Gazze'deki tıp uzmanları, kornea ve diğer organlar da dahil olmak üzere ailelerine iade edilen birçok cesette organların eksik olduğunu gösteren kanıtlar buldu. Uzmanlar, İsrail'in şiddetli hava saldırıları ve hasta akını nedeniyle serbest bırakılan cesetlerin tam olarak incelenmesinin hâlâ mümkün olmadığını eklediler.
İsrail'in organ çalma vahşeti ilk defa gündeme gelmiyor.
2018 yılında yayımlanan Euro-Med raporunda, İsrail'in ölü Filistinlilerin cesetlerinden organ hırsızlığı yaptığını da gösteren bir CNN soruşturmasına atıfta bulunularak, "İsrail'in, insan organlarının yasa dışı küresel ticaretinin en büyük merkezi olduğu düşünülüyor" denildi.
Cenevre merkezli örgüt ayrıca İsrail'i, muhtemelen organ hırsızlığını gizlemek için cesetleri dondurucu sıcaklıklarda (40 santigrat derecenin altında) tutmakla da suçladı.
İsrail'in Filistinlilerin cesetlerini saklaması geçmiş yıllara dayanıyor. Euro-Med, 2018'de en az 145 kişinin morglarda, yaklaşık 255 kişinin ise Ürdün sınırı yakınındaki gizli bir 'Sayılar Mezarlığı' tesisinde tutulduğunu, 75 kişinin ise hâlâ kayıp olduğunu ve kimliklerinin belirlenmediğini açıklamıştı.
Bu cesetlerden bazılarının askeri bölgelerdeki "düşman savaşçı mezarları" olarak bilinen, yalnızca metal plakalarla işaretlenmiş gizli toplu mezarlarda tutulduğu söyleniyor.
Aynı yıl Gazze'deki sağlık bakanlığı, İsrail'in bugüne kadar çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 15.000'den fazla Filistinliyi öldüren Gazze'ye yönelik gelişigüzel savaşı boyunca çok sayıda kimliği belirsiz Filistinlinin cesedini toplu mezarlara birden çok kez gömmek zorunda kaldığını söyledi.
Hükümetin basın dairesi başkanı Salama Maarouf, yakınlarının cesetleri daha sonra teşhis edebilmesine olanak sağlamak amacıyla şunları söylemişti: "Tüm cesetleri belgeledik ve onları toplu mezara gömmeden önce tüm ayırt edici işaretlerin fotoğrafını çektik."
