Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'deki hukuksuzluklara ve Furkan Vakfı Davasına yönelik yanlışları eleştirdi. Karaduman, "Furkan Vakfına ve Alparslan Kuytul'a yapılan operasyonların tamamı, siyasi kaygılar sebebiyle iktidarın kendisini eleştiren herkesi terör suçu işlemekle irtibatlandırdığı bir dava neticesinde gerçekleştirilen süreçtir. Bu sürecin Saadet Partisi olarak sonuna kadar karşısında, Furkan Vakfı ve yöneticilerinin yanındayız" ifadelerine yer verdi.
Ak Parti iktidarının, OHAL kapsamında çıkardığı kanun hükmünde kararnamelerle muhalif kesimleri susturmayı hedeflediğini vurgulayan Karaduman, Hükümetin "28 Şubat bin yıl sürecek" söylemini gerçeğe dönüştürmek için çalıştığını belirtti.
Karaduman açıklamalarında şu ifadelere yer verdi; "Adaletin mülkün temelidir ve her doğru iş bu temelden yükselir. Ülkemizin içine sokulduğu her sorunun çaresi ve çözümü adaletin tesis edilmesidir. Ne bir mazlumun ne de bir zalimin kim olduğuna, bakılmaksızın iyiliğin icap ettirdiği şey neyse onun yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bildiğiniz üzere 2016 yılında yaşanan darbe girişimi sonrası OHAL ilan edildi ve siyasi iktidar, FETÖ ile olan kendi yakınlığını görmezden gelerek KHK'lar aracılığıyla ülke tarihinde görülmemiş bir hukuk kıyımına girişti. İktidara itiraz eden, gücün hukuku çiğnemesini eleştiren herkes çeşitli iktidar araçları kullanılarak baskılanmaya, susturulmaya çalışıldı. Unutmamalıyız ki kuvvete dayanmayan adaletin aciz olması gibi adalete dayanmayan kuvvet de zalimdir.
Bu zulümlerden biri de Furkan Vakfı ve Sayın Alparslan Kuytul'a yönelik olarak kurgulandı. Geçtiğimiz Ocak ayında, kamuoyuna hiçbir doyurucu bilgi verilmeksizin Furkan Vakfı'na karşı bir operasyon düzenlendi. Ağır silahların kullanıldığı, yüzlerce polisin, Akreplerin, TOMA'ların katıldığı, kapıların koçbaşlarıyla kırıldığı usulsüz bir baskın yapıldı. Bu operasyon sırasında yapılan aramalarda herhangi bir suç unsuru bulunamamış olmasına rağmen Furkan Vakfı yöneticileri yaklaşık 10 aydır cezaevinde tecrit altında tutulmaktadır.
"28 ŞUBAT BİN YIL SÜRECEK" DİYENLERİN HAKLI ÇIKMASI İÇİN ÇALIŞIYORLAR:
Üstelik terörle mücadele ekiplerinin gerçekleştirdiği bu operasyonla gözaltına alınan Kuytul hoca, geçtiğimiz hafta yapılan duruşmada terör suçlamasından tahliye edilmiştir. İktidar, adeta “28 Şubat bin yıl sürecek” diyenlerin haklı çıkması için canla başla çalışmaktadır. Furkan Vakfı'nda konusu suç teşkil etmeyen açıklamaları kesip biçerek suç ihdas etmek, 28 Şubat anlayışıdır. Savcıların işi iktidarın hedef gösterdiği kişiler için suç icat etmek değil; masumiyet karinesi çerçevesinde kişilerin lehlerindeki ve aleyhlerindeki delilleri toplayıp hakikati araştırmaktır. Furkan Vakfı için adeta suç icat edilmektedir.
