MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türkiye'de Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşlerimi sorun olarak gören CHP vardır, İP vardır, HDP vardır, köşesiz köşe yazarları vardır, karanlığın teşrifatçısı satılmış aydınlar vardır. Türk milleti birdir, kardeştir, büyük bir ailedir." dedi.
Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "zillet ittifakı"nın ana ortaklarını ikaz ettiğini, "sözde Kürt sorununu tartışmak" demenin, milleti tartışmak anlamına geleceğini söyledi.
Milletin tartışılmasının, devleti tartışmaya açmakla eş anlamlı olacağını belirten Bahçeli, "Türkiye'de Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşlerimi sorun olarak gören CHP vardır, İP vardır, HDP vardır, köşesiz köşe yazarları vardır, karanlığın teşrifatçısı satılmış aydınlar vardır. Türk milleti birdir, kardeştir, büyük bir ailedir. Bu büyük millet gerçeği, sadece Türkiye'yi değil, haksız bir yenilgiye uğramış soylu bir medeniyetin tüm coğrafyasını kucaklayan, onun onurunu, onun haysiyetini, meydan okuyan bir kahramanlıkla müdafaa eden güçlü bir irade şahikasıdır." diye konuştu.
Bahçeli, HDP'nin meşru organ değil, terörizmin gayrimeşru oluşumu olduğunu vurgulayarak, HDP'yi meşru görmenin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu, bölücülüğün ve terörün vagonu yapacağını savundu. Devlet Bahçeli, meşruiyetin değerlendirilmesinde yegane ölçünün, Anayasa'nın çizdiği hukuki ve siyasi çerçeve olduğuna işaret etti.
Anayasa'nın ilk dört maddesinin milli varlığın kilidi, zırhı, ziyneti olduğunun altını çizen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Buna aykırı hareket edilmesi, anayasal yaptırımlar uygulanmasını gerektiren anayasa suçudur. Milli iradenin tecelli ettiği yegane mercii TBMM'dir. Doğrudur, Gazi Meclis her meselenin çözüm mekanıdır. Fakat ihanetin çözüm kaynağı olamaz, bölünmenin çözüm adresi görülemez, bu kutlu çatı altında siyasi istismar kaygısıyla, emperyalizmin dayatmasıyla sanal sorunları çözmenin hesabı yapılamaz. TBMM üyeleri görevlerine başlarken devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü korumak için büyük Türk milleti önünde namus ve şerefleri üzerine yemin etmişlerdir. Bu yemine herkesin bağlı kalması, sadakat göstermesi, aksi halde namus ve şeref bahsinin açık kalacağı herkesçe bilinmelidir." "Ekonomide felaket tellallığı yapan utanmazlar..."
Türkiye'nin 37 yıldır milli varlığı hedef alan silahlı terör ve bölücülük sorunuyla mücadele halinde olduğunu hatırlatan Bahçeli, "Terörle mücadelede çok ağır bedeller ödenmiştir. 1984-2020 yılları arasında asker, polis, güvenlik korucularımızdan mülhem olmak üzere 8 bin 123 güvenlik görevlimiz şehit olmuştur. Yaralanan güvenlik görevlimiz ise 25 bine yaklaşmıştır. Bu dönemde PKK'nın hunhar saldırıları sonucunda 6 bin 21 sivil ve masum vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. 1984'den 2020 yılına kadar 84 bin terör saldırısı gerçekleşmiştir." ifadesini kullandı.
Devlet Bahçeli, yine bu dönemde terörle mücadeleye 898 milyar 522 milyon dolar harcandığını, ölüm ve yaralanmalara bağlı insani maliyetin 309 milyar 426 milyon dolar olduğunu bildirdi.
Terörün doğrudan maliyetinin, 1 trilyon 207 milyar dolar olduğuna dikkati çeken Bahçeli, şöyle devam etti:
"Terörden dolayı kesintiye uğrayan, daha güvenli ülke ve coğrafyalara yönelen para miktarı 698 milyar 100 milyon dolar civarındadır. Son tahlilde, FETÖ ve diğer örgütlerle mücadelede harcanan 350 milyar doların da eklemlenmesiyle terörün ülkemize toplam faturası, sağır kulaklar burayı iyi dinlesin, ekonomide felaket tellallığı yapan utanmazlar bize kulak versin, tam 2 trilyon 256 milyar 48 milyon dolardır.
