Türkiye'de üniversite okuyup evlenen Gazzeli İslam Asalya, X'teki hesabından Gazze'de İsrail saldrıısı altındaki hastaneden paylaştığı görüntülerle birlikte ailesi için dua istedi.
Asalya, kısa süre önce yaptığı paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
"Selâmünaleyküm, dualarınıza ihtiyacımız var!!!
Gazze'deki Endonezya Hastanesi'nde yatan babam, annem, kardeşlerim ve akrabalarım da dahil olmak üzere tüm ailemle iletişimim kesildi. İşgalciler şu anda hastaneyi kuşatıyor, hastanenin içinde çok sayıda şehit ve yaralı var. Herkesten dua etmelerini rica ediyorum. Dualarınıza çokça ihtiyacımız var..."
GAZZELİ İSLAM ASALYA KİMDİR?
Asalya, 2019 yılında Genç dergisine verdiği röportajında konuştu. Gazze halkının yaşadıklarını anlatan Asalya, Türkiye hakkındaki düşüncelerini de ifade etti.
Asalya'nın o röportajından önemli bir bölüm:
Adım İslam Haşim Asaliyye. 1988 yılında Filistin'in Gazze şehrinde doğdum. İşgalci İsrail'in 2008 yılındaki bir füze saldırısında yaralandım. Ardından tedavi için Gazze'den Mısır'a, oradan da Türkiye'ye geldim.
Allah'a hamdolsun... Türkiye'de evlendim. Üniversite okudum ve yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Şimdi de Yeditepe Üniversitesi'nde doktora yapıyorum. Yüksek lisansımı siyasal bilimlerde yapmıştım. Doktoramı da tarih bölümünde yapıyorum. Aklım başımda olduğu müddetçe çalışmaya devam edeceğim.
Burada asla boş durmamaya çalışıyorum. İnsanlara Filistin'deki hayatın nasıl olduğunu anlatmak için seminerler veriyoruz. Kudüs'te ve Batı Şeria'daki zulümleri insanlara anlatarak bilgilendirmeye çalışıyoruz. Mescid-i Aksa'nın Müslümanların kutsal mabedi olduğunu, Filistin ve Mescid-i Aksa'nın Müslümanların başlıca davası olduğunu anlatarak hayatımız geçiyor.
Ailem halen Gazze'de. Orada büyük bir aileyiz. Yaklaşık 15 senedir sülalemizden 30'dan fazla şehit verdik ve evlerimiz yıkıldı... 2011 yılında kardeşim Sabri şehit oldu.
"GAZZE'DE ŞEHİTLER YERYÜZÜNDE YÜRÜRLER"
Gazze'deki hayatından bahseder misin? Uzun zamandır buradasın ama haber alıyorsun muhakkak; nasıl orada durum?
Gazze'de şehitler yeryüzünde yürürler. Her birey şehadeti bekler... Kur'an'da Rabbimizin dediği gibi şehadeti beklerler, sözlerinden asla caymazlar.
Her evde bir şehit, gazi, bir esirin olması hayatın mutlak bir parçası haline gelmiştir. Filistin için her ev bedel ödemiştir...
Gazze'de şehit şehidi resmeder, şehit şehidi iyileştirir, şehit şehide ilkyardım yapar. Şehit şehidin namazını kılar, şehit şehide veda eder, şehit şehidi taşır, şehit şehidi toprağa verir. Yaralılar yaralıları tedavi eder. Esirler esirleri özgürleştirir.
Cihad bizim için nefestir, hayattır. Yolda yürümemiz, oturmamız, işlerimiz, ailemizle vakit geçirmemiz, nöbetlerimiz, Filistin ve Gazze konuşmalarımız hepsi cihat üzerinedir. Biz her şeyi cihat uğruna yaparız.
Gazze'de hayat mescitlerde sürdürülür. Kur'an'ı, sabrı, ahlakı, işgalin son bulması ancak cihatla olur fikrini; ya muzaffer ya şehit oluruz idealini mescitlerde öğreniriz.
"İŞGALCİLERİ VATANIMIZDAN ATACAĞIZ"
Biz her zaman Yahudileri karşılamak için bütün varlığımızla Gazze'de olacağız. İşgalcileri vatanımızdan atmak için beklemekteyiz.
Bütün olumsuzluklara, işsizliğe, her gece işgalciler tarafından evlerimizin yıkılmasına, şehitlerimize, yaralılarımıza ve esirlerimize rağmen Allah'a hamdolsun diyoruz. Sınırlarımızın kapalı olmasına, hava alamamamıza rağmen hamdolsun diyoruz. Çünkü Rabbimiz bizi isra ve miraç toprağında bulunduruyor. Allah tarafından mübarek kılınan topraklarda nöbetlerimiz, şehadetimiz ve yaralılarımızla ümmetin şerefini korumaktayız.
Kudüs'ten bahsetsek biraz da? Dünyanın kalbi Kudüs... Orayı nasıl anlamamız gerekir?
Öncelikle şunu söyleyeyim: Kudüs, Mescid-i Aksa, Kur'an'dan bir ayettir. Kim bu ayeti inkar ederse Kur'anı ve Rasulullah'ı inkar etmiş olur.
