Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Türk müzik araştırmalarının tarihi seyri

Üçüncü Selim, geleneksel sanat müziğinin geçmiş yapıtların notaya alınması adına, dönemin müzik bilginlerinden Hamparsum Limoncuyan’dan müzik yazısı bulmasını ve bu eserlerin yazıya geçirilmesini istemiştir

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-11-08 23:34:52

Türk müzik araştırmalarının tarihi seyri

Müziğin çok eskilere uzandığı, insanın evriminden itibaren insanla birlikte olduğu kabul görür. Türk tarihinde ise müziğin önemli bir gelişim seyri görülüyor.

Türk müziği, Türklerin Orta Asya'dan beri geliştirmiş oldukları ve devamında Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar ile belirginleşen müzik tarzı devreye girmiştir. Musiki ise Osmanlı'da halk ve üst kültürde birbiriyle ilişkili, fakat karakterleri farklı iki ana dal olarak gelişme kaydetmiştir. Osmanlı'nın son dönemindeki modernleşme faaliyetlerinin tesiri müziği yeni sürece çekerken Batı etkisi de yeniden şekil kazanmasında etken rol oynamıştır.

Etnomüzikolojik ve müzikolojik çalışmalar

Türkiye'de Müzik Araştırmaları çalışması ekseninde tarihi seyre de ışık tutarak bir makale ortaya koyan Ünüşan Kuloğlu konu ile ilgili şu verileri paylaşıyor: Etnomüzikolojik ve müzikolojik çalışmalara kaynak olan “tarih bilinci”, Türkiye'de 19. yüzyılın hemen başında boy göstermiştir. İnsani değerlerin geçmişten geleceğe uzanan bir akış olduğu savından yola çıkarak, tarih boyunca yaratılmış olan değerine eğilme bilinci ilk olarak Sultan III. Selim ile başlamıştır denilebilir.

Kalan yapıtların notaya alınması

Sultan III. Selim, geleneksel sanat müziğinin geçmişte kalan yapıtlarının notaya alınması adına, dönemin müzik bilginlerinden Hamparsum Limoncuyan'dan (1768- 1839) bir müzik yazısı bulmasını ve bu eserlerin yazıya
geçirilmesini istemiştir. O döneme değin “tarih mirası” kapsamındaki yaratılar kuşaktan kuşağa ve kulaktan kulağa bellekte tutulabiliyordu ve giderek onların belleklerden silinebileceği kaygısı gündeme gelmişti.

Üçüncü Selim'in "tarihi" katkısı

Kendisi de bir besteci olan III. Selim'i "tarih bilinci"ne yönelten, işte bu kaygı olmuştur. Çağdaş anlamda müzikolojik araştırmalar, 19. yüzyılın sonlarında bireysel çabalarla başlamıştır. Rauf Yekta Beyin (1871–1935) İkdam Gazetesi'nde İtalyan rahip Toderi'nin geleneksel sanat müziğimize ilişkin araştırmasını tanıtan
1899 tarihli yazısı, bu alanda atılan önemli adımlardandır.

Türk müziği ses sistemi

Paris Konservatuarı öğretim üyelerinden teori ve armoni hocası Albert Lavignac yönetiminde yayınlanan "Encylopedie de la Musique et Dictionnaire du Conservatoire" adlı büyük sözlüğün "Türk Müziği" maddesini
yazan Rauf Yekta Bey, daha sonra Türk müziği "ses sistemi" sorununa çağdaş disiplin getirme çalışmalarına da öncülük etmiştir. Bu nedenle çağdaş anlam¬da ilk Türk müzikologu kabul edilir.

Uluslararası açılımlar

Modern dünyada bu konuda araştırma merkezleri ve üniversiteler bazında enstitüler kurulmuştur. Paris'te Pierre Boulez'in kurduğu IRCAM ve Xenakis'in kurduğu CCMIX devlet destekli çok önemli araştırma merkezleri olup, Amerika'da MIT Media Laboratuarları, Stanford Üniversitesi'nde CCRMA gibi kurum ve kuruluşlarda besteciler ve
bilim adamları ortak çalışmalar yapmaktadır. Ayrıca başta Almanya ve İtalya olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri bu sanat dalına akademik düzeyde büyük önem vermekte ve her yıl birçok festival düzenlenmektedir. Ülkemizde, İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından kurulan MİAM uluslararası düzeyde teknik kapasitesi, uzman sanatçı ve akademik kadrosuyla bu merkezler arasındaki yerini almıştır. Özellikle kayıt teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte bu yüzyıl müzisyenlerine yepyeni bir boyutu da uzay araştırmaları açmıştır.

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara