İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e yönelik açıklamalarını eleştirdi. Usta, “Siz Tayyip Erdoğan olarak devlet hizmetinde bulunduğunuz süre boyunca imzanızın olduğu tüm projelerde devletin yani Hazine'nin menfaatlerini gözetmekle sorumlusunuz. Millete hizmet ederken, milletin menfaatlerini korumakla mükellefsiniz. Siz ‘devletin malı deniz' anlayışıyla etrafınızda millete küfreden iş adamlarını davet usulü ihalelerle ihya etmek yerine, ‘kamu malı tüyü bitmemiş yetimin hakkıdır yedirmem' namus anlayışını korumakla mükellefsiniz” dedi.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, bugün TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e yönelik sözlerine yanıt verdi. Erdoğan'ın imar affı ile ilgili açıklamalarını da eleştiren Usta, şunları söyledi:
“TÜM PROJELERDE DEVLETİN YANİ HAZİNE'NİN MENFAATLERİNİ GÖZETMEKLE SORUMLUSUNUZ”
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün televizyon kanalında yapmış olduğu açıklamada Genel Başkanımız Meral Akşener'e ithamla, ‘Bugüne kadar yaptığımız her projeyi tartarak, hesaplayarak yaptık' ifadelerini kullanmıştır. Sayın Erdoğan biz İYİ Parti olarak her zaman projeye değil, ranta karşı olduğumuzu söyledik. Siz Tayyip Erdoğan olarak devlet hizmetinde bulunduğunuz süre boyunca imzanızın olduğu tüm projelerde devletin yani Hazine'nin menfaatlerini gözetmekle sorumlusunuz. Millete hizmet ederken, milletin menfaatlerini korumakla mükellefsiniz. Siz ‘devletin malı deniz' anlayışıyla etrafınızda millete küfreden iş adamlarını davet usulü ihalelerle ihya etmek yerine kamu malı, ‘tüyü bitmemiş yetimin hakkıdır yedirmem' namus anlayışını korumakla mükellefsiniz.
Yap, işlet, devret modeliyle yaptırılan ve Kasım 2012 Zafer Havalimanı 2023 yılında da zarar etmeye devam ediyor. Ocak, şubat dönemine yönelik 219 bin yolcu garantisine karşın yalnızca 7 bin yolcu havalimanını kullanmıştır. Havalimanı yapımı maliyeti 50 bin euro iken 2012- 2023 arasında şirkete yapılan garanti ödemesi 60 milyon euroyu geçmiştir. Osmangazi köprüsü çok daha vahim çok daha büyük. Yaklaşık 13-14 milyar lira maliyetle bir tane değil dört tane Osmangazi köprüsü yapılabilirdi. Yap, işlet, devret modeliyle devletin kasasında bir kuruş para çıkmayacağını savunanların tezi bir kez daha çökmüştür. Devlet zarara uğratılmıştır. Saraya yakın iş adamları ise yap-işlet-devret adı altında ihya edilmiştir. Bu açık bir rant düzenidir. Bu yetimin hakkını yemektir. Bu, milletin menfaatlerini korumak değil, millete hizmet adı altında müteahhitleri zengin etmektir. Bu, işçinin, çiftçinin, memurun emeklerini gasp etmektir.
