1929 yılından itibaren bütün dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz devamında farklı arayışlara ve düşünce sistematiğine de şekil kazandırdı. Bunlardan birisi de New Deal denen Yeni Görüş.
Ekonomik krizin sürdüğü 1932 yılında, ABD başkanlık seçimini F.D.Roosevelt kazanırken Cumhuriyetçi Parti'nin başkanı Hoover'den görevi devralan yeni başkan Roosevelt'in ABD ekonomisini bunalımdan çıkarmak için uygulamaya koyduğu ekonomik, sosyal ve siyasal nitelikli önlemlerin tümüne "New Deal" (Yeni Görüş) adı verildi.
Roosevelt ülkesini içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkarmak için, liberal kapitalizm yerine, müdahaleci, düzenleyici ve yol gösterici bir ulusal iktisat politikası oluşturmaya gayret gösterdi.
Tarımsal ürünlerin fiyatlarının hızla düşmesi, çiftçilerin banka borçlarını ödeyemez hale gelmesi, küçük bankaların büyük çoğunluğunu iflasa sürüklemişti.
1929 yılında ülkedeki işsiz sayısı 4,6 milyon iken bu rakam 1933'de 13 milyona ulaştı.
Peki çözüm olabildi mi?
Peki New Deal, Büyük Buhran'ı sona erdirmeyi başardı mı?
Fransa'nın önde gelen işletme ve ticaret üniversitesi ESSEC profesörlerinden Florin Aftalion'un bu soruya verdiği cevap, hayır.
Bu düşüncenin çok yaygın bir efsane olduğunu ifade eden Aftalion, bu görüşünü şöyle savunuyor:
"1930'lu yıllarda işsizliğin gelişimi New Deal'in başarısız olduğunun kanıtı. Franklin Roosevelt'in ilk başkanlık yılı olan 1933'te işsizlik oranı yüzde 25'lerdeydi. İlk görev süresinin tamamlandığı yıl ise yüzde 15'e düştü. 1937 yılında ise ekonomik durum yeniden kötüleşti. Kriz içinde bir kriz yaşandı ve işsizlik yüzde 19'a yükseldi. 1940'a gelindiğinde ise hâlâ yüzde 10'un üzerindeydi."