Dolar

32,2857

Euro

34,7863

Altın

2.409,01

Bist

10.264,82

Kraliçe Elizabeth neden İsrail’e hiç gitmedi?

Geçtiğimiz gün 96 yaşında ölen İngiltere Kraliçesi Elizabeth’in İsrail’i hiç ziyaret etmediğine dikkat çeken Aydınlık gazetesi yazarı Mehmet Yuva, İngiltere-İsrail ilişkilerinin geçmişine dair önemli bilgiler paylaştı

2 Yıl Önce Güncellendi

2022-09-21 12:34:16

Kraliçe Elizabeth neden İsrail’e hiç gitmedi?

Geçtiğimiz gün 96 yaşında ölen İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in İsrail'e hiç ziyaret etmediğine dikkat çeken Aydınlık gazetesi yazarı Mehmet Yuva, İngiltere-İsrail ilişkilerinin geçmişine dair önemli bilgiler paylaştı

Gazeteci Yuva'nın "Kraliçe Elizabeth neden İsrail'e gitmedi?" başlıklı son yazısından önemli bir bölüm;

Elizabeth Hanım hayatı boyunca gitmediği ülke, gezmediği mekân ilgilenmediği mabet kalmadı ama bunun bir istisnası vardı; İsrail. Evet, 70 sene 214 gün hüküm süren Elizabeth İsrail'e hiç gitmemiş. İngiliz devlet erkanı her fırsatta İsrail ile dost ve müttefik olduklarını ilan ederken, Ali Kemal'in torunu eski Başbakan Boris Johnson gençliğinde Yahudi erkekler tarafından geleneksel olarak başın örtülmesi için takılan Kipa'yı giyerken, gazetecilik yaptığı dönemde Siyonist olmaktan ve Siyonist İsrail'i savunmaktan onur duyarken, nüfuzlu Yahudi finans oligarkların desteğini almak ve İsrail'e bağlılığını göstermek amacıyla bulunmaz Hint kumaşı misali Yahudi Dominic Raab'ı yardımcısı, Adalet Bakanı ve Dış işleri Bakanı görevlerine getirmiş olmasına rağmen Kraliçe neden İsrail'e karşı tavırlıydı? Boris Johnson'dan sonra gelen Bayan Liz Truss İngiltere Büyükelçiliğinin Tel Aviv'den Kudüs'e taşınması gerektiğini söylerken, Kraliçe Elizabeth neden İsrail'i boykot etmişti? Kayınvalidesi Kudüs'te Azize Meryem El-Mejdelina Kilisesinde (Saint Maria Magdalene) defnedilmiş olmasına rağmen İsrail'i ziyaret etmemişti. Sorunlu olduğu ve hatta nefret ettiği kayınvalidesinden uzak durmak için İsrail'e gitmemiş olabilir mi? Şaka bir yana Kraliçe Elizabeth kendilerine her türlü yardımı sunan, devlet olmaları ve bir yurt kazanmalarını sağlayan İngiliz askerlerini öldüren, terör eylemleriyle onlarca İngiliz'i katleden Yahudilerin kurduğu devlete ve ülkeye içinde derin bir öfke duyuyordu. Ayrıca öldürülenlerin anısına saygısızlık yapmak istemiyordu.

İNGİLTERE'NİN YAHUDİLERE VE ARAPLARA SÖZÜ

Hâlbuki İngiltere, Osmanlının başkenti İstanbul ve idaresi altındaki bölgeleri Fransa ve Çarlık Rusya ile birlikte işgal etmek, aralarında paylaşmak ve Filistin'i Siyonist Yahudiler için bir yurt yapmak için 1916'da Sykes-Picot gizli antlaşmasını hazırladılar. 1917'de İngiltere Dışişleri Bakanı James Balfour ilanı olarak bilinen İngiliz hükümetinin Filistin'de bir Yahudi devleti inşa edileceğinin resmi sözünü verdiler. Bu sözü de tuttular. Filistin'e göç etmek isteyen Yahudilerin Rusya ve Avrupa'dan taşınmasında öncü rol oynadılar. Filistin'de Yahudi koloniler kurulmasına izin verdiler. Askeri eğitim verdiler. Silahlandırdılar.