“ERDOĞAN VE HÜKÜMETİNİN DEVLETİ ŞİRKET GİBİ YÖNETEREK PARA KAZANMA HIRSI İNSAN HAYATINA TERCİH EDİLMİŞTİ”
Sayın Erdoğan'ın dün yaptığı açıklamaların satır arasında bir itirafı dikkatimi çekti. Cümle aynen şöyle: ‘İmar affı filan artık düşünemeyiz. Düşünmeye kalırsak şu anda yaşadıklarımızla karşı karşıya kalabiliriz.' İmar affı yani ruhsata aykırı yapılara müsaade edilmesi, izin verilmesi. 50 binden fazla vatandaşımızın hayatını kaybettiği Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası tartışılan en önemli ihmallerden biri olarak kayıtlara geçmiştir. Ruhsata aykırı, kötü yapılmış binaların depremde yıkım etkisini artırdığı bilinmesine rağmen hükümetin düzenlediği imar affıyla felaketin boyu katlanmıştır. Fay hattının üzerinde olan Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya'da, Erdoğan, imar affının 438 binden fazla ev sahibinin sorunlarını çözdüğünü ifade etmiştir. Rant ve para uğruna göz yumulan imar affı sonrası Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ise, söz konusu af ile devletin elde ettiği gelirin 7 milyar 511 milyon liraya ulaştığını kaydetmişti.
“BİR KEZ OLSUN, DEV AYNASINA DEĞİL, BOY AYNASINA BAKARAK VİCDANINIZI ÖNCÜ TUTUN”
Erdoğan ve hükümetinin devleti şirket gibi yöneterek para kazanma hırsı insan hayatına tercih edilmişti. Dün Erdoğan'ın, ‘Artık imar affı yok' itirafı aslında daha önce yapılan afların yanlış olduğunun da bir ispatıdır. Devletin başı yani sorumluluk makamının bir numaralı yetkilisi olarak çıkardığınız imar affıyla ölen insanların vebali sizin üzerinizdedir. Bu vebalin siyasi karşılığı ise sağ kalanlardan af dilemek ya da helallik istemek değil istifa etmektir. Bir kez olsun memleketin üzerine yağan şerlerden kendinizi mesul tutun. Bir kez olsun dev aynasına değil boy aynasına bakarak vicdanınızı öncü tutun. Bir kez olsun sorumluluğunuzun gereğini hatırlayarak millete vermiş olduğunuz sözü tutun.
“YAKLAŞIK 500 BİN SÖZLEŞMELİYE KADRO VEREN HÜKÜMET ÜCRETLİ ÖĞRETMENLERİ YOK SAYMAYA DEVAM ETMEKTEDİR”
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 45 bin öğretmen ataması yapılacağı duyurulmuştu. Hükümet 5 yıl önce vadettiklerini yine seçime 5 kala yerine getirerek samimi olmadığını göstermiştir. Atama bekleyen 100 bin öğretmen varken sadece 45 bin öğretmen ataması yetersiz kalmış, talepleri karşılamamıştır. Atanamayan öğretmenlerle birlikte eğitim camiasının en önemli sorunlarından birisi de ücretli çalışan öğretmenlerdir. Ücretli öğretmenler Milli Eğitim Bakanlığı'nın kadrolu ve sözleşmeli öğretmenleriyle birlikte aynı iş yükünü çekmelerine ve aynı görevi üstlenmelerine rağmen özlük haklarındaki eksiklik ve asgari ücretin altında aldıkları maaşla mağduriyet yaşamaktadır. Yaklaşık 500 bin sözleşmeliye kadro veren hükümet ücretli öğretmenleri yok saymaya devam etmektedir.
“ENGELLİ VATANDAŞLARIMIZA VE AİLELERİNE GÖRDÜĞÜNÜZ BU AYLIK HAK MIDIR, REVA MIDIR?”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık yaptığı açıklamayla birlikte engelli aylıklarının yeni miktarlarını duyurdu. Buna göre engelli aylığı engel oranına göre bin 594 ile 2 bin 392 lira arasında belirlenmiştir. Sosyal devlet olmanın gereği dezavantajlı vatandaşlarımıza onurlu bir hayat koşulu sağlamaktır. Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin; bin 594 kira ya da 2 bin 392 liraya bu pahalılıkta birçok medikal zorunluluğu bulunan bir engelli nasıl masraflarını karşılayabilsin? Engelli vatandaşlarımıza ve ailelerine gördüğünüz bu aylık hak mıdır, reva mıdır? Zulüm bunun tek adıdır.”