir koalisyon kurmuyor. Tamamen bağımsız bir kişiliklerden oluşan isimler bir araya geliyor. Mesele bundan ibarettir. Aklın, vicdanın ve vatanseverliğin bir sorumluluğu vardır. Türkiye'de atılan evet oylarının kurumadığı bir 7 Haziran seçimleri var. Bu 7 Haziran seçimlerinde insanlar oy vermişler. Türkiye siyaset yapacaksa bu mevcut realite üzerinden siyaset yapacak. O eski dönemlerde olduğu gibi falanca partinin milletvekillerini dışarı atalım, falanca partileri atalım gibi eski görüntüleri Türkiye artık geri de bıraktı. Sayın Başbakanımız anayasal sorumlukları yerine getiriyor. Onu yaparken de değerlendirmeler yaparak, bu insanları bireysel olarak seçme imkanından istifade ediyor ve bu teklifleri yapıyor" şeklinde konuştu.

AK Parti olarak HDP'ye oy veren 6 milyon vatandaşa saygı duyduklarını kaydeden Kurtulmuş, "Milletin iradesi ile parlamentoya gelmiş temsilciler varsa, yokmuş gibi davranamayız" dedi.

Bakanlık teklifi götürülen isimler hakkında değerlendirmeler de bulunan Kurtulmuş, "Olağan bir süreç yaşamıyoruz. Olağandışı bir süreç yaşıyoruz. Koalisyon görüşmesi yapmıyoruz, bu bir sorumluluktur. Bakanlık teklif edilenlere de keyif bahşedilmiyor. Gelin bu sorumluluğun altına elinizi koyun, vücudunuzu, ruhunuzu koyun deniyor. Bu sorumluluk nedir? Türkiye'yi hükümetsiz bırakmama sorumluluğudur. Türkiye'de yönetim boşluğu oluşturmama sorumluluğudur. Kimisi bunu kabul eder kimisi kabul etmez ama teklif edilenlere bir keyif bahşedilmiyor. Sayın Başbakanımızda keyifle güle oynaya bir süreç yönetmiyor. 550 milletvekilimizin tamamı bakan olmaya layık insanlardır. Hiç kimsenin bir diğerinden ayrıcalığı yoktur. Bu isimler içerisinde daha tecrübeli olanlar var. İsimlerin hepsi CHP, MHP ve HDP'den de teklif edilenlerin tamamı kendi camialarını, partilerini çok iyi temsil eden isimler bunlara dikkat edildi. Liyakat ehliyet esasına göre bu tespitler oldu. Keşke kabul etselerdi. Ama bunun üzerine AK Parti, HDP ve Türkeş bir araya geldi gibi laflar üretmeye çalışacaklarsa buradan bir şey çıkmaz. Buradan bir ekmek çıkmaz" ifadelerini kullandı.

"SAYIN TÜRKEŞ KABUL ETTİ DİYE NE VATAN HAİNİ İLAN EDİLMELİDİR NE DE MİLLİ KAHRAMAN İLAN EDİLMELİDİR"

Bakanlık teklifini Tuğrul Türkeş'in kabul edeceğini beklediğini ifade eden Kurtulmuş, "Kabul edip etmeyeceğini bilmiyorduk ama teklif edilmesi muhtemel isimlerden birisiydi. Biz sadece Sayın Türkeş'in kararına saygı duyarız. Kabul etmeyen arkadaşlarımızın kararına saygı duyduğumuz gibi. Sayın Türkeş kabul etti diye ne vatan haini ilan edilmelidir ne de milli kahraman ilan edilmelidir. Sürecin içerisinde olumlu katkısı olmuştur. Olumlu katkısı olmuştur. Biz Tuğrul Türkeş veya MHP ile koalisyon yapmıyoruz" dedi.

