Buluşmada "anadilde eğitim" teması üzerine sunumlar yapan eğitimciler, anadilde eğitimin Türkiye ve diğer ülkelerdeki durumu hakkında bilgiler verdiler.
Türkiye'nin daima gündeminde olan Kürtçe'nin yanı sıra farklı ana dillerin olduğunu hatırlatan Eğitimci Fatih Taş, zamanla diller içerisinde oluşan tahribatlara dikkat çekti.
3 DİL KAYBOLDU
İLKHA'dan Ramazan Zeren'in haberine göre Taş, "Bu konuyu Türkiye üzerinden konuşacak olursak UNESCO'nun bir araştırmasıyla ilgili bazı verileri paylaşalım. 2009 yılında yapılan bir haberde, UNESCO Türkiye'deki dilleri incelemeye alıyor ve burada bazı dillerin yok olduğunu bazı dillerin ise yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirliyor. Türkiye'de şu ana kadar 3 tane dil kayboldu. Bunlar; Kapadokya Yunancası, Diyarbakır'ın Lice ilçesine bağlı Kamışlı köyünde konuşulan Mılahso ve Lıbahça dilidir." dedi.
Fatih Taş
15 DİL KAYBOLMA RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA
Kaybolma riski taşıyan diller hakkında da bilgi aktaran Taş, "Bunların yanında kaybolma riski olan 15 tane dil vardır. Birinci derecede kaybolma riski olan diller; Siirt bölgesinde Hertewin diye adlandırılan dili şu anda yaklaşık bin kişi konuşuyor. B derecede tehdit altında olan diller; Gagavoz, İspanya Yahudilerinin dili olan Ladino ve Süryani dilleridir. C derecede de Abaza, Hemşin, Laz, Pontus Yunancası, Çingene, Suret ve Ermenice dilleridir. Son derecede ise Abhazca, Adige, Kabar, Çerkez ve Zazaca dilleri yer alıyor." ifadelerini kullandı.
Taş şöyle devam etti:
"KAYBOLMA RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA OLAN DİLLERİ KORUMAK İÇİN ADIM ATILMIYOR"
Türkiye ve UNESCO'nun dilleri koruma adına herhangi bir programı yoktur. UNESCO, normalde bazı ülkelerde kültürel mirasları koruduğu gibi bu işi de yürütüyor, dillere sahip çıkma adına adımlar atıyor. Türkiye yetkililerinin böyle bir çabası olmadığından kaynaklı olarak UNESCO da burada böyle bir çalışma yürütmüyor."
Anadilde eğitimin savunulduğu panelde Taş, bunun yalnızca Kürtçe için dğeil, tüm diller için hak olduğunu söyledi.
Taş, "Bu konu konuşulduğunda maalesef tamamen siyasi bir zeminde tartışıyoruz. Bunu siyasiler konuştuğundan dolayı kişiler, burada 'ben nasıl bir fayda sağlarım' veya 'zarar görürüm' endişesiyle hareket ediyorlar. Ulusalcılar bu konuyu ülkenin bölünmesi, kaos ve bölücülük olarak değerlendirerek kapılarını tamamen kapatıyorlar. Kürt tarafındaki partiler ise, bunu siyasi çıkar olarak öne sürdüğünde kendi ideolojik fikirlerini katarak gündeme getirmesinden dolayı meydana gelen etki-tepki, kişilerde reaksiyona yol açıyor." diye belirtti.
ANADİLDE EĞİTİM HÜDA PAR'IN PARTİ PROGRAMINDA BULUNUYOR
Partilerin parti programlarına da değinen Taş, "Parti programlarına bakıldığında genel olarak hiçbirinde ciddi manada bir görüş yoktur. Sadece HÜDA PAR'ın programında yer alıyor. Onun haricinde bu konu hiç konuşulmuyor. Ama yeri geldiğince siyasiler bazı konuşmalar yapmışlardır." dedi.
"ŞU ANDA VERİLEN KÜRTÇE ve ZAZACA DERSLERİNE GİREN EĞİTMENLER YETERSİZ"
Kürtçe ve Zazaca dillerinde seçmeli ders uygulamasındaki eksiklikleri dile getiren Taş, "Seçmeli ders olarak Kürtçe ve Zazaca dersleri okullarda var. Nitekim bu da çok pasiftir. Tamamen okul yönetiminin hassasiyetleri nedeniyle seçilmiş derslerdir. Bu derslere de diğer branşlardaki öğretmenler giriyor, herhangi bir yeterlilikleri yoktur. Kaynaklarına da bakıldığında birkaç yıldır hiçbir yenilenme yapılmayan ve çalışmanın olmadığı kitaplardır. Normalde yaşayan diller bölümü mezunları var fakat bunlarında atama durumları yoktur." ifadelerini kullandı.