Sudan-BAE savaşa sürükleniyor mu? Türkiye barış için masada
Türkiye Sudan-BAE krizinde kilit rol üstleniyor: Barış için kritik arabuluculuk dönemi başladı

Oluşturma Tarihi: 2025-05-13 12:22:05

Güncelleme Tarihi: 2025-05-13 12:31:50

Sudan ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında tırmanan diplomatik kriz, Port Sudan'daki İHA saldırılarıyla yeni bir boyuta taşındı. Suçlamaların odağında BAE'nin HDK'ye silah sağladığı iddiaları yer alırken, diplomatik ilişkiler tamamen koptu. Bu gerilim ortamında Türkiye'nin barış arayışında üstleneceği arabuluculuk rolü, sadece Sudan için değil, Kızıldeniz ve Afrika Boynuzu'nun istikrarı açısından da hayati önem taşıyor.

PORT SUDAN SALDIRILARI KRİZİ DERİNLEŞTİRDİ

5-7 Mayıs 2025 tarihlerinde, Port Sudan şehri Hızlı Destek Güçleri (HDK) tarafından düzenlenen İHA saldırılarıyla sarsıldı. Sudan ordusu, bu saldırılarda kullanılan sistemlerin BAE tarafından sağlandığını öne sürerek 5 Mayıs'ta Abu Dabi ile diplomatik ilişkilerini tamamen kesti. BAE ise bu iddiaları reddetti ancak "Sudan'ın meşru hükümetini tanımadığını" da duyurdu.

Port Sudan, ülkenin ticaretinin yüzde 90'ını taşıyan limanı, Flamingo Deniz Üssü, yakıt depoları ve sivil altyapısıyla stratejik bir merkez. Saldırılar sonrası BM yardım uçuşları durduruldu, insani yardım kuruluşları ise operasyonlarını askıya aldı.

TÜRKİYE'NİN STRATEJİK KAYGISI: AFRİKA BOYNUZU'NDA İSTİKRAR

Türkiye açısından Port Sudan'daki istikrarsızlık, yalnızca insani yardım operasyonlarını değil, Afrika'daki diplomatik ve ticari faaliyetlerini de tehdit ediyor. AFAD, Türk Kızılay ve İHH gibi kuruluşların yardım ulaştırdığı ana güzergâh, bu liman kentinden geçiyor.

Ayrıca Türkiye'nin 2017'de Sudan'la imzaladığı Sevakin Adası anlaşması, bölgedeki jeostratejik çıkarlarının altını çiziyor. Kızıldeniz güvenliği ve Afrika'daki diplomatik etkinlik, Port Sudan'daki gelişmelere doğrudan bağlı.

ANKARA'NIN ARABULUCULUK TEKLİFİ SÜRECİ BAŞLATTI

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aralık 2024'te Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ile yaptığı görüşmede arabuluculuk teklifinde bulundu. Sudan tarafı bu öneriyi olumlu karşıladı. Ocak 2025'te, Dışişleri Bakan Yardımcısı Burhanettin Duran başkanlığındaki heyetin Port Sudan'a gerçekleştirdiği ziyaret, Türkiye'nin diplomatik girişimini resmileştirdi.

Sudanlı yetkililer, “Türkiye'nin tarafsızlığına ve diplomatik birikimine güveniyoruz” açıklamasını yaptı. BAE yönetimi de Türkiye'nin çabasına olumlu yaklaştı ve iletişim kanallarının açık olduğunu belirtti.

SUDAN'DA VEKÂLET SAVAŞININ PERDE ARKASI

BM uzmanları, HDK'ye gönderilen silahların Çin menşeli olduğunu, bu sistemlerin BAE üzerinden tedarik edildiğini değerlendirdi. Bu durum, krizin sadece iç dinamiklerle sınırlı kalmadığını, Körfez ülkelerinin de devrede olduğu çok katmanlı bir vekâlet savaşına dönüştüğünü gösteriyor.

BAE'nin Sudan'daki farklı aktörlere verdiği destek, çatışmaları daha da karmaşık hale getiriyor. Bu denklemde Türkiye'nin arabuluculuğu, sadece çözüm değil, aynı zamanda bölgesel dengelerin yeniden kurulması anlamına da geliyor.

AFRİKA'DAKİ “ANKARA SÜRECİ” MODEL OLABİLİR

2024 yılında Somali-Etiyopya liman krizi sırasında Türkiye'nin başlattığı “Ankara Süreci”, her iki tarafın da ortak bildiriyle çözüm iradesi göstermesiyle sonuçlandı. Bu diplomatik başarı, Türkiye'nin güvenilir arabulucu imajını pekiştirdi.

ORSAM Kuzey Afrika Koordinatörü Dr. Kaan Devecioğlu, bu süreçlerin Türkiye'ye "doğal bir arabulucu" kimliği kazandırdığını vurguladı. Türkiye'nin diplomatik ve insani kapasitesini bu krizle entegre etmesi, çözümün sadece siyasal değil, aynı zamanda insani yönünü de kapsamasını sağlayabilir.

ÇOK TARAFLI DİPLOMASİ VE MEŞRUİYET ARAYIŞI

Türkiye'nin girişimlerini Afrika Birliği, Arap Ligi ve BM gibi aktörlerle istişare içinde yürütmesi, bu çabanın uluslararası meşruiyetini artıracaktır. Tek taraflı adımlar yerine çok taraflı koordinasyon, Türkiye'nin rolünü daha da güçlendirecek.

Ayrıca, Türkiye'nin insani diplomasi araçlarını da devreye sokması, bu krizi bölgesel barışa dönüşebilecek bir fırsata çevirebilir. Bu çok boyutlu yaklaşım, Ankara'nın diplomatik profilini Afrika'da daha da derinleştirecektir.

TÜRKİYE'NİN ÇABASI SADECE ARABULUCULUK DEĞİL, BÖLGESEL DENGE

Sonuç olarak, Port Sudan'daki İHA saldırıları, Sudan-BAE diplomatik kopuşu ve bunun yarattığı uluslararası yankılar, Afrika'nın en sıcak krizlerinden biri haline geldi. Türkiye'nin bu süreçteki rolü, sadece arabuluculuk değil, aynı zamanda Kızıldeniz güvenliği, Afrika diplomasisi ve insani yardım koordinasyonunda da belirleyici olacak.

Türkiye'nin Sudan ile BAE arasında üstleneceği arabuluculuk görevi, ülkenin çok yönlü Afrika politikasının da en net yansımalarından biri olarak kayıtlara geçebilir.