Ancak İngiltere Araplara da verdiği sözleri tutmak zorundaydı. Zira birçok Arap kabile ve aşiret ‘Osmanlı istibdadından kurtulmak ve bağımsız büyük bir Arap devleti hayali ile' İngilizlerin yanında yer almış ve onlarla birlikte savaşmıştı. Bu sebeple Yahudilerin keyfince davranması ve arzu ettikleri mekâna musallat olmalarına izin vermedi. 1936'da Filistin'e Yahudi göçünü sınırlayan ve hatta yasaklayan kararlar aldı. Bu kararlar İngun, Hagana, Stern gibi Yahudi terör örgütlerini çileden çıkardı. Zira bu az sayı ile güçlü ve geniş bir coğrafya üzerinde kurulması arzulanan Yahudi devletini tehlikeye sokmaktaydı. Söz ile ikna edilemeyen İngiltere'ye karşı terör eylemleri başlatma kararı alındı. 22 Temmuz 1946'da Kral Davud Oteli'ne yapılan bombalı saldırıda 91 kişi öldürüldü. Bunların on biri İngiliz subayı idi. Diğerleri İngiliz, Arap ve başka ülke vatandaşıydı. Kraliçe 20 yaşındaydı. Yahudi terör örgütleri çocuk, kadın, yaşlı, İngiliz, Arap ayırt etmeden projeleri karşısında duran herkese karşı korkunç terör eylemlerinde bulundular. Korku salmak, göçe zorlamak ve kendi taraftarlarına psikolojik üstünlük sağlamak amacıyla topyekûn katliamlar ve soykırım eylemlerinden kaçınmadılar.

YAHUDİ TERÖRÜ İNGİLİZLERİ DE HEDEF ALDI

2003'te İngiliz arşivlerinden yayınlanan ve o tarihe ışık tutan bir gizli belgede Yahudi terör örgütlerinin İngiltere şehirlerinde terör estirmek için çalışmalar yaptığını gözler önüne serdi. O dönem İngiliz medyası bu Yahudi terör örgütlerine karşı askeri müdahale talebinde bulundu. İngiliz kamuoyu Yahudi terör örgütlerine karşı devletin en ağır yaptırımları almasını istedi. Yahudi terör örgütlerin cevabı 1 Mart 1947'de İngiliz subayların gittiği bir mahalli kulübü bombalamak ve 17 İngiliz subayını öldürmek oldu. Rastgele yakalanan İngiliz subay ve askerleri sokak ortasında asıldı. Daha çok zarar vermek ve çok sayıda öldürmek için öldürülen askerlerin cesetlerine zaman ayarlı patlayıcı yüklendi. Yetimhaneleri, tren istasyonlarını koruyan nöbetçileri katledildi. İngiliz polisleri ve karakolları bombalı eylemlere maruz kaldı. Onlarca İngiliz polisi hayatını kaybetti. İngiliz raporlarına binaen bu eylemler sebebiyle 800'den fazla İngiliz maruz kaldıkları terör eylemlerinde hayatını kaybetti.

SUİKASTÇILAR BAŞBAKAN OLDU

Bu terör eylemlerinin kararını alan ve uygulayanlar daha sonra İsrail devletinin istihbarat şefleri, bakanları, başbakanları oldular. Bu terör eylemlerini yermek, eleştirmek ve özür dilemek yerine o terör eylemlerini yapanlar onurlandırıldı, İsrail'in kahramanları olarak anıldı. Askerlerine karşı yapılan bu saygısızlık, terör ve cinayetler Başkomutan sıfatını da taşıyan Kraliçe Elizabeth'in ajandasından hiç düşmedi. İsrail'de yayın yapan Haaretz gazetesinin genel yayın yönetmeni David Landau, “Kraliçe Elizabeth ve efradı Yahudi devletini ziyaret etmeyerek kimsenin oyuncağı olmadığını gösterdi.” demiştir.

Kaynak: Aydınlık

Haber Ara