Ankara
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, AA'ya yaptığı açıklamada, İstanbul Bakırköy'de biri çocuk üç kişinin evlerinde ölü bulunmasının herkesi derinden sarstığını söyledi.
Olay hakkında soruşturma işlemlerinin Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca halen yürütüldüğünü anımsatan Altun, savcılık ve konuyla ilgili çalışmaları yürüten diğer resmi kurumların yaptıkları dışındaki açıklamalara itibar edilmemesi gerektiğini bildirdi.
Altun, "Bununla birlikte son zamanlarda yaşanan benzeri olayları 'toplu intihar' ya da 'intihar' kavramlarıyla açıklamak son derece yanıltıcı ve bizi çözümden uzaklaştıran bir sonuç ortaya çıkarmaktadır. Önceki örneklerde olduğu gibi bu hadisede de 'toplu intihar' kavramını kullanmak, yaşanan katliamı meşrulaştırır ve anlayışla karşılanması gereken bir olaymış algısını oluşturur." ifadelerini kullandı.
Olayın sadece intihar boyutunun olmadığının, suçsuz insanların, eşlerin ve çocukların zehir içirilmek suretiyle toplu cinayete kurban gittiklerinin bu ve önceki savcılık açıklamalarından da açıkça anlaşıldığını belirten Altun, "Hal böyleyken konuya yaklaşırken, eşi ve çocuklarını öldürdükten sonra intihar eden katilleri masum ya da çaresiz gibi göstermek, tüm cinayetleri sıradanlaştırır ve masumlaştırır. Dolayısıyla bu gibi olaylar sırasında kullandığımız dil, benzerlerinin ortaya çıkmasını ve toplumsal açıdan sıradanlaşmasını sağlayan olumsuz etki yapabilmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Bu konuda toplumun her kesimine çok önemli sorumluluklar düştüğünü vurgulayan Altun, en öncelikli görevin ise kamuoyunu bilgilendiren medya kuruluşlarının ve çalışanların olduğunu ifade etti.
İletişim Başkanlığı olarak benzeri olaylarda medyanın dikkat etmesi gereken hususlar hakkında daha önce 13 maddelik bir belge yayımladıklarını hatırlatan Altun, şunları kaydetti:
"Bu gibi haberlerin yapılmasının zaruri olduğu durumlarda, yönteme değinilmemeli, olay en basit ve yoksun bilgilerle ayrıntılara yer vermeden haberleştirilmelidir. İntihar hiçbir zaman hiçbir biçimde yüceltilmemeli, cesur bir davranış olarak sunulmamalıdır. İntihar haberleri, gazetelerin ilk sayfalarında, internet sitelerinde manşetlerde ve televizyonlarda 'son dakika' ibaresiyle tekrarlayan bir şekilde ekranlarda yer almamalıdır. Konuya, medya kuruluşlarının sosyal medya mecralarında da benzer biçimde yaklaşılmalıdır. Katliam ve intiharları, kişilerin sorunlarını çözme yöntemi olarak göstermemeli, intihar ve çözüm kavramlarını merkeze alan başlıklar kullanılmaktan kaçınılmalı, haber diline bu bağlamda dikkat edilmelidir.
Özellikle toplum önünde olan kesimlerin ve kanaat önderlerinin yaşanan bu acı hadiseyi sorumsuz ve yersiz bir muhalefet aracı olarak kullanması faydacı yaklaşımların en kötü örneklerinden birini teşkil etmektedir. Gündelik politik çıkarcılığın bu gibi konularda açacağı toplumsal yaralar ve sorunlar konusunda herkesin sorumlu olması gerekir. Devletimiz tüm kurum ve kuruluşlarıyla bu ve benzeri olaylar karşısında gerekli çalışmaları tüm ciddiyetiyle yürütmektedir. Böylesine hassas konularda toplum olarak birbirimize daha çok destek vermeli, daha fazla birlik olmalıyız."