Tuğrul Türkeş'in AK Parti'de siyasi hayatına devam edeceği ve 1 Kasım'da aday olabileceği yönündeki açıklamaların sorulması üzerine "Önümüzdeki acil ve olağandışı durumun yönetilmesiyle karşı karşıyayız. AK Parti'de seçimlerde kim nerede ne şekilde milletvekili adayı olacak mı olmayacak mı bilmiyoruz. Daha bunlar konuşulmadı. Eğer böyle bir konu mevzu bahis ise bu parti içerisinde konuşulacaktır. Gerekli adımlar atılır. Bizim önceliğimiz acil gündem maddesi bu hükümetin bir an evvel önümüzdeki 1-2 gün içerisinde bunun kurulabilmesi" diye konuştu.

MHP'de bakanlık teklifi götürülen Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun genel başkan yardımcılığı görevinden istifa etmesini değerlendirilen Kurtulmuş, "Kendisi açısından saygı duyulacak bir karardır. Keşke kabul etseydi. Diğerleri de kabul etseydi. Bir süreci daha rahat geçmiş olurduk" dedi.

"BİRİLERİNİN CUMHURBAŞKANI ÜZERİNDEN KAMPANYA YÜRÜTÜYOR OLMASI ASLINDA CUMHURBAŞKANIMIZIN POPÜLARİTESİNDEN İSTİFADE ETMEK İÇİNDİR"

1 Kasım seçiminin nasıl olacağı sorusuna Kurtulmuş, "7 Haziran siyasal bir sonuç çıkarmadığına göre 7 Haziran'ın sonuçlarını değerlendiririz ama 7 Haziran geçici hükümetin kurulduğu andan itibaren de siyasal sonuçları bir türlü kenara kaldırılır, bir tarafta bırakılır. Ne oldu bu süre içerisinde? Bir kere öncelikli olarak bir siyasi belirsizlik süreci milletimizde ciddi bir rahatsızlık oluşturuyor. Milletimiz bende 1 Kasım seçimlerinde bu siyasi belirsizliğin bir istikrarsızlığa dönmemesi için oy kullanacağını siyasi istikrara oy vereceğini ümit ediyorum, tahmin ediyorum. İkincisi Çin'deki ekonomik dalgalanmayı görüyoruz. Avrupa henüz ekonomik buhranını tamamıyla çözebilmiş değil. Ayrıca Fed faiz açıklaması bütün dünya oraya kilitlenmiş vaziyette. Bütün bu tablolar içerisinde baktığınız zaman Türkiye kendisinden kaynaklanmayan sebeplerle Allah muhafaza ekonomik fırtınayla karşı karşıya kalabilir. Bunun içinde Türkiye'de sağlam, istikrarlı, reform iradesine sahip olan bir hükümetin var olmasına seçmenlerimizin tercih edeceğini düşünüyorum. Üçüncüsü de terörle mücadele meselesidir. Terör örgütlerinin gerçekten artık silahları bırakmaya zorlanacağı, mecbur edileceği bir sonucu elde etmek gerçekten şarttır. Bunların sağlanabilmesi için de gerçekten kararlı güçlü bir hükümetin var olması gerekiyor. Ben milletimizin onun için 7 Haziran'dan farklı olarak daha fazla Ak Parti'ye destek olacağına inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu.

