Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Türk mezar taşları arşiv gibidir'

Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Bahar, mezar taşlarının ebatlarının ilk olarak yarıya düştüğünü, daha sonra şekillenerek küçülmeye devam ettiğini kaydetti.

3 Yıl Önce Güncellendi

2021-09-28 00:12:35

'Türk mezar taşları arşiv gibidir'

Konya'da, geçmişi asırlar öncesine dayanan mezarlıklardaki insan boyunu aşan dev mezar taşları, görenleri şaşırtıyor.

Kent merkezindeki Musalla ve Üçler mezarlıklarında bulunan farklı dönemlere ait kayrak, andezit, mermer gibi taşlardan yapılmış mezar taşları, şekilleri, boyutları ve süslemeleriyle birbirinden ayrılıyor.

2021_EYLUL_27_mezar_20210927_2_50193164_69110552

Bazı mezar taşlarının boyu 3 metreyi geçerken, bir arada bulunan eski ve yeni mezar taşları, alışılmışın dışında görüntüler oluşturuyor.

Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Bahar, AA muhabirine, farklı yüzyıllara ait Türk mezar taşlarının, kentleşmedeki kültürel gelişim aşamalarını yansıttığını söyledi.

2021_EYLUL_27_mezar_20210927_2_50193164_69110557

Türklerin, Anadolu'ya ilk geldiği dönemlerde 5-6 metreye varan kayrak taşlarını mezar taşı olarak kullandığını belirten Bahar, 11. yüzyıla ait mezar taşlarının menhirleri andırdığını kaydetti.

Göçebe hayattan yerleşik hayata geçtikçe mezar taşlarının da şekillenmeye başladığını ifade eden Bahar, "Göçebe kültüründen gelen insanlarımız yerleştikçe, kentleşme başlayıp, eli çekiç tuttukça yavaş yavaş taşları şekillendirmeye başlamış. Mezar taşlarının ebatları önce yarıya düşmüş, sonra şekillenerek küçülmeye devam etmiş." diye konuştu.

"Mezar taşlarında tarihimizde attığımız her adımı görebiliriz"

2021_EYLUL_27_mezar_20210927_2_50193164_69110555

Bahar, kültür ve sanattaki gelişimin mezar taşlarına da yansıdığını ifade ederek şunları aktardı:

"Önce süslemeler başlamış. Sonraki yüzyıl okuma yazmayla beraber desenler kazınıp yazılar yazılmaya başlamış. Mesela Osmanlı'nın klasik döneminde, 15-16. yüzyılda artık çok daha edebi şiirlerle karşılaşıyoruz ve daha sonra içinde yatan kişinin kimlikleri ortaya çıkmaya başlamış. Fesler, kavuklar yapılmaya başlamış. Kadın mezarları ayrı bir estetikte yapılmış. Hocaların, alimlerin, sanatçıların, askerlerin ayrı… Artık mezarlar da kimlik kazanmaya başlamış. Mezar taşlarına baktığınız zaman bizim kentleşme, kültürleşme ve tarihimizde attığımız her adımı görmemiz mümkün."

"Mezarlarımız bir arşiv gibidir"

thumbs_b2_cb4fb1897a99305520f61ed3112b154e

Mezarların, Türk kültürünün merkezinde olduğuna dikkati çeken Bahar, tarihte Türklerden ilk söz eden, Türk isminin ilk geçtiği Bilge Kağan'ın Bengü Taşı yazıtının da bir mezar taşı olduğunu anımsattı.

Bahar, şöyle devam etti:

"Bazen tarihi yerleşimler tahrip edilebiliyor ama mezarlara saygımızdan dolayı çoğu kültürel kalıntılarımız mezarlıklarda yaşıyor. Mezarlarımız bir arşiv gibidir. Bu mezarlar bir de dünya ile ahiret arasındaki sınır taşları gibi görülmüş. İnsanoğlu her zaman için ölümsüzlüğü aramış ve ölümsüzlük arayışı bir şekilde mezarlara yansıtılmış. Bir bakıma mezar hem ölüme giden bir yol hem de ölümsüzlüğe giden bir yol."

thumbs_b2_8ca381991f043e21cae981a6b03d74b6

AA

Haber Ara