Necip Fazıl Kısakürek'in oğlu Mehmed Kısakürek, Necip Fazıl Kısakürek'in şahsi eşyalarının ve eserlerinin sergilendiği müzeye ilişkin, "Her şeyin dejenere olduğu bu devirde onun bütün asliyetini muhafaza ile mükellef addettik kendimizi. Bu şuuru gayet diri tutarak bugünlere kadar geldik. Allah ne kadar ömür verirse o kadar devam edeceğiz. Yani Üstad'ın asliyetini ve keyfiyet bütününü yarınki nesillere olduğu gibi intikal davasındayız." dedi.
Şair, yazar ve mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek'in çalışma masası, el yazıları, fotoğrafları, gözyaşlarını biriktirdiği mendili, bastonu, kıyafetleri, sıklıkla dinlediği Çaykovski, Puccini ve Verdi plakları, Necip Fazıl Kısakürek Kültür ve Araştırma Vakfı'nın yeni mekanında açılan kalıcı sergide yerini aldı.
Vakfın kurucusu da olan Mehmed Kısakürek, vakfın Ümraniye'de bugün ziyarete açılan binasında AA muhabirinin sorularını yanıtlayarak, daimi sergide yer alan babasının özel eşyalarını ve onlarla ilgili anıları anlattı.
Babasının eşyalarına emanet nazarıyla baktıklarını dile getiren Mehmed Kısakürek, "Bunları çok zor şartlar altında koruduk. Apartman dairelerinde, mahzenlerde muhafaza ettik. Yakın bir zamanda belediyenin geçici bir süre için bize tahsis ettiği bir depoda koruduk. Bugünlere getirdik. Çünkü bütün davamız Üstadın asliyetini muhafaza davasıdır. Eşyaları da eserleri de fikri ve sanatı da buna dahildir. Biz 36 senedir bu mükellefiyet altında, bu diri şuur içinde yaşıyoruz." diye konuştu.
"Yakaladığım manaları içimde muhafaza ediyorum"
Mehmed Kısakürek, sergide babasının evlilik cüzdanı, askerlik terhis belgesi, Bahriye Mektebi diploması, henüz çocukken babasının kendisine hapishaneden yazdığı mektup, basın şeref kartı ve severek dinlediği plakların da görülebileceğini vurgulayarak, "Tabii bunlar bizde mevcut hatıralardan birtakım seçmeler. Bütün mevcudumuz bundan ibaret değil. Ancak buradakiler, mekanın imkanları içinde, hiçbir kişi, kurum, kuruluş ve hatta devletten destek ve yardım almaksızın teşhir edebildiğimiz Üstadımıza dair eşyalar." ifadelerini kullandı.
Babasının çalışma masasıyla sandalyesinin de sergide yer aldığına işaret eden Mehmed Kısakürek, şunları kaydetti:
"Bu masa çok sevdiği ve mütemadiyen üzerinde çalıştığı, dirsek taşı diyebileceğim bir masa. Manevi değeri çok. İnsanlardan eşyalara da bir takım manalar sirayet ediyor. Ben babamın eşyalarına birer canlı varlık nazarıyla bakıyorum. Ona dair birtakım manalar yakalıyorum. Daha doğrusu yakaladığım o manaları her zaman içimde muhafaza ediyorum. Bir kere daha hatırlıyorum bunları gördüğüm zaman."
Mehmed Kısakürek, duvarlarda yer alan resim ve fotoğraflara da değinerek şu bilgileri verdi:
"Malum koltuğu, ropdöşambrı, daha ziyade misafir kabul ederken kullandığı koltuk, çok sevdiği, müzik dinlerken ve bazı röportajlar verirken oturduğu, onun tabiriyle şezlongu da sergileniyor. İki radyo üst üste. Alttaki aynı zamanda pikap. Her ikisinin de yaşı benden çok daha büyüktür. Şu yan bölümde elbiseleri, elbiselerinden örnekler birer hatıra olarak yer alıyor. Bunları atmak mümkün değil. Duvarlarda ise Üstadın büyükbabası Hilmi Efendi'nin portresi, Legion D'Honneur Nişanı, Hilmi Efendi, Zafer Hanımefendi ve benim öz halam, 6-7 yaşlarında vefat etmiş olan Selma'nın fotoğrafı, dedem Fazıl Bey'in fotoğrafı (bulunuyor). Yani bunlar birer tarih. Şu ortada gördüğünüz pirinç tepsi bile 100 küsur seneliktir."
"Beni memnun etmek istiyorsan iyi çalış, anneni üzme ve babana dua et"
Adnan Menderes'in 17 Eylül 1961'de idam edilmesi sırasında babasının cezaevinde bulunduğunu belirten Mehmed Kısakürek, hazin olayın ardından elleriyle hazırladığı özel bir gazete sayfası tasarımını göstererek, "Yanılmıyorsam 1961 yılında Toptaşı Cezaevi'ndeyken Menderes'in idamını öğreniyor. O anın büyük ıstırabıyla, hüznüyle, gazete kupürlerini birbirine yapıştırmak suretiyle hazırlanmış. Üzerine de bir not düşmüş. Dikkatli bakılırsa bazı noktalarında gözyaşı damlaları var. Onlar da yuvarlaklar içine alınmış." değerlendirmesinde bulundu.
Mehmed Kısakürek, kardeşleri içinde babasına en çok benzeyenin 2011'de vefat eden Ayşe Kısakürek olduğuna dikkati çekerek, ona ithaf edilen iki eserin de sergide yer aldığını kaydetti.
Henüz çocukken babasının kendisine cezaevinden mektup gönderdiğini de sözlerine ekleyen Kısakürek, mektupta, "Evladım, hiçbir isteğim yok. Babaannen mutlaka elbiselerimi alsın. Başka kışlığım yok. Beni memnun etmek istiyorsan iyi çalış, anneni üzme ve babana dua et." ifadelerine yer verdiğini aktardı.
Necip Fazıl Kısakürek'in eserlerinin sonraki nesillere olduğu gibi kalması için çaba gösterdiklerine işaret eden Mehmed Kısakürek, "Her şeyin dejenere olduğunu bu devirde onun bütün asliyetini muhafaza ile mükellef addettik kendimizi. Bu şuuru gayet diri tutarak bugünlere kadar geldik. Allah ne kadar ömür verirse o kadar devam edeceğiz. Yani Üstadın asliyetini ve keyfiyet bütününü yarınki nesillere olduğu gibi intikal davasındayız." dedi.
Henüz 24 yaşındayken ilk şiir kitabı "Kaldırımlar"ı yayımlayan Necip Fazıl Kısakürek, 25 Mayıs 1983'te vefat edene kadar, aralarında "Çile", "Canım İstanbul", "Tohum" ve "Bir Adam Yaratmak" adlı eserlerinin de bulunduğu çok sayıda kitap, yazı ve makale kaleme aldı.