ADEM EYÜPOĞLU / İSTANBUL – ÖZEL HABER
Elektrikli araç devriminin ön saflarında yer alan Çinli otomobil ve yapay zeka üreticisi XPENG, Avrupa'daki varlığını güçlendirmek için önemli bir adım atıyor: Avrupa'da bir üretim tesisi kurmak. Hedefte ise üç ülke var ve Türkiye bu stratejik liste içerisinde yer alıyor. XPENG'in, Avrupa ve Asya'nın kesişim noktasındaki konumu, Gümrük Birliği avantajı ve köklü otomotiv altyapısıyla Türkiye'yi potansiyel bir üretim üssü olarak değerlendirmesi, otomotiv dünyasında heyecan uyandırdı. Peki Türkiye bu fırsatı yakalayabilir mi?
XPENG KİMDİR? KÜRESEL OYUNCUNUN YÜKSELİŞİ
2014 yılında Çin'in Guangzhou kentinde kurulan XPENG, sadece elektrikli otomobillerle değil, aynı zamanda yapay zeka ve robotik teknolojileriyle de fark yaratıyor. Halihazırda Çin'de büyük üretim tesislerine sahip olan şirket, ABD ve Avrupa'daki ofisleriyle de küresel ayak izini hızla genişletiyor. Şirketin hedefi net: Çin menşeli araçlara uygulanan AB tarifelerinden kaçınmak ve Avrupa pazarına yerelleştirilmiş üretimle giriş yapmak.
TÜRKİYE NASIL ÖN PLANA ÇIKAR?
XPENG'in göz önünde bulundurduğu en kritik faktörler arasında düşük iş gücü maliyetleri, AB'ye tarife avantajlı erişim, lojistik konum, devlet teşvikleri ve gelişmiş otomotiv altyapısı yer alıyor. Türkiye, bu başlıkların çoğunda dikkat çekici bir konuma sahip: AB ile Gümrük Birliği sayesinde, Türkiye'de üretilen araçlar Avrupa'ya tarife uygulanmadan ihraç edilebiliyor. Ford, Renault, Toyota, Hyundai gibi devlerin yıllardır üretim yaptığı Türkiye'de güçlü bir tedarik zinciri ve yetişmiş iş gücü mevcut. Türk hükümeti, elektrikli araç ve batarya üretimi gibi alanlarda yüksek teşvik programları uygulayarak sektörü çekim merkezi haline getirmeyi hedefliyor. Türkiye'nin büyüyen iç pazarı da, XPENG'in yalnızca ihracata bağlı kalmadan güçlü bir yerel satış ağı kurmasına olanak tanıyor.
ZORLUKLAR VE RAKİPLER
Elbette tablo tamamen sorunsuz değil. Türkiye'nin mevcut ekonomik dalgalanmaları, döviz kuru istikrarsızlığı ve yüksek enflasyon, bazı yatırımcılar için risk unsuru oluşturabiliyor. Ayrıca, XPENG'in karşısında Macaristan, Slovakya ve Polonya gibi cazip ülkeler de var. Bu ülkeler, özellikle Çinli BYD ve CATL gibi şirketlerin yatırım yaptığı, düşük maliyetli ama istikrarlı Avrupa pazarları olarak öne çıkıyor. Slovakya'nın kişi başına düşen otomobil üretiminde dünya lideri olması da cabası.
