"Diriliş Ertuğrul", "Kurtlar Vadisi Pusu" ve "Filinta" dizilerinde rol alan oyuncu Muhammed Emre Kaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaptığı işin "İnsanı, insana, insanca anlatma sanatı" olduğunu söyledi.
Çocukluğundan beri sahne sanatlarına ilgisi olduğunu kaydeden Kaya, babasının işi sebebiyle sık sık şehir değiştirmelerinin ve yetiştiği ortamın, kendisine iyi gözlem yapma imkanı verdiğini aktardı.
Oyuncu Kaya, eğitim hayatı boyunca okulda yapılan tüm etkinliklere katıldığını ve hep sahnede olduğunu vurgulayarak, "Çok seviyordum sahnede olmayı, insanlara bir şeyler anlatabilmeyi. Daha üç yaşındayken saçlarımı ıslatıp 'artist olacağım' diyordum. Annem de saçlarını ıslatma hasta olacaksın diyordu." ifadelerini kullandı.
"Diriliş Ertuğrul" dizisinde canlandırdığı rolüyle, yılın "En İyi Çıkış Yapan Erkek Oyuncusu" ödülünü alan Kaya, ideallerinin basamak basamak olduğunu kaydederek, bulunduğu basamaktan hep mutlu olduğunu ve her gittiği işin kendisi için bir okul gibi olduğunu söyledi.
Konservatuvarda iyi bir eğitim aldığını, setlerde de mesleki tecrübesinin geliştiğini dile getiren Kaya, "Benim için yaptığım her iş bir okul gibiydi. At üstünde kılıç kullanmayı ben Diriliş Ertuğrul'da öğrendim. 6 aylık bir eğitim süreci oldu." dedi.
Kaya, dizilerin etkisiyle iş için gittiği Tacikistan'da inanılmaz derecede Türk hayranlığıyla karşılaştığının altını çizerek, o dönem oynadığı dizideki rolü sebebiyle de havaalanındakilerin kendisini tanıdığını kaydetti.
"Yaptığımız işlerde yaşanan sıkıntıları anlatmalıyız"
Muhammed Emre Kaya, sektöre girme sebeplerinden birinin "anlatma kaygısı" olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:
"Çok sevdiğim bir ağabeyim vardı. Onun bir röportajına denk gelmiştim. 'Bu ülkenin kanayan yaraları var. Biz bu yaralara sanatla, sinemayla parmak basmak istiyoruz.' demişti. Benim de şiarım bu oldu. Dünyada, ülkemizde, en başta Orta Doğu'da birçok sıkıntı var. Yaptığımız işlerde bizim bunları anlatmamız lazım insanlara. Amerika'nın Irak'a girmeden önce Orta Doğu'yla ilgili kırk yedi tane film yaptığı söyleniyor. Bu 47 filmin ardından okyanus ötesinden, kıtalar ötesinden gelip bir ülkeyi işgal ettiği zaman hiç kimse sesini çıkartmadı. Çünkü sinemayla bütün dünyayı buna hazırladı."
Türklerin binlerce yıllık tarihi olduğuna dikkati çeken Kaya, sanatı bu kültür ve tarihle mayalamak gerektiğini söyleyerek, "Bir milletin tam bağımsız olabilmesi için bir kara parçası ve bayrak yetmez. Kültürel olarak bir yerlere bağlıysanız tam bağımsız değilsinizdir. Bunun dünyada birçok örneği var." diye konuştu.
Kaya, Türkiye'de tiyatroya gitme oranının çok düşük olduğunun altını çizerek, "İnsanların öncelikleri farklı. Ekonomik sıkıntıları, kaygıları var ama öyle bir kültür de oluşmamış bizde maalesef. Bunun da belki de suçlusu biz tiyatrocularız. Konservatuvarda aldığımız eğitim de maalesef böyleydi. Batı etkisinde şekillenen bir sanat anlayışı var bizim ülkemizde." ifadelerine yer verdi.
"Yurt dışına kendi özümüzden bir şeyler götürmeliyiz"
Ödenekli tiyatroların sahip olduğu imkanlarla milli kültür ve mirası aktarma görevi üstlenmesinin önemine değinen Kaya, yurt dışında da yabancı oyunlar yerine yerli eserlerin sahnelemesinin gerektiğini ifade ederek, "Tabii ki Shakespeare'i bilelim. Çok kıymetli ama yurt dışına gideceğimiz zaman kendi özümüzden bir şeyler götürmemiz lazım. Tereciye tere satmak olmaz. Bir Amerikalının gelip meddah oynaması ne kadar bizim toplumda karşılık bulacaksa bizimki de onlarda o kadar karşılık bulacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Oyuncu Kaya, Şehir Tiyatroları ile Devlet Tiyatrolarına işaret ederek, "Özellikle bu iki kurum sanat fabrikası gibi. İçerisinde atölyeleri, marangozhanesi var. Şapkasını, kostümünü, makyajını, hepsini kendisi üretiyor ve yüzlerce oyuncusu var. Burada doğru insanlarla doğru işler yapılırsa çok derin izler bırakacaktır." dedi.
"Bizim tarihimizin ilk gününden bugüne kadar hep bir sahne gösterisi, tiyatral bir şey vardı. Özümüze sahip çıkmamız gerekiyor" değerlendirmesinde bulunan Muhammed Emre Kaya, Türkiye'nin çok büyük ve güzel işler yaptığını dile getirerek, "Bunları dünyaya anlatmamız lazım. Temel anlatım noktasının da sanat, sinema, tiyatro olduğunu düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Sanatın kucaklayıcı yönüne dikkati çeken Kaya, hangi görüşten ya da inançtan olursa olsun insanları sanatla bir noktada buluşturmak gerektiğini ve bunun temellerinin de yine sanatla atılacağına inandığını kaydederek, "Sanat insanların buluşma noktası olmalı. Barış lazım, huzur lazım. Bunun için elimizden geleni yapmaya hazırız." diye konuştu.