Seyyid Kutup Kimdir?
9 Ekim 1906'da Mısır'ın Asyût vilâyetine bağlı Mûşâ köyünde doğdu. Hindistan kökenli olan babası el-Hâc Kutub b. İbrâhim, Mısır'ın İngiliz işgalinden kurtulması için çalışan el-Hizbü'l-Vatanî'nin aktif bir üyesiydi. Seyyid Kutub ilk öğrenimini köyünde tamamladı. 1921 başlarında Kahire'ye giderek eğitimine devam etti. 1926'da Öğretmen Okulu'ndan mezun olunca Külliyyetü Dâri'l-ulûm'un hazırlık sınıfına girdi, iki yıl sonra da Dârü'l-ulûm'a kaydoldu. Öğrencilik yılları sırasında Abbas Mahmûd el-Akkād ile tanıştı ve görüşlerinden etkilendi. Üniversitedeki öğrenci hareketlerine katıldı. Ayrıca edebiyatla ilgilendi. 1933'te üniversiteden mezun oldu ve ardından altı yıl kadar ilkokul öğretmenliği yaptı. Eğitim sisteminin düzelmesi için çeşitli reform taslakları hazırladı. Seyyid Kutub'un Akkād'a olan yakınlığı edebiyat dünyasında hızla yükselmesinde büyük rol oynadı, Akkād ve çevresiyle birlikte edebî tartışmalara katıldı (geniş bilgi için bk. Adnan Ayyub Musallam, The Formative Stages, s. 87-93; Salâh Abdülfettâh el-Hâlidî, Seyyid Ḳuṭub, s. 135-189). Öğrencilik yıllarında girdiği Vefd Partisi'nden 1942'de ayrılarak Sa‘diyyîn Partisi'ne üye oldu. Ancak 1945'te siyasî partilerle ilişkisini kesti.
Seyyid Kutub'un II. Dünya Savaşı sonrasında edebî konulara ilgisi devam etse de yazılarında siyasî ve içtimaî meseleler ağırlık kazanmaya başladı. Nisan 1947'den itibaren finansmanını hıristiyan Yûsuf Şehâte'nin sağladığı aylık el-ʿÂlemü'l-ʿArabî dergisini çıkardı. 4. sayısından sonra bu dergiyi bırakarak Dârü'l-kütübi'l-Arabî'nin sahibi ve İhvân-ı Müslimîn mensubu Muhammed Hilmî el-Minyâvî'nin finanse ettiği haftalık el-Fikrü'l-cedîd dergisini yayımlamaya başladı. Ancak derginin siyasî üslûbu hükümet çevrelerini rahatsız etti ve Mart 1948'de kapatıldı. Seyyid Kutub da eğitim araştırmaları yapmakla görevlendirilen heyet içinde Amerika Birleşik Devletleri'ne gönderildi. Kasım 1948'de New York'a giden Kutub burada Batı hayat tarzını yakından tanıma imkânı buldu. New York ve Colorado'da eğitimle ilgili araştırmalarda bulundu, bazı yüksek öğretim kurumlarında derslere katıldı, Amerika'nın değişik eyaletlerini gezdi. Mısır'a dönüşü sırasında İngiltere, İsviçre ve İtalya'ya uğradı. Düşüncelerinin değişeceği beklentisiyle gönderildiği Amerika'dan Ağustos 1950'de Batı sisteminin en keskin karşıtlarından biri olarak döndü. Bir süre Maarif Bakanlığı'nda murakıp yardımcılığı yaptı. Bundan sonra görev yeri sık sık değiştirildi. 18 Ekim 1952'de bakanlıktaki görevinden istifa etti.
Temmuz 1952'deki askerî darbe öncesinde ve sonraki aylarda Seyyid Kutub ile darbeyi yapan Hür Subaylar arasında yakın ilişki mevcuttu. Darbe öncesinde Cemal Abdünnâsır ve arkadaşları Seyyid Kutub'un evinde toplantılar düzenliyordu. İhtilâlin ardından devrim konseyinin isteği üzerine Ağustos 1952'de verdiği İslâm'da ruhî ve fikrî hürriyet konulu konferans Hür Subaylar'ın takdirini kazandı. Bu sırada sempati duyduğu İhvân-ı Müslimîn teşkilâtıyla Hür Subaylar arasında yakınlık kurmaya çalıştı. Ocak 1953'te oluşturulan Hey'etü't-tahrîr'in genel sekreterliğini yürüten Cemal Abdünnâsır'a bir ay kadar yardımcılık yaptı. Cemal Abdünnâsır'ın, İhvân-ı Müslimîn'in ileri gelenlerinden teşkilâtı kapatıp Hey'etü't-tahrîr'e katılmalarını istemesi yüzünden iki taraf arasında anlaşmazlık çıktı. Seyyid Kutub arabuluculuk yapmaya çalıştıysa da başarılı olamadı ve İhvân-ı Müslimîn yanında yer alarak Şubat 1953'te teşkilâta üye oldu. 15 Ocak 1954'te İhvân-ı Müslimîn teşkilâtının kapatılması üzerine örgütün önde gelenleriyle birlikte Seyyid Kutub da tutuklandı; ancak ülke çapındaki gösterilerin ardından diğer tutuklular gibi o da serbest bırakıldı. Daha önce kapatılmış bulunan el-İḫvânü'l-müslimûn adlı haftalık gazete Seyyid Kutub yönetiminde Mayıs 1954'ten itibaren tekrar yayımlanmaya başlandı. Fakat Seyyid Kutub, iktidar tarafından sansüre uğradığı gerekçesiyle 5 Ağustos 1954'te gazetenin neşrine son verdi. 26 Ekim 1954'te Cemal Abdünnâsır'a karşı girişilen başarısız suikasttan sorumlu tutulan İhvân-ı Müslimîn örgütü yöneticileriyle birlikte Seyyid Kutub da tutuklandı ve on beş yıl hapse mahkûm edildi. Kahire'de hapiste bulunduğu süre içerisinde Fî Ẓılâli'l-Ḳurʾân adlı tefsiri üzerinde çalışmaya devam etti. Hapishane şartlarında sağlığı iyice bozulan Seyyid Kutub cezasının on yıllık kısmını çektikten sonra Irak Devlet Başkanı Abdüsselâm Ârif'in girişimiyle Mayıs 1964'te tahliye edildi. Hapisten çıkınca çok tartışılan kitabı Meʿâlim fi'ṭ-ṭarîḳ'ı yazdı. Bu eserinde savunduğu görüşleri ve bir grup İhvân-ı Müslimîn mensubuyla birlikte teşkilâtı yeniden canlandırma faaliyetlerine katılması yüzünden 9 Ağustos 1965'te tekrar tutuklandı. Uzun süren yargılama sonunda idam cezasına çarptırıldı ve 29 Ağustos 1966'da cezası infaz edildi; cesedi bilinmeyen bir yere gömüldü.
Kaynak: TDV Ansiklopedisi