ÇİN TEBLİĞİ YATIRIMCININ GÖZÜNÜ KORKUTUYOR
Her ne kadar Türkiye, coğrafi konum ve teşvik avantajlarıyla dikkat çekse de Çinli elektrikli araç üreticileri için mevcut politik ve düzenleyici ortam bazı soru işaretleri yaratıyor. Son dönemde Türkiye, Çin'den ithal edilen elektrikli araçlara yönelik yüksek gümrük vergileri ve ilave teknik zorunluluklar getirdi. Özellikle 2024 yılında yürürlüğe giren kararlarla, Çin menşeli EV'lere yönelik ek vergi yükü ve "en az 7 bölgede servis ağı ve 20 çağrı merkezi kurma zorunluluğu" gibi kriterler, birçok üretici için ciddi operasyonel engeller yarattı. Bu düzenlemeler neticesinde Skywell, BYD, MG, Seres ve Voyah gibi markalar, Türkiye pazarında mağduriyet yaşadı. Bazıları satışlarını yavaşlatmak zorunda kalırken, bazıları ise operasyonlarını tamamen askıya aldı. Sadece BYD, fabrika kurma sözü verdiği için bu tebliğden muaf tutuldu. Türkiye pazarında hızla büyüyen Çinli EV markalarının karşılaştığı bu regülasyon bariyerleri, XPENG gibi potansiyel yatırımcılar için dikkatle değerlendirilmesi gereken bir risk faktörü haline geliyor. Her ne kadar üretim yatırımı ile ithalat farklı kulvarlarda yer alsa da, bu tür korumacı politikaların sürekliliği ve öngörülebilirliği, XPENG'in yatırım kararında belirleyici olabilir. Türkiye'nin bu konuda net ve uzun vadeli bir yatırım vizyonu sunması, Çinli üreticilerin güvenini yeniden tesis etmek açısından kritik önem taşıyor.
TÜRKİYE BU TRENİ KAÇIRMAMALI
XPENG'in Avrupa'da fabrika kurma kararının arifesinde olduğu bu dönemde, Türkiye'nin elindeki avantajları etkin bir şekilde kullanması büyük önem taşıyor. Yerli otomobil TOGG'un da etkisiyle hareketlenen yerel pazar, Türkiye'yi sadece üretim değil, teknoloji ve inovasyon üssü yapabilecek potansiyele sahip. Eğer doğru adımlar atılırsa, XPENG gibi vizyoner bir markanın Türkiye'yi üretim merkezi olarak seçmesi, yalnızca yeni yatırımlar değil, küresel rekabette büyük bir stratejik kazanç anlamına gelecektir. Yolun sonunda sadece otomobiller değil, teknoloji, istihdam ve küresel güç dengeleri de şekilleniyor. Türkiye bu yarışta öne çıkabilirse eğer doğru viteste rakiplerinin önüne geçmesi içten bile değil.
XPENG'İN AVRUPA VİZYONU VE SON ADIMLARI
XPENG, Avrupa'daki büyümesini 2020'nin sonlarında başlattı ve Norveç'ten İspanya'ya, Almanya'dan Polonya'ya kadar geniş bir satış-servis ağı kurdu. Şirketin CEO'su, Avrupa'da fabrika kurmanın sadece tarife avantajı değil, uzun vadeli kârlılık için stratejik bir zorunluluk olduğunu ifade etti. Geçtiğimiz günlerde, XPENG İtalya pazarına resmen giriş yaptı. Milano Tasarım Haftası'nda P7+ sedanı, uçan araba prototipi XPENG X2 ve insansı robotları tanıtan şirket, Avrupa'ya yalnızca otomobil değil, "AI + mobilite" vizyonunu da getiriyor.
31 ÜLKEDE FAALİYET GÖSTERİYOR
İtalya, Avrupa'nın en büyük beş otomobil pazarından biri ve elektrikli araçlara geçişte öncü bir konumda bulunuyor. İtalyan hükümeti, elektrikli mobiliteyi teşvik etmek için vergi indirimleri ve şarj altyapısı yatırımları gibi politikalar uyguluyor. XPENG, İtalya'ya girmeden önce Güney Avrupa'da önemli adımlar atmıştı. Şirket, şu anda neredeyse tüm Güney Avrupa pazarını kapsıyor ve ondan fazla Avrupa ülkesinde faaliyet gösteriyor. Avrupa, XPENG'in küresel büyüme planları için stratejik bir öneme sahip. Avrupa dışında, XPENG Güneydoğu Asya'da da büyüyor ve yerelleştirilmiş üretim ile şarj altyapısı dağıtımını birleştiren bir strateji izliyor. 2025 itibarıyla, XPENG'in küresel şarj ağı 31 ülke ve bölgeyi kapsıyor ve 2,07 milyondan fazla şarj noktasına erişim sağlıyor.
Yorum Yap