Üsküdar Belediyesi'nin özel etkinlikleri kapsamında Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen geceye, sinema ve edebiyat dünyasından önemli isimlerin yanı sıra Mete'nin dostları, arkadaşları ve sevenleri katıldı.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Üsküdar Belediye Başkan Yardımcısı Zekeriya Şanlıer, Ömer Lütfi Mete'yi vefatının 9. yılında rahmetle andıklarını belirterek, "Rahmetli eğer bugünleri görseydi meseleleri sağlıklı bir şekilde analiz ederek, bizlere ufuk açabilirdi." diye konuştu.
Türkiye'nin 9 yıldır eksikliği hissedilen Mete gibi aydınlara ihtiyacı olduğunun altını çizen Şanlıer, "Manevi ve toplumsal kodlarımızı çok iyi çözmüştü. Bu birikimi onun eserlerine de yansıdı. İnanıyorum ki gelecek kuşaklarda yeni Ömer Lütfi Meteler yetişecek." ifadesini kullandı.
Programın moderatörlüğünü yapan Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi Başkanı Mahmut Bıyıklı, Mete'nin çalışmalarına ve hayatına ilişkin bilgiler paylaştı.
"Yüksek bir algı kabiliyetine sahipti"
Gazeteci yazar Mehmet Ali Bulut, Tercüman gazetesinde birlikte çalıştıkları Mete'nin hiçbir zaman oturduğunu ve boş vaktinin olduğunu görmediğini söyledi.
Bulut, Mete'nin aynı zamanda hem konuşup sayfa çizdiğini hem de haber redaksiyonu yaptığını, yüksek bir algı kabiliyetine sahip iyi bir gazeteci olduğunu vurguladı.
Ömer Lütfi Mete'nin bir kahraman ve kahraman üreten bir adam olduğunun altını çizen Bulut, "Eğer Mete'nin senaryolarını, şiirini ve çağı uyarma noktasındaki yazılarını görmezsek kaybederiz. Benim kanaatim Mete 150-200 yıl sonra bu çağa bakıldığında bir alp ve eren olarak kaydedilir." ifadesini kullandı.
Oyuncu ve yazar Ahmet Yenilmez ise Mete'nin yazdığı senaryoların sonuna hangi rolü kimin oynayacağına dair notlar yazdığını, yapımcıların rolü bir başkasına vermesi durumundaysa senaryoyu hemen ikinci bölümde o rolün öldüğü şekilde devam ettirdiğini söyledi.
Mete'nin oyunculara pek çok konuda yardımcı olduğunu ve sahip çıktığını dile getiren Yenilmez, şunları kaydetti:
"Emin olun o abilerimizin ve arkadaşlarımızın da o zamanlarda evine ekmek götürecek durumları yoktu. Yeni bir sezona başladığımızda 'Nasıl olsa Ömer abi bir dizi, bir sinema yazar oradan denkleriz' derdik. Yazmasa da emin olun zengin bir arkadaşı vardır ve onun vasıtasıyla arefe gününü aşmadan bir memur maaşına denk paramız zarfın içinde evimize gelirdi."
"Karşımdaki adamın bir masal kahramanından öte bir kahraman olduğunu anladım"
Yapımcı ve oyuncu Hasan Kaçan, Mete'nin kağıdın üzerine senaryo, şiir, hikaye ve öykü olarak yazdıklarından değil hayatın üstüne çizdiklerinden bahsetmek istediğini söyledi.
O güne kadar rastlanmadığı şekilde 1992 yılında bir masal kahramanıyla tanıştığını belirten Kaçan, Mete ile nasıl tanıştığını şöyle anlattı:
"Ömer abi Galatasaraylıydı. O zamanlar gazetecilikle de uğraştığım için basın tribününe gidiyor ama hep geç kalıyordum. Sürekli ayaktaydım. Bir gün hiç tanımadığım birisi beni ayakta gördü ve çağırdı, 'Otur' dedi. Ömer abiyle tanışıklığımız orada başladı."
