İsrail'in 1 Ekim'de uluslararası sularda Gazze'ye insani yardım taşıyan Küresel Sumud Filosu'na saldırısı sonrası Türkiye'ye getirilen yabancı aktivistlerin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında verdikleri ifadelerde yaşadıkları işkence, taciz ve yağma olayları ortaya çıktı. Aktivistler, İsrail askerlerinin kendilerini saatlerce elleri ve gözleri bağlı tuttuklarını, tuvalet ve yemek gibi insani ihtiyaçlarını karşılamadıklarını, özel bölgelerine dokunarak insan onuruna yakışmayacak şekilde arama yaptıklarını, para, kolye ve saat gibi ziynet eşyalarını zorla aldıklarını anlattı. Aktivistler Türkiye'ye dönüşlerinde gördükleri misafirperverlikten ötürü Türk yetkililerine minnettar olduklarını ifade etti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, saldırının ardından uluslararası sularda Türk vatandaşlarının alıkonulmasına ilişkin Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 15. maddesi ile Türk Ceza Kanunu'nun 12. ve 13. maddeleri çerçevesinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması, nitelikli yağma, mala zarar verme ve eziyet suçlarından soruşturma başlattı. Türkiye'ye getirilen aktivistlerin sağlık kontrolü için Adli Tıp Kurumu'na götürülmesinin ardından 11 savcı tarafından ifadelerinin alınmasına karar verildi.
Fas vatandaşı Ayoub Habraouı ifadesinde, İsrail askerlerinin botlarla gemiye çıkıp kendilerini deniz suyuyla ıslanmaları için geminin ön tarafına koyduklarını belirtti. Limana götürülürken diz çöktürüldüklerini, silah dipçiğiyle sırtlarına vurulduğunu, tokatlandığını aktaran Habraouı, özel kuvvetlerin başındaki kişinin kendilerini terörist olarak gösteren görüntüler paylaştığını söyledi. Plastik ters kelepçeyle gözlerinin bağlandığını, yaklaşık 3 saat gözleri kapalı şekilde cezaevine götürüldüğünü, araç içinde anne ve babasına hakaret edildiğini, cezaevinde 3 gün boyunca su verilmediğini ve uyutulmadıklarını anlattı. Habraouı, üzerinde bulunan 300 doların İsrailli bir polis tarafından zorla alındığını, Gazze'ye insani yardım götürmelerine rağmen kötü muamele gördüklerini belirterek sorumlular hakkında uluslararası mahkemelerde dava açılmasını istedi.
İngiltere vatandaşı Evie Rose Snedker ise geminin silahlarla kuşatıldığını, tuvalete gitmelerine izin verildiğini ancak yemek ve battaniye verilmediğini söyledi. Limana ulaştıklarında kollarından sıkılarak itildiğini, yere baktırıldıklarını, üzerindeki takı ve kişisel eşyalarının zorla alındığını, saçının çekildiğini ve canının acıtıldığını ifade etti. Snedker, iki gün boyunca yemek ve su verilmediğini, tuvaletlerin hijyenik olmadığını, uyumalarına izin verilmediğini, 5 kişilik odada 15 kişi kaldıklarını, hastalıkları nedeniyle ilaçlarının verilmediğini ve bu süreçte fiziksel tacize uğradığını anlattı. Türk yetkililerinin kendilerine gösterdiği ilgiye minnettar olduğunu dile getirdi.
Tunuslu Abdallah Messaoudı da gemide 24 saat elleri kelepçeli ve üst üste bekletildiklerini, tuvalet ve yemek ihtiyaçlarının karşılanmadığını belirtti. Gemiden zorla çıkarılarak göçmen merkezine götürüldüklerini, burada elleri ve gözleri bağlanarak 20 saat bekletildiklerini, köpeklerin üzerine salındığını, uyutulmadıklarını ve kötü muamele gördüklerini kaydetti. Ayrıca gemideki insani yardım malzemelerinin kullanılmaz hale getirildiğini söyledi.
Ürdünlü Abdullah Yonuis Mohammad Ghabbash da elleri ve gözleri bağlanarak 20 saat bekletildiklerini, kendilerine terörist muamelesi yapıldığını, pek çok evrak imzalatılmaya çalışıldığını ancak imzalamadıklarını anlattı.
Saldırının ardından Türk vatandaşlarının alıkonulmasına dair başlatılan soruşturma kapsamında Türk vatandaşı olmayan aktivistlerin de isterlerse ifade verebileceği bildirildi.
aa
Yorum Yap