Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

“Mister Wallace ne ister SİHA’lardan?”

Milliyet yazarı Hakkı Öcal, “Şirketlere şantaj türü davalar açarak geçimini temin eden Türk Demokrasi Projesi (Turkish Democracy Project) kurucusu Mark Wallace, birçok Türk firmasının ve Halkbank’ın da peşine düştü. FETÖ ile yolları 17-25 Aralık komploları ile kesişen Wallace, şimdi de Baykar’ın peşinde.” dedi.

4 Yıl Önce Güncellendi

2021-09-13 08:13:41

“Mister Wallace ne ister SİHA’lardan?”

Hakkı Öcal'ın bugün Milliyet Gazetesi'inde yayımlanan “Mister Wallace ne ister SİHA'lardan?” başlıklı makalesi şöyle:

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Türkiye aleyhtarı kampanyalar açacak yeni bir örgüt kuracağı zaman, Mark Wallace'ı bulmasından daha tabii birşey olamazdı. Bu örgütün lideri Fetullah Gülen'in Küçük Dünyam isimli otobiyografisi ile yeni örgüt Türk Demokrasi Projesi (Turkish Democracy Project -- TDP) kurucusu Mark Wallace'ın Wikipedia yaşam öyküsünü karşılaştırırsanız, aralarında büyük bir benzerlik göreceksiniz: ikisi de gizli örgütlerden, kurumlara-kuruluşlara karşı, gizli yıkıcı komplolar düzenlemekten, kendi hikayeleri ile istihbarat örgütlerinin yollarını olur olmaz yerlerde, kendilerine övünç payları çıkartarak (ama bunu övünmenin sahte türü olan bir tevazu riyakarlığıyla sunarak), ulusal-uluslararası başarıları sahiplenmekten çok hoşlanıyorlar. Hatta diyebiliriz ki FETÖ, Türkiye'ye karşı uluslararası kampanyalar düzenleyecek adaylar arasında yarışma yapsa idi, “Kuzey Kore'nin atom bombası edinmesine ve İran'ın nükleer enerjiye kavuşmasına karşı ABD ve AB girişimlerinin başlamasını, yasalar çıkartılmasını ben sağladım!” diyen bu zattan daha iyisini bulamazdı.

Wallace'ın adını geçen hafta Türkiye'nin İHA, SİHA ve TİHA'larına ambargo ilan ettirmek ve imalatçı Baykar firması yöneticilerinden Selçuk Bayraktar'a CAAPCA yaptırımları uygulanması girişimiyle yeniden duymuş olmalısınız.

Varlık sebebi olarak “Türkiye'nin demokrasiden uzaklaşıp, otoriterliğe kaymasına cevap olarak kurulduğunu” ifade eden bu örgütün kendisine “Ambassador” (Büyükelçi) olarak seçtiği Wallace, atanmadığı halde ABD'nin BM Büyükelçisi olarak tanımlamaktan hiç çekinmiyor. Sosyal mecralarda “terörizme karşı koyma faaliyeti”' adı altında faaliyet göstermekle övünen Wallace, kullanıcıların telefonlarına sızan, kaynağı İsrail'e uzanan Pegasus casusluk programı benzeri girişimlerinde de payı olduğu iddiasında. Tabii, sonunda uluslararası mahkemelerde sürünme ihtimali olduğu için, gerçek şöhreti avukatlıktan ibaret olan Wallace, bunu son derece ustaca ifade ettiriyor.

Hayattaki ilk ve son başarısı, oğul Bush'un ikinci dönem başkanlık seçiminde kaybettiği halde iptal edilen oylarını geçerli saydırarak seçilmesini sağlayan Wallace, bunun kaymağını, Bush hükumetleri zamanında getir-götür ayak işlerinde çalıştırılarak yedi. Daha sonra İran'a karşı ilan edilen ambargoları çiğnediklerini iddia ettiği şirketlere şantaj türü davalar açarak geçimini temin eden Wallace, bu çerçevede birçok Türk firmasının ve Halkbank'ın da peşine düştü. FETÖ ile yolları 17-25 Aralık komploları ile kesişen Mark Wallace, şimdi de Baykar'ın peşinde.

Wallace, TDP adına yaptığı açıklamada, “Turkdrone” adını verdiği İHA ve SİHA'ların Azerbaycan tarafından Ermeni sivillere, Libya ve Suriye'de Amerikan müttefiklerine karşı kullanıldığını; bunun Amerika'nın Düşmanlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası'na (CAATSA) göre cezalandırılması gerektiğini öne sürdü.

TDP'nin danışma kurulunda yer alan ABD senatörü Joseph Lieberman ve İtalya eski dışişleri bakanı Giulio Terzi gibi kişilerin uyarılması için harekete geçilmesi gerekiyor.

Haber Ara