SUÇ BULUNAMAYINCA TERÖR DAVASINDAN TAHLİYE EDİLDİ:
Kuytul, gözaltına alındığında ilk olarak dört terör örgütüne; FETÖ'ye, PKK'ya, DAEŞ'e ve PYD'ye üye olduğu iddiasıyla tutuklandı. Oysa Kuytul'un FETÖ'yü iktidar tarafından desteklenen dinler arası diyalog, Türkçe olimpiyatları gibi projelerine itirazını yüksek sesle dile getirdiği bilinmektedir. Bunun yanı sıra şiddet ve terör konusundaki hassasiyeti bilinen Kuytul, PKK'nın yaptığı eylemlerin de DAEŞ ve PYD'nin eylemlerine de karşı çıktığı bilinmektedir. Zaten bu örgütlerin hiçbirisiyle ilişkilendirilebilecek hiçbir şeyin bulunmaması nedeniyle suçlama, üye olmaktan propaganda yapmaya dönüştürüldü. Geçtiğimiz günlerde de bu iddia kapsamında görülen davadan dolayı tahliye edildi. Şu anda suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçlamasıyla halen cezaevindedir.
ADANA EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ FURKAN VAKFI'NA PLAKET VERMİŞTİ:
Açıkça görüyoruz ki bu bir itibar suikastıdır. Kaldı ki 2014 yılında Adana Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan faaliyetlerden ötürü Furkan Vakfı Genel Başkanı Hasan Demir Bey'e plaket vermişti. Netice olarak, iktidara yöneltilen eleştiri, bir terör söylemi gibi sunulmak istenmektedir. Sayın Kuytul'un yanlış bulduğu her şeyi eleştirmesinin bedeli ödetilmekte ve Vakıf bir karalama kampanyasına maruz bırakılmaktadır. İKTİDARI KUTSALLAŞTIRAN, SORGULANAMAZ KILAN NEDİR?: Vicdanların şu sorulara cevap vermesi gerekmektedir: Eleştiri ne zamandan beri suç olmuştur? İktidarın izandan ve insaftan yoksun uygulamaları hakkında olumsuz bir yorum yapmak, bir terör suçu mudur? İktidarı böyle kutsallaştıran ve icraatlarını sorgulanamaz kılan nedir? İktidarın bu hesaplaşma anlayışı, gözlerini o kadar bürümüştür ki vakıf temsilcilerinin evleri ve öğrenci evleri mühürlerken; kadınlar, çocuklar, öğrenciler kış günü evlerine girememiş, evsiz bırakılmışlardır.
HAKSIZLIĞA UĞRAYAN HER KESİMİN YANINDAYIZ: Sonuç olarak bugün Vakıf ve yöneticileri üzerinden yürütülen süreç, hukuki değil siyasi bir davayı göstermektedir. İktidar bu operasyonlarla muhalifleri hizaya getirmek istemektedir. Biz Saadet Partisi olarak bu zulmün ve ülkedeki bütün haksızlıkların karşısındayız. Türkiye'de ve dünyada, haksızlığa uğrayan herkesin, zulme uğrayan her kesimin yanında olduğumuzu; kimsenin kimliğine, inancına bakmaksızın herkes için hakkını alması ve adalet için elimizden gelen her gayreti göstereceğimizi de buradan bir kez daha ilan etmiş oluyorum."
"TUTUMLARIMIZ İLKELERLE ALAKALI"
Abdulkadir Karaduman, bir gazetecinin 'Atatürk'e hakaret ettiği' dediği gerekçesiyle tutuklanan üniversite öğrencisini anımsatarak, bu konudaki görüşlerini sorması üzerine, bu meselelerin ülkenin esas gündem maddelerinden uzaklaşılmasına neden olduğunu, hukuksuzluk, yolsuzluk ve ekonomik krizin ülkenin asıl gündemi olduğunu söyledi.
Karaduman, şöyle konuştu:
"Son süreçte kamuoyunun gündemini oluşturan, ülkeyi yine bir kutuplaşmaya çeken bu elim süreç bize şunu göstermiştir; Biz eğer heykellere karşıysak Erdoğan'ın heykellerine niye karşı değiliz? Ülkeyle ilgili tavır ve tutumlarımız ilkeyle mi alakalı, yoksa şahıslarla mı alakalı? Bunun cevaplandırılması gerekir."