Terör sorununa maruz kalmasaydık, teröre sarf edilen devasa kaynakla; 69 adet GAP projesi, 505 adet Marmaray, 749 adet Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 1880 adet Osmangazi Köprüsü, 282 adet Kuzey Marmara Otoyolu, 205 adet İstanbul-İzmir otoyolu, 102 adet İstanbul Havalimanı, 564 adet Atatürk Barajı, 1834 adet İstanbul Şehir Hastanesi yapılabilir, 902 adet S-400, 644 adet Patriot Hava ve Füze Savunma Sistemi, 9 bin 24 adet de F-35 savaş uçağı alınabilirdi. Üstelik terörün anormal maliyetine katlanmış olmasaydık, önümüze koyulan kanlı faturayı ödemeseydik, bugünkü şartlarda kişi başına gelirimiz bin 585 dolar fazla olacaktı. Sorarım sizlere kazanan kim, kaybeden kim? Zarar kime, ihanet kimden? Kılıçdaroğlu başka bir alemde yaşamıyorsa, Kandil merceğini gözüne koydurmamışsa, bu yakıcı gerçeklerden ne zaman haberi olacaktır? İzanı kaldıysa itiraf etsin, sonra nedamet getirsin. Meraklanmasın, bu millet onu bile affedecek gönül enginliğine haizdir." "Türkiye'nin terör ve bölücülük sorunu vardır"
"Masum ve haklı öğrencilerimizi hariç tutarak söylüyorum, 'yurt sorunu var' diyenler, nöbetçi provokatörleri sahaya sürenler, 'barınamıyoruz' diye banklarda eylem yapan örgüt üyeleri, sizin propagandasını yaptığınız caniler olmasaydı, her mahalleye bu devlet yurt yapar, her evladımızı da sıcacık ve insani şartlarda ağırlardı" ifadesini kullanan Bahçeli, yumurta, et, süt, peynir fiyatlarının artışından; çarşı, pazar, marketlerdeki vicdani olmayan zamlı ürün satışlarından samimi olarak sızlananlara hak verdiğini dile getirdi.
Bahçeli, "Fırsatçıların üzerine gidiliyor, simsarların peşine düşülüyor, vatandaşımızın kesesine göz diken yağmacılardan da hesap soruluyor. Destekliyoruz, sonuna kadar gidilmesini istiyoruz.
Fakat vatandaşlarımızın günlük iaşe çabasını istismar edip pireyi deve yapanlara da terörün acıklı maliyetini hatırlatmak görevimizdir. Teröre yardım ve yataklık yapan bölücü kebapçıların işsizlikte payı vardır." dedi.
"Kürt sorunu var" diyenlerin, aynanın karşısına geçip vahim sorunun gerçek hüviyetini ve yansıyan halini görebileceklerini dile getiren Bahçeli, "Türkiye'nin terör ve bölücülük sorunu vardır. Ve bu sorunlara neşter vurulmuş, cerrahi müdahalenin sonuna gelinmiştir. Renklerle tanımlanan listelerde isimleri bulunan terör elebaşları, nokta operasyonlarla imha edilmektedir. Bu devletten kaçamayacaklar, bu milletin cezasından kurtulamayacaklar. Bölücü ve ayrılıkçı emellerin toplumsal siyasi kimlik talebi olarak kabul edilmesi, siyasi statü taleplerine zemin hazırlayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"Kürt sorununun" seslendirilmesinin, evvelemirde Kürt kökenli vatandaşlara yapılan hakaret ve iftira olduğunu ifade eden Bahçeli, "Bizi bugüne getiren kökenimiz, doğduğumuz yer, muhterem anamızın dili, ruhumuzu teslim ettiğimiz inancımız ve mezhebimiz ne olursa olsun, bizim adımız Türk milletidir." görüşünü paylaştı. "Laiklik tartışmalarını bir kenara bırakalım"
İstikrar, güven ve büyüme için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin güçlenerek devam etmesi, gerekli olan uyum yasalarının çıkarılması gerektiğini belirten Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin işlerlik ve işlevsellik kazanması için mücadelelerinin devam edeceğini, Cumhur İttifakı olarak Türkiye'nin yarınlarını güvenceye alma kararlılığının süreceğini vurguladı.
Artık laiklik tartışmalarının bir kenara bırakılıp, inanan-inanmayan kamplaşmasından vazgeçilmesini isteyen Bahçeli, Türk milletinin, Müslüman bir millet olduğunu, manevi değerler üzerinde oynamaların, Anayasa temelinde yıkıcı tekliflerin ancak düşmanları sevindireceğini anlattı.
Bahçeli, "PKK belgesini demokratik tutum belgesi olarak yutturmaya çalışan siyasi bölücülerin adaletin pençesinde hesap vermelerini yakından takip edeceğiz. TBMM Karma Komisyonda bekleyen 1359 yasama dokunulmazlığı tezkerelerinden, teröre yardım ve yataklık yapan milletvekillerinin öncelikle tasnif ve tefriki yapılarak karara bağlanmasını, ardından da Genel Kurul'a getirilmesini istiyoruz." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun, partisine "baskın seçime hazır olun" mesajı verdiğini anımsatan Bahçeli, "Zihni ve siyaseti baskın yemiş bu zata tekraren hatırlatıyor, sözlerimin kulağına küpe olmasını ümit ediyorum. Erken seçim, seçimlerin öne çekilmesi, baskın seçim yoktur. Herkes hesabını 2023 yılının Haziran ayına göre yapmalıdır. Zillet ittifakı biraz sabretsin, onlara cumhurun gücünü, Türkiye'nin büyüklüğünü, ona buna minnet etmelerinin sonuçlarını mutlaka aziz millet iradesiyle göstereceğiz." sözlerini sarf etti.