Zamanla tribün arkadaşlığının muhabbete dönüştüğünü kaydeden Kaçan, "Karşımdaki adamın bir kahraman olduğunu anladım, bir masal kahramanından da öte bir kahraman olduğunu. Elinde kılıcı, kalkanı yoktu ama günümüzün bir kahramanıydı." dedi.
"Bir tek şeye, Allah'a güveniyordu"
Mete'nin oğlu oyuncu Ali Buhara Mete ise delikanlılığı, doğruluğu ve dürüstlüğü kendisinde gördüğü babasının inandıklarıyla yaşadıklarının her zaman örtüştüğünü söyledi.
Babasının çocuklarının düşüncelerine önem ve kıymet verdiğini vurgulayan Mete, "Özgür, özgün ve öz güveni olan bireyler olmamızda en büyük etkenlerden biriydi bu. Asil bir insandı, konumu çok yüksek olan birinin ya da bir çaycının yanında aynı şekilde dururdu. Her zaman herkese eşit seviyede, aynı güzellik ve samimiyetle yaklaşırdı." şeklinde konuştu.
Babasının insanlara çok değer verdiği ve sevdiği için vazgeçilmez bir insan olduğunu aktaran Mete, şöyle devam etti:
"Kıymetli eserler, fikirler üretebilirsiniz. Bunlar çok önemli şeylerdir belki ama o her zaman şunu düşünürdü 'Hiçbir şey iyi insan olmaktan daha önemli değil' derdi. Ne pahasına olursa olsun. O bir faniye güvenmiyordu. Bir tek şeye, Allah'a güveniyordu. Lafta bir güvenmek değildi, gerçek anlamda bir teslimiyeti vardı. Ne kimseye muhtaç oldu, ne kimsenin önünde boynunu eğdi. İnsanlara sevgisinden ve gayretinden hiçbir şey de eksilmedi."
Ömer Lütfi Mete kimdir?
Sabah gazetesinde 1970 yılında basın hayatına atılan Ömer Lütfi Mete, Bizim Anadolu, Tercüman, Türkiye, Yeni Haber, Orta Doğu, Yeni Şafak, Ayyıldız, Yeni Binyıl, Sabah gazetelerinde yönetici ve yazar olarak çalıştı; Türk Edebiyatı, Boğaziçi ve Çağrışım dergilerinde makale, mizahi öykü ve şiirleri yayınlandı.
Şiirlerini "Gülce" adlı kitabında toplayan Mete, "Allahsız Müslümanlık", "Milliyetsiz Milliyetçilik", "28 Şubat'tan Şemdinli'ye Derin Çeteler", "Derin Devlet", "Dünyayı Kimler Yönetiyor", "Derin Millet Manifestosu", "Çığlığın Ardı Çığlık", "Yerden Göğe Kadar", "Asker ile Cemre", "Çizme", "Hacı Yağı ile Parfüm Arasında", "Balonya Tünel", "İtfaiye Yanıyor" ve "Erdoğan Operasyonu (Mahir Kaynak ile ortak eser)" adlı eserleri kaleme aldı.
Mete'nin yazdığı sinema ve dizi senaryoları arasında "Çizme", "Gülün Bittiği Yer", "Bizim Yunus", "Kurtlar Vadisi Irak", "The İmam", "Köstekli Saat", "Ayrı Dünyalar", "Veysel Karani", "Ahmet Bedevi", "Bizim Ev", "Evlere Şenlik", "Ortaklar", "Deli Yürek", "Avcı", "Hayat Bağları", "AGA", "Kurtlar Vadisi", "Kurtlar Vadisi Pusu", "Eşref Saati", "Ekmek Teknesi" ve "Çanakkale Destanı" yer alıyor.
Gazeteci, yazar, senarist ve şair Mete, 18 Kasım 2009'da kalp krizi nedeniyle 59 yaşında vefat etti.