7 Haziran'dan ekonomik veya siyasi anlamda farklı argümanların ortaya koyulmasının söz konusu olup olmayacağı sorusu üzerine Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Bunları çalışıyoruz. Şuradan da Türkiye'nin çıkması lazım. Sayın Cumhurbaşkanımız halkın yüzde 52'sinin oyunu almış, doğrudan doğruya halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak ayrı bir konumdadır. Doğrudan doğruya siyasetin tarafı değildir, siyasetin konusu değildir. Yani birilerinin cumhurbaşkanı üzerinden kampanya yürütüyor olması aslında Cumhurbaşkanımızın popülaritesinden istifade etmek içindir. Güçlü bir politik figüre oraya okları yönelterek buradan güç elde etme üzerine kurulmuş bir stratejidir. Biz bunu en başından itibaren gördük. Bu doğru bir yol değildir. 1 Kasım seçimine girecek olan da Sayın Cumhurbaşkanımız değildir, mevcut siyasi partilerdir. Biz geçmiş dönemde yaptığımız şeyleri anlattık. Muhtemelen Ak Parti yarım kalan demokratik, siyasi, hukuki reformlar konusundaki iradesini güçlendirmiş olarak sahada olacaktır. Türkiye'nin bu dönüşüm süreçlerini başarıyla sonuçlandıracak bir iradeyi, bu anlamda Ak Parti'nin fabrika ayarlarına dönme iradesini ortaya koyacaktır. Halkın tekrar coşkuyla sarıldığı, coşkuyla oy verdiği Türkiye'nin bu yarım kalan işlerini tamamlaması için yetkilendirdiği bir parti olmak için bir seçim kampanyası yürütecektir. Yani daha çok geçmişte yapılanların referansı yerine bunlarla birlikte gelecekte yeni bir yol haritası, yeni bir ufuk ve Türkiye'nin AK Parti'nin götürmeye çalıştığı eksik kalan hususların tamamlanması, eksik olan noktaların tamir edilmesi bu anlamda millette var olan reform ve dönüşüm iradesine yeniden sahip çıkan güçlü bir iktidar odağı haline gelmek."

"12 EYLÜL İNŞALLAH 1 KASIM KAMPANYASININ BAŞLANGICI OLACAK"

Ak Parti'nin 12 Eylül'de gerçekleşecek olan Büyük Olağan Kongresiyle ilgili ise Kurtulmuş, "Bu motivasyon ben ona toplumsal coşku diyorum. O coşkuyu yeniden kuşanmak.12 Eylül inşallah 1 Kasım kampanyasının başlangıcı olacak. Zaten hemen sonrasında listeler kesinleşecek ve bütün adaylarımız sahada devam edecekler mücadeleye. Burada asıl olan nasıl 2007'de,2002'de, 2011'de insanlar koşarak, sarılarak, kucaklayarak Ak Parti'ye oy verdilerse bu ruhu yeniden oluşturacak bunun oluşmasına zayıflamasına neden olan hangi unsurlar varsa bunları telafi edecek bir programla milletin karşısına çıkacağız" dedi.

Bakanlık teklifini kabul etmeyenlerin yerine nasıl atama yapılacağı sorusuna Kurtulmuş, "Bununla ilgili Sayın Başbakanımız nasıl bir yol izleyeceği ve isimler üzerinde de çalışmalarını sürdürdü. Bunları tamamladı. Kabul etmeyen isimlerde tarafsız bağımsız isimlerle anayasanın amir hükmü kabine oluşturulacak"karşılığını verdi.

Geçici hükümette AK Partili bakanların kimler olacağı ve kendisinin devam edip etmeyeceği sorusuna Kurtulmuş,"Bunlar tamamen Sayın Başbakanın takdirindedir. Ne şekilde görevlendirme yapacağı yine bunları da istişare ederek sonuca ulaşacaktır. Biz siyaseti isimler üzerinden tartışmayız. Türkiye önemli ve zor bir virajdan geçiyor. Burada mümkün olduğu kadar hatasız bu süreci geçirebilmek önemlidir. İsimlerin ne olacağı nasıl olacağı bunların hiçbir kıymeti yoktur. Fani isimler üzerinden baki bir davayı tartışmayız. Bizim meselemiz bu milletin daha özgürce, daha başı dik, daha ferah bir şekilde yaşamasını sağlayacak çabayı ortaya koymaktır. Vatandaşlarımızın hiçbir şekilde endişe edeceği bir süreç yok. İnşallah 1 Kasım seçimlerinde Türkiye yeniden güçlü bir şekilde ekonomik, siyasi sağlayacak sonucu ortaya koyacaktır diye ümit ediyorum" yanıtını verdi.

Haber Ara