Sahte diplomalı akademisyenler hangi üniversitelerde? DMM'den açıklama!
Sahte diplomalı akademisyenler ile ilgili gelişmeler, Türkiye'de akademik dünyayı yakından ilgilendiren iddialarla gündeme geldi. Yaklaşık 400 akademisyenin sahte diplomayla doçentlik veya profesörlük unvanı aldığı, hatta bu kişilerin çeşitli üniversitelerde görev yaptığı iddia ediliyor.

Oluşturma Tarihi: 2025-08-05 11:15:43

Güncelleme Tarihi: 2025-08-05 11:19:03

Ayrıca çok sayıda kamu çalışanının da sahte belgelerle göreve başladığı iddialar arasında yer aldı.

Dezenformasyonla mücadele Merkezi (DMM), Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaynaklarına dayandırdığı açıklamasında, soruşturma kapsamında Türkiye'de görev yapan akademisyenlerin şüpheli sıfatıyla işlem görmediğini, yalnızca bir sürücü kursu eğitmeni ve bir beden eğitimi hocasının adının geçtiğini bildirdi.

Soruşturmada 57 sahte üniversite diploması, 4 sahte lise diploması ve 108 sahte sürücü belgesi tespit edildiği açıklanırken, bu belgelerin meslek icrasında kullanıldığına dair somut bir bulguya ulaşılamadığı ifade edildi. Bu gelişmeler, sahte diplomalı akademisyenler kim, hangi üniversitelerde görev yapıyor, gibi soruların kamuoyunda merak uyandırmasına neden oldu. Peki, sahte diplomalı akademisyenler var mı? Sahte diplomalı akademisyenler kimler? Sahte diplomalı akademisyenler hangi üniversitelerde görev yapıyorlar?

Sahte diplomalı akademisyenlerin listesi, çıkan son haberlerin ardından merak konusu oldu. Ankara merkezli sahte diploma soruşturması, Türkiye gündemini sarsmaya devam ederken, iddialara göre yüzlerce akademisyen sahte diplomalarla doçentlik ve profesörlük unvanı alarak üniversitelerde görev yaptı.Hangi üniversitelerde görev yaptıkları ve kim oldukları konusunda detayların merak edildiği sahte diplomalı akademisyenler için İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nden (DMM) açıklama geldi.

SAHTE DİPLOMALI AKADEMİSYENLER KİMLER?

İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, bazı basın yayın organları ve sosyal medya platformlarında yer alan "400 akademisyenin usulsüz şekilde atandığı" yönündeki iddiaların, kamuoyunu yanıltmaya yönelik açık bir dezenformasyon örneği olduğunu belirtti. DMM'nin açıklamasında, sahte diplomalı akademisyenler kim, hangi üniversitelerde görev yapıyor, gibi soruların gündeme gelmesine neden olan bu haberlerin, doğrulanmamış bilgiler içerdiği ve kamuoyunda yanlış algı oluşturma amacı taşıdığı vurgulandı.

Resmi kaynaklar, bu tür iddiaların yalnızca doğrulanmış ve güvenilir bilgilerle değerlendirilmesi gerektiğini hatırlatarak, sahte diploma soruşturması ile ilgili gelişmelerin yakından takip edilmesi çağrısında bulundu.

DMM SAHTE DİPLOMALI AKADEMİSYENLER HANGİ ÜNİVERSİTELERDE GÖREV YAPIYOR?

DMM (Dezenformasyonla Mücadele Merkezi) tarafından yapılan açıklamaya göre, sahte diplomalı akademisyenlerin kim olduğu ve hangi üniversitelerde görev yaptıkları yönündeki iddialar, kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içerikli haberler olarak değerlendirildi 1. Ankara merkezli soruşturma kapsamında ortaya atılan “400 akademisyenin usulsüz şekilde atandığı” iddiasının, dosya şüphelilerinden birinin soyut beyanına dayandığı ve bu iddiayı destekleyen somut bir belge veya tespit bulunmadığı ifade edildi.

DMM'nin açıklamasında, Türkiye'de görev yapan hiçbir akademisyenin soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla işlem görmediği, ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda görev yapan öğretmenlerin de soruşturmada yer almadığı belirtildi 1. Soruşturmada yalnızca bir sürücü kursu eğitmeni ve bir beden eğitimi hocasının adı geçtiği, bu kişilerin de öğretmen statüsünde olmadığı vurgulandı. Ayrıca, 57 sahte üniversite diploması, 4 sahte lise diploması ve 108 sahte sürücü belgesi tespit edildiği açıklandı; ancak bu belgelerin meslek icrasında kullanıldığına dair yalnızca iki kişiyle ilgili bulguya ulaşıldığı bildirildi.

Bu açıklamalar ışığında, sahte diplomalı akademisyenlerin hangi üniversitelerde görev yaptığına dair herhangi bir resmi bilgi bulunmamaktadır. DMM, bu tür içeriklerin Türk akademisini hedef alan sistematik bir karalama kampanyasının parçası olduğunu belirterek, kamuoyunun yalnızca resmi ve doğrulanmış kaynaklara itibar etmesi gerektiğini vurguladı.