Kudüs'te Mescid-i Aksa, Kubbetü's Sahra, Hz. Ömer ve Selahattin Eyyubi'nin fethettiği Kıyamet Kilisesi ve daha birçok özel mekan bulunmaktadır. Enbiyalar, sahabeler orada yaşamışlar ve vefat etmişlerdir. Kudüs'te ruhlarını Allah'a şahit tutup şehit olan insanlar vardır... Kudüs'te: Kudüs'ün onuru için yaralı olanlar ve gaziler vardır.
Kudüs, yerden göğe açılan kapıların; göklerden de yere açılan kapıların olduğu şehirdir. Kudüs, Hz. Muhammed'in (sav) Enbiyalara cemaatle namaz kıldırdığı yerdir. Kudüs semaları, Müslümanlar için namazın farz kılındığı yerdir...
"KUDÜS'Ü YAHUDİ ŞEHRİ YAPMAK İSTİYORLAR"
Kudüs'ün tarihine ve Müslümanlar için neden kutsal olduğuna değindikten sonra gündemdeki asıl problem, malumunuz: Mescid-i Aksa şu anda büyük bir risk altında.
İşgalciler Mescid-i Aksa'nın çevresini, İslam görüntüsünden Yahudi şehri görüntüsüne çevirmeye çalışıyor. Müslümanları Kudüs'ten her gün uzaklaştırmaktadırlar. İşgalciler yıldırma ve göçe zorlamak için Müslümanların evlerini, mezarlıkları, çarşıları yıkıyorlar. Silah zoruyla Müslümanların topraklarını gasp edip; orada kendileri için bina yapıyorlar.
Kudüs'te ezan okumasını yasakladılar. Mescidlerimizi kapattılar ve Filistinli ailelerin birbirlerine gidip gelmesine müsaade etmiyorlar. Öğrencilerin, öğretmenlerin okullara ve medreselere gitmeleri yasaktır.
"KUDÜS'TE NEFES ALMAK BİLE YASAK"
Ayrıca Mescid-i Aksa'nın yıkılması için tüneller açıyorlar. Her sokak başına kamera koyarak Müslümanları gözetliyorlar. Her yere engeller koyup Müslümanlara baskı yapıyorlar.
Filistin bayrağı ve Türk bayrağını bulundurmayı yasakladılar. Allah'u Ekber ve Lailaheillallah kelimelerini de yasakladılar. Her “off” diyeni öldürmektedirler. Kudüs'te Müslümanlara nefes almayı bile yasak neredeyse...
Peki bütün bunlara rağmen Kudüs nasıl özgürleşir?
Birbirimizi sevmedikçe asla özgür olamayız. Suriye'de, Filistin'de, Yemen'de, Afrika'da çocuklarımız öldükçe Kudüs nasıl özgür olur? Mescitlerde Müslümanlar öldürülürken ve onların hakkını arayan Müslümanlar yokken, Kudüs'ü nasıl özgürleştireceğiz? Arap devletleri paralarını Amerika ve işgalci İsrail'e peşkeş çekerken Kudüs nasıl özgür olabilir?
Neye ihtiyaç var sence? Ne gerekiyor bunun için?
Hamd olsun mal ve silah eksikliğimiz yok. Adam gibi adam eksikliğimiz var... Mescid-i Aksa'nın onurunu ve Kudüs şehrini koruyacak adamlara ihtiyacımız var. Ömer bin Hattap gibi adil, Selahattin Eyyubi gibi sadık ve Tarık bin Ziyad cesur adamlara ihtiyacımız var. 500 yıldan fazla süre Kudüs'ü koruyan Osmanlı gibi koruyuculara ihtiyacımız var.
Türkiye hakkında neler düşünüyorsun? Uzun süredir buradasın, buradan evlendin. Türkiye'nin Kudüs davasındaki yeri ve önemi nedir?
Sizin kanınız bizim kanımızdır. Sizin ruhunuz bizim ruhumuzdur... Bizim için yaptığınız her şey için teşekkür ederiz. Türkiye dışında Gazze'ye ilaç gönderen ülke yok... Filistin halkına Allah'tan sonra sahip çıkan ve arkasında duran tek devlet Türkiye, tek millet de Türk milletidir. Türkiye'de herhangi bir olumsuzluk olduğunda, üzüldüğünüzde, ağladığınızda biz de ağlıyoruz. Siz mutluysanız bizde mutluyuz.
"TÜRK BAYRAĞI BİZİM DE BAYRAĞIMIZDIR"
Yaralılarımızı sadece Türkiye kabul ediyor. Bayrağınız bizim bayrağımızdır, toprağınız bizim toprağımızdır. Bizim için Türk halkıyla Filistin halkının arasında en ufak bir fark yoktur. Emin olun, biz şu an Osmanlı hilafetinde yaşıyor gibi hissediyoruz. Çünkü Osmanlı hilafeti kesinlikle düşmedi; bu bizim için bir görevdir, Allah'a verilmiş büyük bir sözdür... En son noktaya, son gücümüzü kullanana kadar vermiş olduğumuz sözün arkasında duracağız.
"TÜRKİYE İÇİN ŞAHİTLİK EDECEĞİZ"
Sizler Mavi Marmara Gemisi'nde Filistin davası için şehitler verdiniz. Bunu nasıl unutabiliriz? Gazze Denizi'ne kanınız düştü. Maddi, manevi Gazze'nin yanında oluyorsunuz. Her türlü ortamda Gazze'yi ve Filistin'i savunuyorsunuz. Kıyamette “Türkiye bizim; mazlumların yanında oldu” diyerek Allah'a şahitlik edeceğiz.